KıbrısManşetSiyasetSporToplum

GDO

Vatandaştaki fiziksel değişimle birlikte kendini zihinsel dönüşümde de gösteriyor. Sonuçta bu değişim ‘kültür’ kavramı üzerine de kurgulanıyor. Kültür kısaca; toplumun değer yargıları, inanç sistemi ve totalde de yaşam biçimini ifade eder. İnsandaki hormonal değişim yanında, ekonomi de sosyolojik değişimi tetiklemiyor mu? Pekâlâ misliyle tetikliyor!

Hani şu akvaryumlarda rengârenk balıklar görürsünüz ya, ki doğada öyle renkler yok. Veya manav reyonlarındaki tüysüz şeftaliler var ya, ki çocukluğumuzun tüylü şeftalilerine hasret kaldık. Ya çekirdeksiz ve ulaşım giderlerini azaltmak için üretilen kare şeklindeki karpuzlara ne demeli! Onları da medyada izliyoruz veya tadıyoruz. Sağ olsun genetik bilimci arkadaşlar sürekli olarak genetiğimizi de, düşüncelerimizi de değiştirmekle meşguller!

Gıda ve beslenme bilimciler bu aralar ha bire ‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)’ üzerine vaaz da veriyorlar, pek de iyi ediyorlar. “Nedir bu GDO?” diye yazdık Google’a, özetle şu cevap çıktı; “GDO; Genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal uğrattığı organizmaları ifade eder” diyor Wikipedi Ansiklopedisi. Bu işler özellikle hayvanlar ve bitkiler üzerinde kullanılıyormuş ama artık bu ürünlerden yararlanan insanların da genetiği değişti. Örneğin kısa sürede bol paraya kavuşmayı arzulayan hayvancılar, tüm hayvanlarına aşırı kilo aldıran yasa dışı ilaçlara yönelmekte sıkça bu aralar. Hormon vazifesi gören ilaçlar, hayvanın kilosunu yüzde 15-20 arası arttırıyormuş. Bununla birlikte hormonlu eti yiyen kişilerin hormonal yapısı bozuluyor. Hormonlu et özellikle kanser, kısırlık, cinsel güç kaybı ve kalp hastalıklarına sebep oluyormuş gani gani.

İşte, vatandaştaki fiziksel değişimle birlikte kendini zihinsel dönüşümde de gösteriyor. Sonuçta bu değişim ‘kültür’ kavramı üzerine de kurgulanıyor. Kültür kısaca; toplumun değer yargıları, inanç sistemi ve totalde de yaşam biçimini ifade eder. İnsandaki hormonal değişim yanında, ekonomi de sosyolojik değişimi tetiklemiyor mu? Pekâlâ misliyle tetikliyor!

İnterneti tararken geçmişten kalma Ahmet Muratoğlu dostumun bir yazısına da rastladım; “GDO’lu siyaset ve halk” başlıklı bir yazıyı kaleme almış muhterem; Özetle “Bırakın kurultayı murultayı; içten içe kumarhaneler, gece kulüpleri, okullara kadar inen uyuşturucu, soygun hırsızlık, cinsel istismar, mafya ilişkileri, esnafın can çekişen durumu, asgari ücretlinin geçim sıkıntısından yaşadığı psikolojik sorunlar, borç batağında bulunan memur ve işçiler. Tefeciler yüzünden intihar eden insanlar, pislik ve sağlıksız koşullarda yaşamaya mahkûm edilen insanlar. Tükenen hayvancı ve çiftçiler, hastanelerden hizmet alamayan ve ilaç bulamayan insanlar, trafikte yaşanan terör ve en önemlisi hükümet terörüne mâruz kalan insanlar varken hâlâ daha bu halk sessizse vay hailimize vay” diye konuyu bağlamış.

İlgili satırları okurken “Sporumuzu da aynı kefeye koymakta fayda var Ahmedim” dedim kendi kendime! Sorunları şimdi tek tek kaleme alsak sütun yetmeyecek. E hade kestirmeden gidelim; Sporda da toplam kalite yönetimi mi? Nanay. Yılmaz Güney’in de dediği gibi “Bir’şey yapmak lâzım!” ama ne? Sonuç mu? GDO’lu bir toplum olduk…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu