KıbrısManşetSiyaset

Gerçekleri saptırmadan anlatsanız

Birileri vatan, millet edebiyatı yaparak yıllardır bu düzenden nemalanırken, ve birileri halkın vergilerinden ayda 50 bin TL maaş alıp bol bol sallarken bu ülkede iyi eğitim almış yüzlerce nitelikli gencimiz  göç yollarına düştü, binlerce insanımız evine ekmek götüremeyecek duruma geldi

Geçtiğimiz hafta  Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, muhalefetin sorularını yanıtlarken,  Avrupa Parlamentosu’nda Kıbrıslı Türklere iki sandalye verilmesine karşı olduğunu, tutarlılığa önem verdiğini ve KKTC’ye inanan birisi olduğunu belitti.. Ertuğruloğlu, KKTC olgusunu reddeden yaklaşımlara prim vermediğini söyledi.

“Uluslararası hukuka saygı olsaydı Kıbrıslı Türklere ayrımcılık yapılmaması gerekirdi” diyen Ertuğruloğlu, güncel konulara da değinilerek dünyanın yaptığı ayrımcılığın göz ardı edilemeyeceğini belirtti.

Avrupa Birliği’nin Rum tarafını üye olarak kabul etmesi konusuna da değinen Ertuğruloğlu, adada Barış Gücü askerleri, sınır noktaları ve çözülmesi gereken bir sorun bulunmasına karşın sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üye yapıldığını, söyledi..

Sayın Ertuğruloğlu’nun dikkat çektiği konularda pek tabii ki haklılık payı var.

Ve fakat öncelikle bazı gerçekleri de konuşmakta fayda vardır. Özellikle bilmeyenler için..

Şöyle ki; Sayın Tahsin Ertuğruloğlu’nun bahsettiği deklarasyonun altına  o gün bizatihi kendisi otel odasına kapanıp kalmak yerine imza koysaydı, Güney Kıbrıs referandumda hayır dediğinde AB üyesi olamayacaktı. Bu bilinen bir gerçek..

Öncelikle bu gerçeği herkesin bilmesinde fayda var.  Dolayısıyla Tahsin Bey’in o günkü yaklaşımı ile Güney Kıbrıs bir çözüm olmadan AB ye girmiş oldu..

Peki ya Kuzey Kıbrıs?

Anlatmama gerek var mı?

Bence yok.

Durum ortada.

Hepimiz her gün bununla yüzleşiyoruz.

Dolayısıyla yaratılan bu düzenin mağduriyetini halk olarak  yaşarken bedelini de her gün en ağır şekilde ödüyoruz.

Birileri vatan, millet edebiyatı yaparak yıllardır bu düzenden nemalanırken, ve birileri halkın vergilerinden ayda 50 bin TL maaş alıp bol bol sallarken bu ülkede iyi eğitim almış yüzlerce nitelikli gencimiz  göç yollarına düştü, binlerce insanımız evine ekmek götüremeyecek duruma geldi.. Dünyadan tecrit edilmeyi dayatan bu anlayışın ülkeyi ortaçağ karanlığına sürüklediğini bugün görmezden gelmek ülkeye yapılan en büyük kötülüktür.

Dolayısıyla dünyadan kopuk bir yerlerde konumlandırmanın kimseye bir faydası olmayacağını herkesin idrak etmesi gerekiyor. Diplomasiyi yakıp yıkmak olarak kullanmak yerine yapıcı ve birleştirici rolünü tercih etmemiz gerekiyor.

Bunun için de sadece ve sadece gerçeklere odaklanmamız kafidir. Bugün Türkiye işbirliği ve yardımlaşmayı sürdürdüğümüz en önemli müttefikimizdir. Bizi uluslararası alanda tanıdığını deklare eden tek ülke.

Ha bunu gerektiği şekilde yapıp yapmadığı konusu elbette tartışılır. Ve fakat Kıbrıs’ın kuzey yarısında ve hatta bütün Kıbrıs’ta Türkiye gerçeği görmezden gelinemez. Bunun aksini iddia etmek ise gerçekçi bir yaklaşım olmaz. O halde Türkiye ile ilişkileri her şartta en üst seviyede sürdürmemiz elzemken, diğer ülkelerle de diplomasiyi dünya ve bölge gerçekleri üzerinden ele alıp ilerleme kaydetmemiz gerekiyor.

Yıkarak yakarak birilerini her gün kınayarak gidebileceğimiz yol bizi dünyadan kopuk ne idüğü belli olmayan bir çıkmaza sürüklemektedir. Bunu ısrarla anlamak istemeyenler var.

Peki neden?

Çünkü mevcut düzenden nemalanıyorlar.

Mevcut düzen onların değirmenlerine su taşırken halkın çoğunluğu evine ekmek götüremeyecek duruma geldi.

 

 

 

 

 

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu