KıbrısManşetSiyaset

İçişleri Bakanlığı Basın Danışmanı Naim Pınar: Kıbrıs Türk Halkı onurlu bir halktır

Naim Pınar'ın sosyal medya üzerinden yaptığı açıklama şu şekilde

“KIBRIS TÜRK HALKI ONURLU BİR HALKTIR”

Kıbrıs Türk Halkı, 1571 tarihinden beri bu topraklarda vardır. Var olmaya da devam edecektir. Bu topraklar 1878 yılında İngiliz Kolonisine icar edildiği zaman sömürge idaresi altında bile atalarımız Türk kimliğini korumuş, kültürüyle, inancıyla ve Anadolu’dan taşıdığı geleneğiyle varlığını sürdürmüştür. Birinci Dünya Savaş’ında genç kızlar çeyizini, beşibiryerdelerini satarak, çiftçisi, çobanı ve münevverlerinin gayretiyle dişinden tırnağından artırdığını Atayurduna yollamış, tüm zorluklara, baskılara rağmen İngiliz İlhakı karşısında bile kimliğini korumayı başarmıştır.

Kıbrıs Türk Halkı, Anadolu Halkı’nın emperyalist işgal kuvvetlerine karşı verdiği o emsalsiz Kurtuluş Savaşına da omuz vermiştir. 1923 Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla umutlanmış, Misaki Milli sınırları dışında kalan Türklere yapılan hakkıhıyar çağrısı karşısında bocalasak, yönümüzü şaşırsak da sonunda büyük oranda bu topralkarda kök salan bir Türk kimliği yaratmayı başarmış, Kıbrıs’ta kendi kimliğimiz, kültürümüz ve inancımızla var olmayı seçmiş mücadeleci bir halkız.

Atatürk’e hayran, laik, demokrasiye saygılı, Türk Halkına da gönül bağıyla sevdalıyız…

İçimizden çıkan bazı yönünü şaşırmışlar zaman zaman bizi bölse de, her zaman biz kendi içimizde onlara karşı gerekli cevabı vermeyi bilmişiz. Bu topraklarda ne Sir Münür’ler kazandı, ne de onu takip eden zihniyetler. Ada’da nesilden nesle savaşın çocukları olarak yaşadık ama her zaman huzuru aradık.

1930’lu yıllardan itibaren Atayurdumuzun dikkatini çekmek, bu topraklarda Türklerde var demek için neler yapılmadı ki; hatta Kıbrıs Türk münevverlerinden bir grup bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk’e yanaşıp Kıbrıs Türk Halkı’nın durumunu anlatmak isterken tutuklanmadı mı ! Yılmadık, anlattık, mücadele ettik ve bu topraklarda var olduğumuzu Türk Kamuoyuna duyurduk.

1950’lerde tüm yokluklara rağmen atalarımız solinadan silah yaparak varlığımızı, şerefimizi ve kimliğimizi korumak için çok fedakarlıklar yapmışlardır. O unutulmaz Erenköy Direnişi’nde gençliğinin baharında, birçok yüksek öğrenim gencimiz sırf bu topraklarda özgür yaşayalım, kimliğimizi koruyalım diye eğitimini, aşklarını, sevdiklerini geride bırakarak cepheye koşmadılar mı! Cephede de şiirler yazmayı, demokrasiyi, ideolojileri ve edebiyat eserlerini okumayı ve memleketleri için en iyisini tartışmayı da bırakmadılar. Kimisi sol, kimisi sağ görüşe gönül verdiler. Ülkelerinin istikbali için tartıştılar da ama onurlu mücadelelerine devam ettiler. Hepsinin ortak noktası, bu topraklarda kimliğimizle, kültürümüzle, inancımızla varlığımızı sürdürmekti.

Necati Özkan, Hakim Zeka Bey, Av. Mithat Berberoğlu, Dr. Küçük ve Rauf Raif Denktaş bunlar sadece bilindik münevver ve liderlerimiz fakat sizlerin hiç adını duymadıklarınız da var. Bu topraklarda bizlerin varlığı, daha özgür yaşaması için canlarını feda edenler; bizler, onların onur dolu çocuklarıyız.

Kıbrıs Türk Halkı’nın siyasi tarihinde daha önce de Atayurdumuz’un idarecileri belli müdahaleler yapmış, bazısında başarılı olmuş, bazısında da olamamıştır. Varlık mücadelemizin içinde demokratik olmayan zorlu bir dönemde BEY rejimi diye anılan belki kendi içinde “olağanüstü şartlarda” anlaşılabilen bir baskı dönemi de yaşadık. 1973 Cumhurbaşkanı Muavinliği seçimlerinde Berberoğlu’na yapılan baskı, daha sonra 2000 yıldaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 2. turunda Sayın Dr. Derviş Eroğlu’na yapılan tehditler, bu toplumda Atayurdumuza olan sevgide azalma yaratmasa da çeşitli kırgınlıkların, üzüntülerin yaşanmasını doğurmuştur. Bu gerçekleri görmeden ve Kıbrıs Türk Halkı’nı iyi analiz etmeden yine aynı yanlışlarla onurumuz incitilmiştir.

Bugünlere gelene kadar yaşadığımız müdahalelerden farklı olarak çok daha büyük bir üzüntüyü bizlerin yaşamasına vesile olan 11Ekim 2020 Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti’nin idarecilerinin Sayın Ersin Tatar’a destek olayım derken, Kıbrıs Türk Halkı ile Atayurdumuzun bağının paraya, maddi değerlere bağlanması, benim için kafamıza silah dayanmasından daha üzücüdür. Bizim, Atayurdumuzla, Türk Halkı ile bağımız asla satın alınamayacak, manevi, kültürel ve sevgi zincirleriyle örülmüş bir bağdır.

11 Ekim Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin İlk turunda bence en donanımlı, en iyi bu görevi yerine getirecek aday olduğuna yürekten inandığım Sayın Kudret Özersay’ı destekledim. Ortaya somut ve yeni fikirler koydu. Fakat halkımızdan gerekli desteği alamadı. Bu konuda çok çok üzgünüm. Seçimin başından itibaren toplumu cepheleştiren taraflardan biri olan Sayın Mustafa Akıncı’nın Türkiye ile kurduğu ilişki benim için Sayın Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu ilişki biçimi kadar bu topluma zarar vermiştir. Gelinen bu aşamada Sayın Akıncı’nın ortaya koyduğu federasyon tezinin zemini olmadığını bile bile savunmasından dolayı halktan destek aldığı inancında değilim. Yaratılan cepheleşme sayesinde Kıbrıs Türk Halkı’nın büyük bir kesimi Atayurdumuzun İdarecilerinin açık şekilde Sayın Ersin Tatar lehine onurumuzu, irademizi hiçe sayan tavır, davranış ve müdahalelerinden oldukça rahatsız olmuş, kırılmıştır. İşte 11 Ekim Cumhurbaşkanlığı ilk turunda Sayın Akıncı’nın almış olduğu oy oranının temelinde bu yatmaktadır.

Hele Maraş Açılımı gibi çok kıymetli bir devlet projesinin dahi bu uğurda heba edilmesi, Kıbrıs Türk Halkı’nın Atayurdu ile bağının sadece para ile satın alınabileceği sanrısı toplum olarak inanılmaz üzücü bir ruh haline girmemize sebebiyet vermiştir.

Kıbrıs Türk Halkı Onurlu bir halktır.

Bizim, Atayurdumuzla bağımız satın alınamaz. Bunu göremeyenlere cevap vermek, yüzyıllardır bu topraklarda onurumuz için mücadele vermiş atalarımıza olan şeref borcumuzdur. Yıllar içerisinde Kıbrıs Türk Halkı’nın elinde kalan tek şey özgür iradesidir. Özgür irademizi de kimsenin baskı, müdahale ve yönlendirmesiyle teslim etmemeliyiz. Normal şartlarda Sayın Akıncı’ya oy vermem mümkün değilken, bugün Halkımızın, bu topraklarda var olduğunu ve Sayın Ersin Tatar’ın yanlış yaptığını görmesini temenni ederek tüm sevdiklerimin, tanıdıklarımın Sayın Akıncı’ya oy vermesini yürekten istiyorum.

Siyasette tarafsız kalınmaz, bu siyaseten yok hükmündesiniz demektir. Şahsi fikrim budur. Benim tarafım nettir. Bu topraklarda iradenin korunması, bu tip müdahalelerin bir daha nereden gelirse gelsin yaşanmaması için 2. turda oyum Sayın Mustafa Akıncı’nındır.

Kaynak: HP’nin ileri gelenlerinden Naim Pınar’dan Akıncı’ya destek

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu