ManşetSağlıkYaşam

Günlük yaşam ve stres yönetimi

Her türlü kötü hastalıkların başlangıçlarındaki en büyük sebeplerinden bir tanesi stresse. Peki stres ile başa çıkabilmek mümkün müdür ?

Stres denildiğinde aklımıza gelen ilk şey nedir?  Stresten uzak durulması ve stresin her türlü hastalığa davetiye çıkarmasıdır. Aslında stres insanın savunma mekanizmasıdır.

Üstelik sanılanın aksine stres düşmanımız değildir. Yalnızca, her şeyin olduğu gibi stresin de fazlası zarardır. İnsan başa çıkamayacağını düşündüğü bir tehditle yüz yüze gelince beyni bazı sinyaller gönderir. Böyle durumlarda vücudunuz alarm durumuna geçer.

Nefes alış verişimiz hızlanır, vücut ısımız yükselir, kalbimiz daha hızlı çarpmaya başlar. Bu aslında vücudumuzun bizi tehlikeye hazır etme biçimidir. Bu  vücut durumları, tehlike ile başa çıkmaya çalışmamızı kolaylaştırmak için değişir.

Araştırmalara göre stresin az bir derecesi bizim motive olmamız için gereklidir fakat ya fazlası? düşüncelerimize, davranışlarımıza, uzun vadede de vücuda zarar verir. Kronik stres kardiyovasküler hastalıklara sebep olur.

Bununla birlikte anksiyete bozukluklarına sebep olabilir. Bu durum ortaya çıkarsa tedavi edilmesi daha zor olur. Dahası, ileri vakalarında ağır depresyonlara da sebep olabilir.

Stres, haliyle bağışıklık sistemimize de zarar verir. Bu bağlamda, aşırı stres hastalıklarla mücadele etme kabiliyetimizi azaltır.

Kronik stres erkeklerde testosteron ve sperm üretimini düşürebilir hatta iktidarsızlığa yol açabilir. Kadınlarda ise regl döngülerinde değişiklikler yaratabilir ve adet öncesi sıkıntıları arttırabilir. Bağırsakların tükettiğimiz gıdalardaki besin maddelerini emme kabiliyeti de stres nedeniyle azalabilir. Mide ağrısı, şişkinlik hissi, mide bulantısı, ishal veya kabızlık yaşanmasına yol açabilir. Bununla birlikte hipertansiyon ve kalp krizine kadar sebep olabilmektedir.

Yani şunu diyebiliriz ki her türlü kötü hastalıkların başlangıçlarındaki en büyük sebeplerinden bir tanesi stresse. Peki stres ile başa çıkabilmek mümkün müdür ?

Elbette mümkün..

Her ne kadar stresli durumlar kaçınılmaz olsa da kendinize hobiler bulun,zamanla yarışmayın,gergin anlarınızda derin nefes alıp verin, açık havada yürüyüşler yapın,  arkadaşlarınızla daha sık görüşün, alkolü hayatınızdan çıkarın, meditasyon, derin nefes alma, yoga gibi rahatlatıcı alternatif terapi yöntemlerini deneyin. Ne kadar fazla stres yapıyorsanız o’kadar fazla kendinizi tehlikeye atıyorsunuz demektir. Bu yüzden Stres yönetimi tekniklerini bilmemizde fayda var. Etkili stres yönetimi hayatınızdaki stresin azalmasına yardımcı olur. Böylece daha mutlu, daha sağlıklı ve daha üretken olabilirsiniz.

Peki Stres yönetimi tekniklerini nasıl uygulayabiliriz?

İlk olarak Hayatınızdaki stress kaynaklarını belirleyiniz ve bir defter alıp stres günlüğü tutunuz. Ne olursa olsun harekete geçmelisiniz  fiziksel aktivite büyük bir stres gidericidir ve bunu yapmak için bir sporcu olmanıza ya da spor yapmak için saatler harcamanıza gerek yoktur.  Kendinize günlük bir egzersiz programı hazırlayın ve harekete geçin.

Başkaları ile iletişim kurmayı sakın ihmal etmeyin. Kendinizi iyi hissettirecek,sizi  anlayan,sizinle kimyası örtüşen bir insanla kaliteli zaman geçirmek bu anlamda yapabileceğiniz en sağlıklı terapidir.

Bu yüzden devamli arkadaş ve aile ile iletişim içinde olmaya özen gösteriniz.Kaliteli, keyif alabileceğiniz bir  yaşam için çevre faktörü büyük önem taşımaktadır. Bunun yanında yaşam tarzınızın sizi olumsuz etkilemesine müsade etmeyin. Sağlığınızı doğrudan etkileyecek alışkanlıklardan kurtulmanın yollarını arayın.Alkol  ve sigara tüketimini ya hiç yapmayın, ya da en aza indirin. Düzenli ve sağlıklı beslenmeye dikkat edin. Uyku için mutlak surette zaman ayırın..

Stresi günlük hayatlarımıza sokmayalım desem de bunun mümkün olmadığını biliyorum. Ve fakat stresi olabildiğince azaltmanın en etkili yöntemlerinden biri de sağduyuyla hareket etmektir. Kısacası hayatımızda ne gelişirse gelişsin ne kadar olumsuzluklar yaşanırsa yaşansın her şeyin bir çıkış noktası illa ki vardır.

İnsan bazen sadece ölmemiş olmak için yaşar. Ve insan bazen, bir gün ölecek olmanın kekremsi umudunu taşır göğsünde. Bahman’ın dediği gibi; “Bir atın umudu yoktur. Onu, sırtında şakıyan kamçının umutsuzluğu yürütür. Bizim hikayemiz de biraz eğrinin peşine takılanlara son çağrı diyor gökyüzü  “Herkesin herşeyi anlamasını beklemeyin, yorulursunuz.” Kendinizi yormayın, yoranlardan da mümkün olduğu kadar uzak durun..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu