Fransızlardan önce hukuki sonra siyasi ret

Rum makamların, mülkiyetle ilgili mahkeme kararını dönüştürme çabası sonuç vermedi

Yargının Jafari’yi iade etmeme kararıyla başlayan güneydeki hoşnutsuzluk şimdi büyük bir kaygıya dönüştü

BAŞARISIZ GİRİŞİM

Kıbrıs Rum hükümetinin, KKTC yurttaşı İranlı yatırımcı Behdad Jafari’nin Güney Kıbrıs’a iadesi talebini reddeden Fransa mahkemesinin kararını geçersiz kılmak için Fransa makamları nezdinde girişimde bulunduğu fakat istediği sonucu alamadığı ortaya çıktı. Rum Adalet Bakanlığının bundan yaklaşık 10 gün önce, Provence Mahkemesinin 10 Aralık’ta verdiği kararın iptal edilmesi için Fransa’ya resmen başvurduğu öğrenildi. Fransa devleti, Rum Adalet Bakanlığına dün kısa bir yanıt ileterek söz konusu talebin kabul edilmediğini bildirdi. Böylece KKTC’de yatırım yaptığı için suçlanan kişinin iadesi, Fransız yargısının hukuki kararının ardından Fransız hükümetinin siyasi kararıyla da reddedilmiş oldu.

SİMON AYKUT KARARI

Geçtiğimiz günlerde kuzeydeki yatırımcılara yönelik çok daha ciddi bir abluka başlatma ve mülkiyet sorununu Rum mahkemeleri yoluyla gündemde tutma mesajı veren Rum makamları, Fransa’nın verdiği yanıt sonrasında ciddi bir endişeye kapıldı. Fransız mahkeme, iade talebini reddederken, “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Kıbrıs’ın kuzeyinde egemen olmadığı vurgusunu yapmıştı. Fransa siyasi makamlarının son yanıtının da bu gerçekliğe işaret etmesi, AB içinde güçlü bir içtihat doğurması olasılığı göz ardı edilmiyor. Bu kaygıdan hareketle Rum medyasında, Simon Aykut hakkında verilen mahkumiyet kararının bile Avrupa nazarında artık tartışmalı hale geldiği yönünde değerlendirmeler çıkmaya başladı.

STRATEJİYE TERS

Fransa’nın dünkü yanıtında “Mahkeme kararında herhangi bir sorun yok” mesajının verildiği belirtilirken, yanıtın geldiği an itibarıyla “Kıbrıs”-Fransa ilişkilerinde siyasi bir kriz ortamının baş gösterdiği ifade ediliyor. Yanıt Adalet Bakanlığına gönderilse de Rum Dışişleri Bakanlığı da durumdan hemen haberdar edildi ve diplomatik tutum belirlemesi istendi. Rumlara göre Fransızların hukuki ve siyasi kararları, “işgal altındaki topraklarda işlenen suçlardan dolayı bireyleri yargılama konusunda Cumhuriyet’in yetkisini sorgulamak” anlamına geliyor. Bu durumsa, mülkiyette yargı yoluyla avantaj elde etme ve konuyu uluslararası düzeye taşıma stratejisine ters düşüyor.