KıbrısManşet

Gözler Maraş’ta, ziyaretçi akını devam ediyor

Independent Türkiye'nin muhabiri Kapalı Maraş'ı mercek altına aldı... Maraş'ı dolaşan insanlarla sohbet eden Independent Türkiye, "Dünya'nın gözü Maraş'ta" başlığını kullandı

Independent Türkiye’nin muhabiri Merve Bayrakçı Kapalı Maraş’a gitti, buradaki havayı soluyan Kıbrıslı Türklerle görüştü… Dünyanın gözü “Kapalı Maraş’ta”… başlığıyla dünyaya duyurulan haberde Kıbrıslı Türklerin, Maraş’ın açılımından memnun olduğu ve sorunun kalıcı çözümünü istediğine vurgu yaptı
İşte o haber…

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Avrupa Birliği Parlamentosu başta olmak üzere uluslararası kurumların gözü Kıbrıs’ta. Maraş’ın geleceği herkesi ilgilendiriyor. Ama en çok da Kıbrıslıları. Peki, onlar olup bitenleri nasıl değerlendiriyor?
Ben buralara ‘savaş müzesi’ diye baktım. Resmen bir ‘savaş müzesi…’ Neyi biliyoruz; Rum ve Türk halkının bunda hiçbir suçu yok. 1571’de Osmanlı geldi, ta ki 1878’de İngiliz’e devredene kadar, ne Rum ne Türk halkı arasında hiçbir savaş olmadı. Yunanistan, EOKA emelleri uğruna bu halkı ikiye böldü. İnşallah bundan sonra daha güzel olur. Türk halkının istediği sadece taksim ve ‘bize dokunmasınlar’ idi. Çünkü onlar da biz de çok kayıp verdik. Burası küçücük bir adadır, bundan sonra savaşı kaldıramaz.

Kıbrıslı Türk Emine Hanım, “Kapalı” Maraş’a dair hissiyatını bu sözlerle anlattı.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ( KKTC) sınırları içerisinde yer alan ve 46 yıldır kapalı olan Maraş bölgesinin bir bölümü, 8 Ekim 2020 Perşembe günü halkın ziyaretine açıldı.

Kapalı alana yıllar soran giriş yapan Kıbrıslılar, kamuya ait olan Demokrasi Caddesi ile sahil kısmının bir bölümün açıldığı Maraş’a yoğun ilgi gösteriyor.

46 yıl sonra kısmen açılan ‘Hayalet Şehir’ Maraş

Independent Türkçe, yıllarca kapalı kalan Maraş bölgesine girdi, yaşanan durumu bölgeyi ziyaret eden Kıbrıslı Türklere sordu;

46 yıl sonra ‘hayalet şehir’ Maraş’ın kısmen açılmasına dair ne düşünüyorsunuz, burada ne hissediyorsunuz?
Kıbrıslı Türkler ile Rumlar olarak Ada’da iki halkın acılar çektiğini vurgulayan Emine Hanım, “İnşallah bundan sonrası daha güzel olur” temennisinde bulunuyor

Maraş bölgesinin açık bölümünde ikamet eden Emine Hanım, savaşa ve sonrasında Ada içerisinde oluşan göçe vurgu yaparak yanıtlıyor sorumuzu.

“Ben doğduğumda annem göçmen olmuş, evleri güney tarafında kaldı” diyerek annesinin 1963 göçmeni olduğunu vurguluyor Emine Hanım.

Eşinin de 1974’te Ada’nın bölünmesinden sonra Kıbrıs Rum Kesimi’nde kalan Baf göçmeni olduğunu söyleyen Emine Hanım, şunları anlattı:

Yani göçmenliğin ne olduğunu da biliyoruz. Eşim Baf’tan göçmendir… Onların da evi güney tarafında kaldı. Şu anda biz açık Maraş’ta yaşıyoruz. 46 seneden fazladır komşumuz kapalı bölgeydi. Tel örgülerin ötesini görürdük zaten.

‘Hayalet şehir’ olarak anılan Maraş bölgesinde, Kıbrıslı Türklerin her biri “Maraş açılımı” meselesini farklı bakış açısıyla yorumluyor.

Keza KKTC’nin Gazimağusa şehrinde bulunan Maraş bölgesi, Ada’da Rumlar ile Türkler arasındaki en tartışmalı konu başlıklarından biri.

Maraş, Ada’da kuzey ile güneyi ikiye ayıran ve Birleşmiş Milletler (BM) kontrolü altındaki “Yeşil Hat” tampon bölgesi üzerinde yer alıyor.

 

1974’te İkinci Kıbrıs Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından ele geçirilen Maraş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) aldığı kararla hem yerleşime hem de iskâna kapatıldı.

BMGK’nın aldığı 550 sayılı kararda, “Maraş’ın herhangi bir bölümüne kendi sakini dışındaki insanların yerleştirilmesi çabalarını kabul edilmez olarak niteler ve bu bölgenin BM yönetimine devredilmesi çağrısında bulunur” ifadeleri yer aldı.

Maraş meselesi, Birleşmiş Milletler himayesinde, Kıbrıs müzakerelerinde kapsamlı bir çözümün parçası olarak yıllardır devam eden bir pazarlık konusu oldu.

1993’te dönemin BM Genel Sekreteri Butros Gali’nin önerdiği güven artırıcı önlemler paketi çerçevesinde, Türk tarafı, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’nın açılması karşılığında, Maraş’ın BM idaresinde iki tarafın ortak kullanımına açılmasını kabul etti; ancak bu plan Rumlar tarafından kabul görmedi.

“Zamanda kaybolan” Lefkoşa Uluslararası Havalimanı

2004’teki Annan Planı’na göre Kapalı Maraş, Rum tarafının denetimine bırakılacaktı. Ancak yapılan referandumunda Kıbrıs Türklerin yüzde 64,91’inin Annan Planı’na “evet” demesine rağmen, Kıbrıs Rumlar tarafından yüzde 75,83 ile reddedilince, bu gerçekleşmedi.

Aradan geçen uzun yıllardan sonra 8 Ekim 2020 Perşembe günü Maraş bölgesinin kamuya ait olan Demokrasi Caddesi ile sahil kısmının bir bölümü halkın kullanımına açıldı.

46 yıldır kapalı olan Maraş’ın bir kısmının açılması ile gözler birden o bölgeye çevrildi. İlgi odağı olan Maraş’a ziyaretler her geçen gün artıyor.

8 Ekim’de ziyarete açılan Maraş’ı 31 Ekim’e kadar 46 bin 55 kişi ziyaret ederken, kasım ayında da şimdiye kadar 21 bin 404 kişi ziyaret etti.

Açıldığı günden 24 Kasım 2020 tarihine kadar toplamda 67 bin 459 kişinin ziyaret ettiği Maraş, Gazimağusa’nın da hareketlenmesinde büyük rol oynuyor.

“Bence çok geç kalınmış bir karardı, hiç kapatılmaması gerekirdi”

Bölgeyi ziyaret edenlerden biri de Londra’ya göç etmiş Kıbrıslı Türk genci Gökhan idi.

Gökhan, Independent Türkçe’ye Maraş’ın kısmen açılması hakkındaki görüşlerini anlattı

Gökhan, yıllarca kapalı kalan Maraş’ı gezerken duygulandığını söyledi:

Tabii ki duygulu anlar. 46 yıl sonra ilk kez ayak basılan topraklar; özlem duyulan topraklar… Fakat işin gerçeği, biz Kıbrıslı Türkler ‘Burası aslında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ait topraklardır’ diyoruz ya… Fakat tam aksine bu mal varlıklarının birçoğu yabancı kişilere ait mal varlıklarıdır. Bakarsanız Ermeni’si var, Rum’u var, Yahudi’si var, İngiliz Kraliyet ailesine ait mülkler var, yabancı Amerikalı oyuncuların mülkleri var. Bence çok geç kalınmış bir karardı, hiç kapatılmaması gerekirdi.

“Acılar artık bir yana kalsın, ilerisi için neler yapabiliriz, onu konuşmamız lazım”

Maraş’ın açılması kararına ilişkin “Bence çok geç kalınmış bir karardı, hiç kapatılmaması gerekirdi” diyen Gökhan’a yeniden soruyoruz:

Peki, bundan sonrası için nasıl adımlar atılmalı?

“Daha barışçıl bir şekilde adım atılması gerekir” diye cevap veren Gökhan, Birleşmiş Milletler, İngiltere ve Türkiye de dahil edilerek müzakere kurulabileceğini söylüyor:

Cenevre’de mi görüşülür, Berlin’de mi bilemiyorum… Oturup bir şekilde ne yapılması gerektiğini kararlaştırmaları gerekir. Çünkü bu artık onların dönemi değil, gençlerin dönemi. Ve biz gençler, artık bir çözümün olmasını istiyoruz. Acılar artık bir yana kalsın, ilerisi için neler yapabiliriz, onu konuşmamız lazım.

“Yıllardır burası hiç kimseye yaramayan hayalet bir şehirdi”

Maraş sokaklarında gezerken bu kez mikrofonumuzu Ayşe Hanım’a uzatıyoruz.
Ayşe Hanım, Maraş’ın açılması adımını, hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar açısından güzel bir gelişme olarak yorumluyor

Ayşe Hanım, Maraş’ın kısmen açılmasından duyduğu memnuniyeti şu sözlerle dile getiriyor:

Yıllardır burası hiç kimseye yaramayan hayalet bir şehirdi. Açılmasından çok memnunum. Hatta buradaki mallar sahiplerine verilsin, yatırımlar yapılsın. Bizim için de komşularımız için de bence çok iyi olacak; ekonomi açısından da, turizm açısından da… Buna inanıyorum, çünkü yıllardır her yolu denedik, bir türlü olmadı.

 

Ayşe Hanım’ın da “yıllarca hiç kimseye yaramayan hayalet bir şehir” olarak tanımladığı Maraş, 1974 öncesinde, yalnızca Kıbrıs’ın değil, dünyanın önde gelen turizm merkezleri arasında gösteriliyordu.

Ada’nın en iyi plaj ve otellerine sahip bölge, zenginlerin ve dünya çapındaki ünlülerin akın ettiği bir tatil bölgesiydi
“İnanıyorum ki bu Maraş bizim için de komşularımız için de bir şeyleri değiştirecek”

Ayşe Hanım’a Maraş’ta terk edilmiş ve harap olmuş yapıları gördüğünde neler hissettiğini sorduğumuzda, “şaşkın” olduğunu söylüyor.

74 öncesinde, bölgede bulunan ihtişamın kendisini oldukça şaşırttığını ifade eden Ayşe Hanım, sözlerine şöyle devam ediyor:

Biz büyüklerimizden kerpiç evler, gaz yağı lambalarındaki günlerini duyarken buraya bir geldik, 74 öncesi hali… Şaşkınım yani. Şimdi de çok üzgünüm; çünkü keşke bu hale gelmeseydi, keşke böyle kapanmasaydı, insanlığa sunulsaydı, herkes malına, mülküne eskisi gibi devam etseydi… Hem şaşkınım, hem üzgünüm. Yine de ben umutluyum, inanıyorum ki bu Maraş bizim için de komşularımız için de bir şeyleri değiştirecek.

Bu kez, Maraş’a beş yaşındayken ailesiyle gelip gittiğini anlatan Melek Hanım’la konuşuyoruz.

Melek Hanım, “Annem terzi öğretmeni, babam biçkiciydi. Toptancılık yapıyorduk, Maraş’ta birçok yere mal veriyorduk” diyor.

Melek Hanım, yıllar sonra kapalı alana girdiğinde, çocukluk anılarının canlandığını ve duygulandığını anlatıyor

Bölgeye yıllar sonra ağlayarak girdiğini söyleyen Melek Hanım, şunları anlattı:

Bu şehre tam beş yaşındayken ailemle çok geliyordum. Buraya girerken ağlayarak girdim, çünkü anılarım canlandı. Bugün de çok güzel gezdik. Maraş’ın ne kadar değerli olduğunu tabelalardan, binalardan gördük, konumunu inceledik. Her zaman da teknemizle geçip görüyoruz. Bir an önce doğru kişilere, doğru amaçla barış için açıldığına inanıyorum. Bir vesile olduğunu düşünüyorum. İnşallah şahsi kişilere, şahsi menfaatlere değil de toplum yararına olacağına inanıyorum.
Kimi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile uyumlu çalışmasından dolayı yaşadığı memnuniyeti ifade ederken, kimi ise Tatar’ın henüz çok yeni bir cumhurbaşkanı olduğunu ve zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor.

Cevaplar arasında dikkati çekenlerden biri ise Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı dile getirilen sevgi.

Serap Hanım, Erdoğan’ın desteğiyle KKTC’yi güzel bir gelecek beklediğine inandığını söylüyor

Maraş’ın, Erdoğan’ın sayesinde açıldığını söyleyen Serap Hanım, “İki başkan birleştikçe, iki kafa yapısı uyuştukça ve Tayyip Erdoğan arkasında oldukça bu ülke daha çok katlanacak, daha güzel olacak” diyor ve ekliyor:

Daha güzel yerlere de gelecek, ben bundan eminim. Arkamızda Türkiye olduğu sürece bu Kıbrıs, Avrupa Birliği’ne de girecek. Böyle bir başkanımız oldukça bundan kesinlikle eminim. Çok seviyorum onu, sağlık, mutluluk diliyorum. Her zaman böyle halkın içinde olduğu için onu çok seviyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 20 yıldır takipçisi olduğunu söyleyen Mehmet Bey de “Şu anda en az 10 ayrı yerle mücadele eden bir insandır, başarılıdır. İnşallah buradaki arkadaşlarımızı, dostlarımızı, vatandaşlarımızı da huzura kavuşturur diye düşünüyorum” diyor.

“KKTC’de çok kişi Türkiye’nin düşmanı olmuş sanki”

KKTC cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde de çokça tartışılan konularından biri olan “Türkiye karşıtları” mevzusuna vurgu yapanlar da oluyor.

Sibel Hanım, KKTC’de birçok kişinin Türkiye’nin düşmanı olduğunu savunuyor

“Recep Tayyip Erdoğan’ın çok çok büyük hayranıyım” diyen Sibel Hanım, şu ifadeleri kullanıyor:

Ben çalışana bakıyorum bir kere. Adam 18 saat çalışıyor. Dünyanın neresinde bir cumhurbaşkanı ya da başbakan bu kadar saat, dinlenmeden çalışabiliyor?.. Dinlenmeden, ailesini görmeden fedakarlık yapıyor?.. Ve bu kadar nankör insanlar var, hain var; içimizde hainler var. Bu hainleri nasıl bitireceğiz bilmiyorum. KKTC’yi ben çok seviyorum. İstanbulluyum fakat KKTC’de yaşıyorum. KKTC’de çok kişi Türkiye’nin düşmanı olmuş sanki. Para oradan geliyor, yardım, her şey oradan geliyor, ama güneyi savunuyorlar… Ben anlamıyorum yani güneyde ne buluyorlar?..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu