GenelKıbrısManşetSEÇİM 2022Siyaset

“Federasyon mücadelesinden de vazgeçmeyeceğiz”

Cumhuriyetçi Türk Partisi Mağusa Milletvekili Adayı Asım Akansoy “Ne AB ekseninde ekonomik ve sosyal dönüşüm önceliğimizden ne de BM çerçevesinde siyasi eşitliğe dayalı federasyon mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi

Cumhuriyetçi Türk Partisi Mağusa Milletvekili Adayı Asım Akansoy “Ne AB ekseninde ekonomik ve sosyal dönüşüm önceliğimizden ne de BM çerçevesinde siyasi eşitliğe dayalı federasyon mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” dedi

“VAROLUŞ MÜCADELESİ, İÇİ BOŞ BİR SLOGAN DEĞİLDİR”… Ülkede kapsamlı ve derinlikli bir ekonomik ve sosyal dönüşümün zorunluluk olduğunu vurgulayan Asım Akansoy, bu yapısal dönüşüm gerçekleştirilmediği sürece Kıbrıslı Türklerin sürdürülebilir bir yapı kurmasının da mümkün olmadığına işaret ederek “Varoluş mücadelesi dediğimiz şey sadece içi boş bir slogandan ibaret değildir. Varlığımızı korumanın ve sürdürebilmenin yolu AB değerleri ekseninde, çağın gereklerine uygun, demokratik, güçlü bir ekonomik sosyal altyapının kurulmasından geçiyor. Geride bıraktığımız on yıllar, dünyada gördüğümüz örnekler kendi dönüşümünü gerçekleştiremeyen toplumların varlığını sürdüremediğini defalarca gösterdi. Kıbrıslı Türkler, elbette uluslar ailesinin eşit haklı bir üyesidir ve her toplum gibi güçlü, özgür ve demokratik bir yapıda varlıklarını sürdürmeyi fazlasıyla hak etmektedirler” diyerek, “Bizim önceliğimiz ve görevimiz Kıbrıslı Türklerin varlığı meselesini hamasetten, slogandan öteye taşımak, gelecek kuşaklara gururla aktarabileceğimiz bir toplumsal mirası kalıcılaştırmaktır” şeklinde konuştu.

“FEDERASYONU SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ”… “Gerek Kıbrıslı Türkler gerek Kıbrıslı Rumlar için akılcı yol bu küçük ama cennet parçası Adamızı birleştirmek ve Adamızın tüm potansiyelini, zenginliklerini, imkânlarını adil bir paylaşım mantığıyla birlikte kullanabilmekten geçiyor” diyen Akansoy, “Federasyona Kıbrıslı Türklerin olduğu kadar Kıbrıslı Rumların da ihtiyacı var. Barışın tesis edildiği, kalıcı ve gerçekçi bir statünün kurulabildiği, Doğu Akdeniz’de istikrarlı bir yapının merkezi haline getirilecek bir Kıbrıs hepimizin ortak çıkarı, tek akılcı şansıdır. Biz Kuzeydeki, Güneydeki, dünyadaki tüm statükoculara sabırla, ısrarla, kararlılıkla Federasyonu anlatmaya, Federasyonu savunmaya devam edeceğiz. Bölünmüş bir Kıbrıs fikrine karşı Birleşik Federal Kıbrıs’ın her iki topluma, bölgeye ve dünyaya kazandıracaklarını anlatmak ve Federasyon mücadelesini adım adım geliştirmek görevimiz ve sorumluluğumuzdur” dedi.

“KENDİ KÜLTÜREL BİRİKİMİNE SAHİP ÇIKMAYAN BİR TOPLUM, ÖZGÜR YAŞAYAMAZ”

Ülkede kapsamlı ve derinlikli bir ekonomik ve sosyal dönüşümün zorunluluk olduğunu vurgulayan Akansoy bu yapısal dönüşüm gerçekleştirilmediği sürece Kıbrıslı Türklerin sürdürülebilir bir yapı kurmasının da mümkün olmadığına işaret ederek “Varoluş mücadelesi dediğimiz şey sadece içi boş bir slogandan ibaret değildir. Varlığımızı korumanın ve sürdürebilmenin yolu AB değerleri ekseninde, çağın gereklerine uygun, demokratik, güçlü bir ekonomik sosyal altyapının kurulmasından geçiyor. Geride bıraktığımız on yıllar, dünyada gördüğümüz örnekler kendi dönüşümünü gerçekleştiremeyen toplumların varlığını sürdüremediğini defalarca gösterdi. Kıbrıslı Türkler, elbette uluslar ailesinin eşit haklı bir üyesidir ve her toplum gibi güçlü, özgür ve demokratik bir yapıda varlıklarını sürdürmeyi fazlasıyla hak etmektedirler. Ama biliyoruz ki kendi ekonomik gücüne, kendi sosyal sermayesine, kendi kültürel birikimine dayanmayan hiçbir toplumun özgür yaşayabilmesi de mümkün değildir. Bizim önceliğimiz ve görevimiz Kıbrıslı Türklerin varlığı meselesini hamasetten, slogandan öteye taşımak, gelecek kuşaklara gururla aktarabileceğimiz bir toplumsal mirası kalıcılaştırmaktır” dedi.

“FEDERASYONA BİZİM KADAR KIBRISLI RUMLARIN DA İHTİYACI VAR”

Akansoy toplumsal varoluşun altyapısını güçlendirirken BM parametreleri çerçevesinde siyasi eşitliğe dayalı Federasyon perspektifinden vazgeçmenin düşünülemeyeceğine de işaret ederek “Küçük bir toplumun, küçücük bir ülkede güçlü, sürdürülebilir, rekabet edebilir bir ekonomi kurabilmesinin de gerçekçi olmadığını biliyoruz. Gerek Kıbrıslı Türkler gerek Kıbrıslı Rumlar için akılcı yol bu küçük ama cennet parçası Adamızı birleştirmek ve Adamızın tüm potansiyelini, zenginliklerini, imkanlarını adil bir paylaşım mantığıyla birlikte kullanabilmekten geçiyor. Federasyona Kıbrıslı Türklerin olduğu kadar Kıbrıslı Rumların da ihtiyacı var. Barışın tesis edildiği, kalıcı ve gerçekçi bir statünün kurulabildiği, Doğu Akdeniz’de istikrarlı bir yapının merkezi haline getirilecek bir Kıbrıs hepimizin ortak çıkarı, tek akılcı şansıdır. Biz Kuzeydeki, Güneydeki, dünyadaki tüm statükoculara sabırla, ısrarla, kararlılıkla Federasyonu anlatmaya, Federasyonu savunmaya devam edeceğiz. Bölünmüş bir Kıbrıs fikrine karşı Birleşik Federal Kıbrıs’ın her iki topluma, bölgeye ve dünyaya kazandıracaklarını anlatmak ve Federasyon mücadelesini adım adım geliştirmek görevimiz ve sorumluluğumuzdur” dedi.

“KENDİ TOPRAĞIMIZDA AZINLIK DURUMA DÜŞMEMELİYİZ”

Federasyonu savunmanın, Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve sosyal yapısının güçlendirilmesi önceliğiyle çelişmediği gibi Kuzey Kıbrıs’ta yeni, çağdaş bir yurttaşlık yasasının çıkarılmasını önceliklendirmenin de çelişmediğini vurgulayan Asım Akansoy, “1974’ten beri bu ülkeyi vatan kabul etmiş, bu ülkenin toprağına ter dökmüş, emek vermiş insanların belirsizlik içerisinde yaşatılması haksızlıktır. Ama Kıbrıslı Türklerin de varlıklarını korumak, kendi toprağında azınlık durumuna düşmemek, gelecekten endişe duymamak hakkı vardır. Tüm bu kaygıları ortadan kaldırmanın yolu, çağdaş demokratik değerlere uygun, uluslararası standartlarda bir yurttaşlık yasasının bir an önce çıkarılmasıdır. Yurttaşlık, birilerinin iki dudağı arasına, siyasi ranta teslim edilecek bir mesele değildir. Kuralları, normları belirlenmiş bir yurttaşlık, ülkemizin geleceğinin de teminatı olacak unsurların başında gelmektedir. Kimsenin bu ülkeyi vatan bellemiş insanlara siyasi rehine muamelesi yapmaya, yurttaşlığı kuralları uluslararası standartlara göre belirlenmiş bir hak olmaktan çıkarıp iktidarların iki dudağına, insaf ve keyfine bırakmaya hakkı olamaz. Bu açık ve net bir insan hakkı ihlalidir. Yurttaşlık yasası CTP’nin önceliği ve sorumluluğudur. Ne toplumumuzu tedirgin edeceğiz, ne de ülkemizi vatan belleyenlerin, on yıllardır birlikte bu ülkenin toprağına ter dökenlerin rehine olmasına göz yumacağız” dedi.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu