KıbrısManşetSiyaset

Gerçekleri yansıtmayan hikayeler…

Sayın Tatar Cumhurbaşkanı olduktan sonra Türkiye Cumhuriyeti ile kardeşlik duygularının, gönül bağlarının pekiştirildiğini de söyleyip duruyor. Bu da kuyruklu bir yalan

Sayın Tatar 7 düvelin gözleri önünde yaşanan ve nelerin olup bittiğini herkesin ama herkesin gördüğü seçimlere müdahale olmadığını ve demokratik bir süreç yaşandığını söylüyor.

Yapılan bir siyasetin gereği  de olsa bu kişiden kişiye değişen bir vicdan konusudur

Dolayısıyla Sayın Tatar’ın harikalar diyarında Kuzey Kıbrıs masalından satırlar dizisine kim ne kadar inanır bilmiyorum. Lakin aklı fikri  vicdanı yerinde olan herkesin, gerçekleri görebilen herkesin ve hala ahlaki değerlere önem veren herkesin kendi takdirine bırakıyorum bu konuyu..

Çok net ki Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın ajandası ile Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğunun ajandası örtüşmüyor.

Sayın Tatar popülizm yaparak sürekli Türkiye ile bağlarının kopartılmasına müsaade etmeyeceklerini söyleyip duruyor.

Sanki böyle bir uğraş ya da gayret içinde olan biri veyahut birileri varmış gibi..

Sayın Tatar toplumu bu yönde ayrıştırmayı kendine görev bilmiş.

Oysa Kıbrıslı Türkler kendi kendine yeten, bağımsız laik, uluslararası hukuka dahil olan bir yapı arzulamaktadırlar.

Kıbrıslı Türkler uluslararası alanda temsiliyeti olan siyasi eşitliğe dayalı kurulacak bir yapının parçası olmak istiyorlar.

Dolayısıyla ısrarla bunu anlamak istemeyenlere çıkarım şudur; Kıbrıslı Türkler Türkiye’nin bir alt yönetimi olmayı reddediyor. Kıbrıs’ta varılacak bir anlaşmada da kurulacak olası bir yapı içinde azınlık statüsüne sahip bir yetkilendirmeyi de aynı kararlılıkla reddediyor..

Dolayısıyla bu maksatlı yalanın Cumhurbaşkanı sıfatı taşıyan biri tarafından ısrarla dilendiriliyor olmasının arkasında yatan sebepler başka bir ajandanın ürünüdür. Bu ajandanın içinde yazılı olanlarla Kıbrıslı Türklerin beklentileri asla örtüşmüyor..

Sayın Tatar Cumhurbaşkanı olduktan sonra Türkiye Cumhuriyeti ile kardeşlik duygularının, gönül bağlarının pekiştirildiğini de söyleyip duruyor. Bu da kuyruklu bir yalan.

Tarihsel sürece baktığımız zaman Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin kardeşlik hukuku, bağları tarihin  her döneminde en üst düzeyde hayat bulmuştur. Yani Sayın Tatar’ın Cumhurbaşkanlığına bağlı gelişmemiştir bu ilişkiler. Dolayısıyla bunu savunan birinin tarihsel bilgiden de yoksun olduğunu maalesef söylemek zorundayım.

Ve fakat  burada sanırım Sayın Tatar’ın kafası karıştı,zira ifade etmek istediği AKP iktidarı ile tamamen güç odaklı menfaat ilişkileri içinde partisel ve dönemlik kişisel bağlarının pekiştiğidir. Belli ki Sayın Tatar AKP’yi Türkiye zannediyor..

Olsun, ziyanı yok.

Zira maalesef Türkiye’den Kıbrıs’a yaygın olarak bakış açısı budur. Sayın Tatar ve onun gibi düşünenler de da bu bakış açısını içselleştirmiş kişilerdir.

Lakin bu işin mevcut ilişki biçimi ile aydınlık bir sonu da yoktur.

Kıbrıslı Türkleri metazori içine soktukları yolun sonu çıkmaz sokaktır.

Bu sokakta Kıbrıslı Türkleri dünya ile buluşturacak bir nitelik olmadığı gibi, daha da yalnızlaştıracak bir zeminin varlığı söz konusudur.

Dolayısıyla izlenen bu politika mevcut  durumun kalıcı hale getirilmesi için ortaya konan çabalardır.

Uluslararası destekten yoksun olan bu girişimlerin kaybedeninin Kıbrıslı Türkler olacağını kestirmek elbette güç değil.

Türkiye’nin 38 yıldır kendisinin bile tam anlamıyla  tanımadığı bu yapının, BM parametrelerinin hukuki yapısı ve uluslararası bağlayıcılığı orada dururken Kuzey Kıbrıs’ın adada ikinci bir devlet olarak uluslararası toplumda kabul görmesi asla mümkün değildir. Bu gerçeklik üzerinden yürüyeceksek eğer bunun hiçbir zaman mümkün olmayacağını en başta Türkiye’de çok iyi bilmektedir.

Sayın Tatar’ın ısrarla  dillendirdiği bir başka yalan da “ Dünya artık sesimizi duydu bizi anladı” yalanı. Zira uluslararası toplum Kıbrıs’ta BM parametreleri zemininde hayat bulacak bir çözüme destek vermektedir. Dolayısıyla Sayın Tatar’ın ifade ettiği anlamda Kıbrıs’ta iki

ayrı devlet tezine destek uluslararası camianın gündeminde yoktur. Ya da dünyanın artık bizi anladığı şeklindeki ifadeler gerçek dışı söylemlerdir..

O halde nedir bu politikanın maksadı?

Tabi ki mevcut düzenin devamını sağlamaktır.

Bu artık çok nettir.

Nitekim Antalya’da  Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türk Dışişlerinin ricası ile dost meclisinde görüşme imkanı bulduğu , Pakistan Dışişleri Bakanı ile yaptığı görüşme sonrası “ Pakistan KKTC’yi  tanımaya yakın olmadığını ancak KKTC’de temsilcilik açmaları için kendisinin teklifte bulunduğunu açıkladı. Lakin buna rağmen Pakistan’in teklife henüz yanıt vermediği de biliniyor..

Şimdi buna ne denir?

Hikaye..

Ve emin olun ki yalanlarla dolu  bu hikayeleri Sayın Tatar’ın görev süresi bitene kadar da dinlemeye devam edeceğiz.

Allah herkese sabırlar versin…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu