KıbrısManşetSiyaset

Hasipoğlu: Müzakerelerin başlayabilmesi için önce ‘ortak zemin’in olup olmadığına bakılmalıdır

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri ve Gazimağusa Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Kıbrıs’ta taraflara resmi müzakerelere dönme çağrısı yaparak, “siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki kesimli federal çözüm önerisini yinelemesinin” Kıbrıs meselesindeki “çözüm iradesi  Kıbrıslı Türklere ve Rumlara aittir” ilkesiyle çeliştiğini ifade etti.

UBP Genel Sekreteri ve Gazimağusa Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu’nun açıklaması şu şekilde:

Bugüne kadar müzakere zeminini oluşturan tüm ilgili BMGK kararlarında, her iki taraf da federasyonu görüşme zemini kabul ettiği için ilgili BM kararları üretilmiştir.

Örneğin yeni onaylanan BMGK kararında bahsi geçen iki toplumlu, iki bölgeli siyasi eşitliğe dayalı federasyon kararında üç BM parametresi vardır ki, her iki taraf da bu ilkelere onay vermiştir ve bu onay üzerine bunlar BM kararlarında yer almıştır.

Ancak siyasi eşitliği iki taraf da farklı yorumladığı için bunca zaman bir çözüme ulaşılamamıştır. Rum tarafı, Kıbrıslı Türklerin tüm karar alma mekanizmalarında etkin katılımını, oy hakkını kabullenmiş değildir.

Aynı şekilde iki Bölgelilik ve Toplumluluk ilkesinin bir sonucu olan, “Adanın kuzeyinde sarih mülkiyet ve nüfüs çoğunluğu Kıbrıslı Türklerde, Güneyde ise Rumlarda olacaktır şeklinde BM kararı da tarafların rızasıyla alınmış kararlardır.

Ancak, Rum tarafının sarih mülkiyet çoğunluğundan anladığı, Kıbrıs Türklerinin günün sonunda değil sarih çoğunluk, yıllar geçtikçe Nüfus ve Mülkiyet de azınlık durumuna düşürecek şekilde düzenlemeler getirerek sarih kelimesini yorumlamaktadırlar.

Yine bir hayal kırıklığı yaşamamak adına, Müzakerelerin başlayabilmesi için önce Ortak Zeminin olup olmadığına bakılmalıdır.  Şu an için ortak bir Zemin olmaması bir yana, mevcut BM parametrelerinin yorumlanmasında bu denli farklılık varken, BMGK Güvenlik Konseyinin bağlayıcı olmayan bu açıklamasını ve ısrarla federasyon görüşmelerine başlama çağrısı yapması kabul edilebilir değildir.

BM Genel Sekreterliği çok iyi bilmektedir ki, BM kayıtlarında artık iki farklı pozisyon vardır. Rum tarafı kaldığı yerden federasyon görüşmelerine devam edelim derken, bizler bu sürecin tüketildiğini, Rum tarafının bizimle bu adanın yönetimini ve etrafındaki zenginliği paylaşmak istemedeğinden, diğer bir ifadeyle federasyon görüşür gibi yapıp, bizi yine müzakere masalarında oyalama  niyetine sahip olduklarından, yeni bir vizyonumuz ve yol haritamız vardır. Bu yeni vizyonu ve yol haritasını da ortaya koyarken, aslında adamızda var olan iki devlet gerçeği ve müktesep haklarımız temelinden yola çıktık. Egemen eşitliğimiz ve eşit statümüzü kabullenmek, bu irademize saygı göstermek, on yıllarca sonuçsuz müzakereleri ve Rum tarafının uzlaşmaz tutumunu tecrübe eden BM’nin asli yükümlülüğü olmalıdır. Bizim gibi 40 yıl yerine 4 yıl süren federasyon görüşmelerine son verme talebi üzerine, tıpkı Kosova-Sırp federasyon görüşmelerine, Kosovalıların çözüm iradelerini saygı gösterdikleri gibi. Bir taraf Kosovalılar, biz artık federasyon görüşmek istemiyoruz, Sırplarla kalıcı ve yaşanabilir bir anlaşmaya varamayız dedi ve dönemin BM temsilcisi Akhisari aracılığı ile federasyon görüşme sürecinin çöktüğünü BM dünyaya ilan etmiştir.

Bunca yıl tüm çözüm planlarına evet diyen KKTC halkının bundan sonra Konseyden beklentisi, Konseyin Kıbrıs’ta ciddi bir insan hakları ihlali teşkil eden “Kıbrıs Türk halkına yaşamın tüm alanlarında uygulanan izolasyonun kalkması için adımlar atması ve Kıbrıs Meselesinin çözüm sürecinde kendi koyduğu çözümün iradesi Kıbrıslı Türklere ve Rumlara aittir ilkesine saygı göstermesidir” ifadelerini kullandı.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu