KıbrısManşet

Gündem korona, Pilli ve Tatar!

Öyle haberler yayılıyor veya öyle sosyal medya paylaşımları yapılıyor ki, sanırsınız bu hastalığı Omorfo’daki bahçesindeki motor evinde Ali Pilli yarattı!

Önce birlikte bir haber okuyalım:

“… Koronavirüsün “Tanrının eşcinsel evliliğe yönelik cezası” olduğunu söyleyen 91 yaşındaki Ukraynalı Patrik Filaret, Kovid-19’a yakalandı. Filaret’in sağlık durumunun stabil olduğu ve hastanede tedavi gördüğü kaydedildi…”

-*-*-

Şimdi sorusunu soralım:

“Tanrı’nın varlığına inanıyor musunuz, inanmıyor musunuz?”…

-*-*-

Ve kısa bir yorum:

“Bu haberi okuduktan sonra, Tanrı’nın varlığını sorgulamanın doğru olmadığı inancındayım. Vardır ve evet gollifa yememektedir!”

-*-*-

Şaka bir yana; aslında hala kimse koronavirüs ve onun yol açtığı Covid – 19 hakkında “net” bilgi sahibi değil.

-*-*-

Bu hastalık 2019 yılından beri Dünya’ya yayılmaya başladı…

The Sun gazetesi dün manşetinden verdiği haberde, 2019 yılı Noel’inde, İngiltere’de bir kişinin Covid – 19’dan öldüğünü yazdı.

Ama o günlerde daha İngiltere’de kimse bu olaydan haberdar değildi.

Oysa, yüzlerce, hatta binlerce turist Çin’de bu hastalığa yakalanmaktaydı ve çoğunun tatilleri mahvoluyor, ölenler bile olabiliyordu. Ya da mesela Çin’lilerin, tatile gittikleri İtalya’ya hastalığı götürdüğü; iş amaçlı uğradıkları İran’a taşıdığı daha bilinmiyordu!

Ve o günlerde bazı ölümlerin sebebi tam olarak bilinmiyordu!

-*-*-

Dünya’da binlerce turist, her yıl, gittikleri bazı ülkelerde yakalandıkları hastalıklardan dolayı yaşamlarını yitiriyor. Günümüzde bir çok ülkeye tatile gidecek olanlardan, bazı hastalıklara karşı aşılanmaları zorunluluktur…

Yani, “aşısı bulunursa”, ya da “bulunduğunda”, Covid – 19 aşısını yapmadan, seyahat etmemize izin verilmeyebilir!

-*-*-

Şu anda Covid – 19’un bir “pandemik” yani salgın olduğu söyleniyor ancak Çin ve İngiltere’de bazı uzmanlar artık “pandemik” değil, bu hastalık için “endemik” sözcüğünü kullanıyor.

Yani ne demek isteniyor?

Covid – 19, belli bir bölgede, salgın olmaksızın sık görülen bir hastalıktır.

-*-*-

İnsanlık henüz tam veya tüm gerçeği “bilmiyor”…

Hemen hiç bir şey bilinmiyor!

Bazı tahminler yapılıyor; bazı bilimsel açıklamalar da var ama normal bir insanın kafasının tam anlamıyla kavrayacağı bilgi şeffaflığı söz konusu değil!

-*-*-

Bizde durum daha da vahim!

Bizde olaya bir de siyasi boyut karıştırılıyor!

Öyle haberler yayılıyor veya öyle sosyal medya paylaşımları yapılıyor ki, sanırsınız bu hastalığı Omorfo’daki bahçesindeki motor evinde Ali Pilli yarattı!

Sonra aldı, bir seçim gezisi sırasında Ersin Tatar’a verdi; O da önce ülkeye sonra da tüm Dünya’ya yaydı!

-*-*-

İlk başta, kimsede, konuyla ilgili zerre bilgi yoktu!

Kapanmayı, sokağa çıkmamayı herkes kabullendi.

Akabinde, 1 Temmuz itibarıyla kıpırdama başladı…

Bu bir zorunluluktu ve tüm siyasi partiler bu zorunluluğu onaylıyordu.

Kontrollü ve sınırlı bir açılma yaşandı, olmadı, yeni tedbirler, yeni bilgilerle birlikte alınmaya başlandı.

-*-*-

Allah aşkına, Başbakanlık ve Sağlık Bakanlığı’nın iki koltuğunda, başkası oturuyor olsaydı; çok farklı kararlar mı alınacaktı?

Mevcut siyasi gerçeklerimiz ışığında, bu ülkede “sağ” veya “sol” ideolojilerin hükümetçilik yaptıkları dönemlerde, bu ideolojilerinin siyasi yapıya yansıdığına ve halka yansıtıldığına mı tanık oldunuz?

-*-*-

Çok daha net sorayım; CTP, hükümetin büyük ortağı olduğunda, en basitiyle “sol ideolojinin” gereği olarak, zenginlere yüksek vergi koyup, yoksul işçi sınıfının yanında mı durdu?

Tek bir uygulama gösterin lütfen!

-*-*-

Bir başka soru sorayım:

Sol taraftan kabul edersek; Mustafa Akıncı’nın veya Mehmet Ali Talat’ın, Kıbrıs sorununun çözümü yönünde hangi imzaları, hangi girişimleri; sağ taraftan Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu’nun üç adet imzası kadar “federal çözümü pekiştirici” oldu?

-*-*-

Bakın, “yapmadılar” diye eleştirmiyorum!

Yapamadılar!

Neden?

Çünkü var olan siyasi gerçeklerimiz, bunu yapmalarına engeldi!

(Ve ilginçtir, Meclis’teki koltuklarda veya Silihtar’da, var olan siyasi gerçeklerimizi net bir şekilde kabullenip dürüstçe açıklayan kimse oturmadı henüz)…

-*-*-

Ben hala, Kıbrıs sorunu anlamında, “Türk milliyetçisi ve Elen milliyetçisi” karşılıklı iki adet imzanın; enternasyonalist olması gereken “sol” imzalardan çok daha etkili “çözüm imzası” olacağından eminim!

-*-*-

Covid – 19’a geri dönelim…

Bu hastalıkla mücadele konusunda, kişiler olarak sorumluluk sınırımızı çok yükseğe çekmek zorundayız.

Maskeyse, maske…

Takacağız…

Hijyense, hijyen…

Elimiz ve yüzümüz en başta, her yerimizi yıkayacağız…

Mesafeyse de mesafe…

Birbirimizden uzak duracağız…

-*-*-

Sosyal medya insanlıktan uzaklaşmış durumda…

Ali Pilli ile ilgili yapılan “bazı şakalar” ve “eleştiriler”, bence “insan olanın yapmaması gereken” şaka ve eleştirilerdir.

En basit ifadeyle ayıptır…

-*-*-

Tüm ekibiyle birlikte mesai mevhumu denilen her neyse, onu yırtıp atan bir zihniyet söz konusudur.

“Verilen kararlar sık sık değiştiriliyor – hükümet yalama oldu – bu kararlar geç alındı” gibi eleştiriler, elbette doğru olabilir!

Ama tabii ki verilen kararlar değiştirilecek!

Değişen şartlara göre, tabii ki bazen öyle, bazen böyle karar alınacak!

“Dünya’da eşi benzeri yok” deniliyor!

Olur mu kardeşim!

Onlarca ülke, tamamen bizim gibi davranıyor ve vaka sayısı arttıkça, kurallar değişiyor, uygulamalar tepetaklak ediliyor!

Ve elbette bahsettiğimiz tüm ülkelerde de gerek insanlar, gerekse muhalif partiler, en sağlıklısından ve en doğrusundan eleştirilerini de yapıyor!

Ama bizdeki gibi değil!

Çağdaş ve demokratik ülkelerde muhalif olmaya yakışan; eleştirirken, doğru olduğuna inanılanı söyleyebilmektir!

Bizde Sağlık Bakanı’nın kararlarından çok, Baf kökenli konuşma tarzı vuruluyor.

Başbakan’ın, kendine has konuşma tarzı söz konusu… Çok uzun yıllar İngiltere’de yaşamış ama en orijinalinden Kıbrıslı gibi konuşan biri…

-*-*-

İcraatlarını mı eleştireceksiniz?

Hiç diyeceğim yok!

Ama her ikisinin de İstanbul ağzı ile konuşmasını bekliyorsanız, getirin iki aktör, birini başbakan yapın, ötekini de Sağlık Bakanı, Türk filmlerindeki jönlerin konuştuğu gibi konuşsunlar!

-*-*-

Haaaa emin olduğum bir şey daha var; nedir biliyor musunuz?

Ali Pilli, bir Baf köylüsü gibi değil, Zeki Müren Türkçesi ile konuşmayı becerse, çok eminim ki, asla icraatlarını eleştirmeyip, sırf siyasi amaç ve dedikodu maksadıyla “konuşamıyor” diyerek aşağılamaya çalışanların tümü, “peeee bu da garasakal gibi konuşuyor” diyecek!

-*-*-

Maskenizi takın, hijyene dikkat edin, aranızdaki mesafeyi koruyun…

Yayılmayı birlikte engelleyelim veya yavaşlatalım…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu