ManşetSpor

Herkes dijitalleşmiş

Malum, medyadaki pazarlama enfomasyonu sayesinde tam bir tüketici manyağı olduk. Bu süreçte de fazla mesai, ikinci hatta üçüncü bir iş için debelenip duruyoruz

Sezen’in dediğinden; “Ne kavgamız bitti ne de sevdamız” cinsinden ihtiyaçlarımız sınırlı ancak itmeyen ve de bitmeyen isteklerimiz sınırsız bir hâl aldı. Hiç ölmeyecekmiş gibi bir hırs, bir arzu ve de bir ihtiras seli içerisinde koşuşturup gidiyoruz. Gençler özellikle de hafta sonları koştururken veya bir kafede pineklerken üzerlerinde ekseri Türkiye’nin, az da da Premier League takım formalarıyla görür olduk. Kendi kulüplerimizin sporcu veya forması mı? E Mağusa’da hariç evrende öyle bir dünya yok maalesef.

Malum, medyadaki pazarlama enfomasyonu sayesinde tam bir tüketici manyağı olduk. Bu süreçte de fazla mesai, ikinci hatta üçüncü bir iş için debelenip duruyoruz. Aileler yabancılaştı, komşular yabancılaştı, sokaklar yabancılaştı, mahalleler yabancılaştı ve sonuçta toplamda yabancılaştık. Şimdiki bebeler bizim kadar şanslı değiller. Eskiden yeşil alanlarda özgürce deli gibi oyun oynardık. Arabalar ezecek veya birileri tarafından ilgili alandan kovulmaca arifesinde merkezli taciz gibi derdimiz yoktu.

Okullara yaya veya bisikletle gidilir, ağaçlara tırmanarak meyva yenilirdi. Bilâki lâkaplı abimizin klementin cinsi mandalinaları ve eriklerinin tadını halen ararız ama nafile. Oyunlar koşa koşa oynanır, ip atlanır ve sürekli bir fiziksel faaliyetler zinciri devam ederdi. Hani bir reklam vardı ya, robot çocuk kirlene kirlene, ıslana ıslana, çamura çimene bulana bulana çocuğa dönüşürdü. İşte, bizimki de o hesap.

Bizden önceki ve bizim kuşakta skolyoz adı verilen duruş bozuklukları, alerji, hiperaktiviteyi yönetme veya obezite sorunu yok denilebilecek kadar azdı. Artık elektronik çocuklar büyütüyoruz. Futbolu bile bilgisayar başında oynuyorlar. Fast food sanayi sayesinde 4500 yıllık tarihinde şeker, kolesterol veya tansiyon problemleriyle tanışmayan Çin Halk Cumhuriyeti bile artık aynı dertten mustarip. Maalesef herkes dijitalleşmiş.

Maşallah bebelerimizin ellerini sıcak sudan soğuk suya dokundurtmadık. Hâl böyle olunca da hayatımızda tatmadığımız türlü türlü antibiyotikleri buzdolabında eksik etmez olduk. Yeşil alan mı? E onu da tükettik, bitirdik ve de yeşili çimentoya boyamaya çalıştık. Doğaya bir sürü yarım inşaat bıraktık. Bu villa mezarlığı yaratanların bir kısmı iflas etti, bir kısmına bankalar çöktü, bir kısmının da ne halt olduğu belli değil.

Neyse, zenginliklerimiz için türlü türlü imkânlar var artık. Vaktim yok kuyruklu yalanı bir yere bırakın ve çocuğunuzla birlikte kaliteli zaman geçirmeye bakın. Atlayın bir bisiklete ki bebenizin göz bebeğinin içi gülsün. O da olmadı dağa bayıra çıkıp kır yürüyüşü yapın daha da yabancılaşmadan. Ve daha da yabancılaşmadan harekete geçmekte fayda var. Aksi mi? Aksinde dijital hayat altında ezilmece.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu