KıbrısManşetSağlık

Gerçekler yalanı hep yutar

Her yazımda dedim ki “RNA virüslerine karşı aşı geliştirilemez, geliştirilse bile en iyisinden bir etkisi olmaz ama en kötüsünü düşünmek bile istemiyorum, faz çalışmaları bitmemiş ve ilk defa insanlar üzerinde yeni bir teknoloji ile bu sıvılar enjekte ediliyor ve uzun vadedeki yan etkilerini bilmiyoruz.’’

Bu pandeminin başından itibaren onlarca yazı yazdım.

Her yazımda dedim ki “RNA virüslerine karşı aşı geliştirilemez, geliştirilse bile en iyisinden bir etkisi olmaz ama en kötüsünü düşünmek bile istemiyorum, faz çalışmaları bitmemiş ve ilk defa insanlar üzerinde yeni bir teknoloji ile bu sıvılar enjekte ediliyor ve uzun vadedeki yan etkilerini bilmiyoruz.’’

Yine yazılarımda dedim ki “RNA virüsleri mutasyonla zayıflayıp konakçısı ile yaşamaya alışacak ve etkisini tamamen kaybedecek.

Çocuklarımızdan uzak durun, maske taktırmayın, temas etmelerini engellemeyin, antijen yaptırmayın” dedim.

Yine yazılarımda dedim ki “maskeler bir işe yaramaz, kapanmaların hiçbir bilimsel açıklaması yoktur, PCR sonucunun pozitif çıkması sizin hasta olduğunuzu ve hangi virüsü taşıdığınızı söylemez. Doğal bağışıklık ile bu salgın biter demiştim hatta bunun bir salgın değil bir epidemi olduğunu da” söylemiştim.

Tüm bunları yazarken de inşallah haklı ben çıkmam diye söylemiştim. Haklı çıkmış mıyım siz söyleyin?

Şimdi son dönemlerde kalp krizi vakalarını çok duymaya başladık ve kalp krizinden hayatını kaybedenlerin sayısı gittikçe artıyor, beyin kanamaları artıyor, emboli sonucu ölümler ve felç artıyor. Tüm bunların son 15 ay içerisinde artması bir tesadüf mü acaba!

Yani diyeceğim o ki bizler artık Covid 19 salgını değil artık bir KALP KRİZİ SALGINI yaşıyoruz bilmem farkında mısınız? Artık bundan sonraki dönemde birçok insanın ve birçok ülkenin uyanmaya başlayacağı bir döneme gireceğiz diye düşünüyorum.

Gelecek 3 yıl içerisinde inşallah haklı çıkmam ama tüm dünyada bir KALP KRİZİ SALGINI göreceğiz. 

Neden mi göreceğiz çünkü deneysel bir program son hızı ile uygulanmaya  ve sıvılar enjekte edilmeye devam ediliyor ve diyorlar ki bu salgından kurtulmanın tek çözümü budur.

Yalnız çözüm olarak getirdikleri şey sorunun kendisinden çok daha kötü ve çok daha ölümcül sonuçlara yol açıyor ama konuşması gerekenler yine konuşmuyor ve yine gerçekler örtbas edilmeye devam ediliyor.

Bunu nerden mi biliyorum; sürecin en başından itibaren pandemi paranoyasının yani KORKU SALGINININ düğmesine basıldığı tarihten itibaren uygulanan bütün salgın önlemleri bana göre sözde salgın önlemleri, aslında insan sağlığını önceleyen programlar ve önlemler değildi. Ama tüm kitlelere bunların insan sağlığını korumak amacı ile yapıldığını söylediler. Fakat ne yazık ki bu olay daha büyük bir halk sağlığı problemine dönüştü.

Geçtiğimiz 2 yılda ne gördük biz; covid virüsüne yakalanan her 10 vakanın 2-3 tanesinin öleceği söylendi ama bu doğru çıkmadı ve bu durumu DSÖ’nün kendisi de kabul etti ve bu örgütün açıklamasında diyor ki;

“CORONA virüsten kaynaklı hayatını kaybeden insanların oranı kamuoyunda ve televizyonlarda gündüz ve gece propagandası yapılan orandan en az 20 KAT daha DÜŞÜK”

Bu ne demek biliyor musunuz sevgili arkadaşlarım; 2 yıl boyunca insanların, özellikle sağlıklı nüfusun boş yere eve kapatılması demek, özellikle 65 yaş üstünü sağlığını düşünüyoruz propagandasıyla, algı operasyonuyla toplumların kandırıldığı anlamına gelmektedir. İlk kapanmalarda da yazılarımı okuyan bilecektir, o dönemde de yazmıştım, bu salgın söylenildiği gibi ileri düzeyde bir salgın değildi, o yüzden uygulanan bütün sert önlemler aslında durumu iyileştirmek yerine daha da kötüleştirdi.

Hatırlayın ne diyorlardı  bize “biz bu grafiklerdeki yüksek vaka sayısını aşağıya indirirsek biz bu sorunu çözmüş olacağız, maskeleri takmaya devam, hijyen devam, temastan kaçının ve en sonda uygulanacak çözüme geleceğiz ve o çözüm herkesi kurtaracak”. “İnsanlara verecekleri dozlar tüm insanlığı kurtaracakmış gibi inanılmaz bir propagandaya başladılar, bu sıvıları olmazsanız yaşayamazsınız hepiniz ölürsünüz, bu sıvıları olmayanlar kurtulamıyor  dediler ama dozlar verilmeye başladıktan sonra vaka sayıları ve ölümler yüzde 500 arttığını gördük. Son 2 yıla bakacak olursa vaka ve ölüm sayılarının mevsimsel olarak kışın arttığını yazın ise düştüğünü görebiliyoruz, bu bize neyi söylüyordu; ortada bir salgın pandemisi olmadığını ortada bir EPİDEMİ olduğunu söylüyordu. Yani bu sürece kadar yaklaşık 2 yıldır söylemiş oldukları bütün her şeyin gerçeklikle uzaktan ve yakından alakası olmadığını hepimiz gördük artık diye düşünüyorum.

Korku salgını ile başlayan pandeminin sonunun  vücuda ayni zehri almanızla beraber yani spike proteini vücudunuza vermeleri ile beraber biteceğini söyleyip, yepyeni bir teknolojiyi  tarihte ilk defa güvenlik testlerinden geçirmeden insanlık üzerinde toplu olarak denediler, yani bir insan deneyi yaptılar. Ama bu durumum insanlığı daha kötü bir felakete sürükleyeceğini hesaba katmadılar. Çünkü bu sıvıların yan etkilerini hesap etmediler, doğru dürüst insanlar üzerinde deney yapmadılar, hamileler ve emziren anneler üzerinde deney yapmadılar, faz deneylerini çok hızlı bir biçimde geçtiler, hayvanlar üzerinde deney yapmadılar. Hâlbuki bizlere bunları bitirdik dediler ve yalan söylediler, insanlığı bilerek kandırdılar.

Yüzde 95 etkilidir dedikleri sıvıları hep sağlıklı bireyler üzerinde denediler. Hâlbuki biliyoruz ki corona virüsten ölenlerin birçoğu 65 yaş üstü ve bağışıklığı kırılgan ve zayıf olan insanlardı ve siz bağışıklığı zayıf olan insanların bağışıklığını doğal bir takım yöntemlerle iyileştireceğinize onları güçlendireceğinize, insanlara daha büyük bir külfeti yüklediniz yetmedi  bunu toplumun tamamına yaydınız, gençlere ve çocuklara kadar olayı götürdünüz. Artık bu durum halk sağlığı problemi olmaktan çıkmıştır bu tamamen uluslararası hukuki ve ayni zamanda da bir suça dönüşmüştür. Artık bunu anlamamız gerekiyor; bu kalp krizi ile ilgili olaylar, pıhtılaşma olayları, kalp zarı iltihaplanmaları gibi yan etkilerin hepsini aslında geçtiğimiz 10 yılda diğer corona virüsler için aşı geliştirmeye çalışan bilim insanları tarafından zaten biliniyordu çünkü bu deneylerde laboratuvardaki hayvanlar kısa bir süre sonra hayatlarını kaybediyorlardı, neden kısa bir süre sonra çünkü bu hayvanların (fare, tavşan maymun..)metabolizması insanlara göre çok hızlı olduğu için bizde yan etkileri birkaç yıl içinde görülebilecek şey onlarda aylar içinde çıkıyor bilmem anlatabildim mi sizlere..

Sonuç olarak 2 yılın özetini  GOETHE’nin bir sözü ile noktalamak istiyorum;

İnsanlar cehaletin kalın perdesi arkasında gerçeği göremiyorlar, katillerine kucak açıp onları alkışlıyorlar.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu