GenelGüney KıbrısKıbrısManşetSiyaset

“İki toplumlu bir federasyon çerçevesinde bir devlet için ortak mücadelemize devam etme bağlılığımızı tekrarlıyoruz” 

1 Eylül dünya Barış günü vesilesiyle Dev-İş, PEO, KTÖS, KTAMS, KTOEÖS, BES, Koop-Sen, DAÜ-SEN, CTP, AKEL, TDP, YKP, BKP, BY, BMBP, İki Toplumlu Barış İnsiyatifi ortak basın açıklaması düzenledi.

1 Eylül dünya Barış günü vesilesiyle Dev-İş, PEO, KTÖS, KTAMS, KTOEÖS, BES, Koop-Sen, DAÜ-SEN, CTP, AKEL, TDP, YKP, BKP, BY, BMBP, İki Toplumlu Barış İnsiyatifi ortak basın açıklaması düzenledi.

1 Eylül vesilesiyle, dünyanın dört bir yanında emek mücadelesi veren işçi sınıfına enternasyonalist dayanışmalarını ifade edilirken, krizin sonuçlarının yine emekçilerin sırtına yüklenmemesi için barış, sosyal adalet, emek ve insan hakları için umur ve mücadele mesajı gönderilen açıklamanın tamamı şu şekilde: 

“1939 yılında Nazi Almanya’sının Polonya’ya saldırdığı 1 Eylül’ü Nazi vahşetinin katlettiği milyonlarca kurbanın anısına Dünya Sendikalar Federasyonu (DSF) “Küresel Barış için Emekçilerin Eylem Günü” olarak ilan etmiştir.  

Bu sembol günde, ortak yurdumuzun sınıf sendikaları olarak, barışın savunulması için, emperyalist müdahalelerin ve savaşların olmayacağı bir dünya için, bütün evlatlarının ortak vatanı, barış ve refah içerisindeki bir Kıbrıs için mücadelede seslerimizi birleştiriyoruz. 

Korovirüs pandemisinin yol açtığı katı sonuçları, bütün dünyada toplumların ve emekçilerin yaşamakta olmasına rağmen, savaşlar ve müdahaleler devam etmektedir. Yüzbinlerce insan öldürülmekte veya açlıktan ölmekte, milyonlarca insan mülteciliğe ve toplu göçe mecbur edilmektedir. Bugün Afgan halkı, ABD ve NATO’nun sadece egemenliklerini pekiştirmek, enerji ve doğal kaynaklarını kontrol altına almak amacıyla yol açtıkları emperyalist müdahalelerin ve yıkımların bedelini ödemektedir.  

Çevresel ve ekolojik kriz, iklimsel değişiklikler ve çevrenin korunması ihtiyacı, emekçilerin yaşamları açısından yıkıcı sonuçları olan aşırı hava olaylarının artık sıkça yaşanmasına yol açmakta ve tüm dünyanın dikkat odağında bulunmaktadır.  

İklim değişikliklerinin şiddetlenmesi ve doğal kaynakların kâr amacıyla kontrolsüz kullanımının bir sonucu olarak, çevrede yaşanan büyük tahribat, küresel ekonomik krizin koşullarıyla bağlantılı bir şekilde, tüm dünyada yoksulluğun artmasına ve sosyoekonomik eşitsizliklerin yoğunlaşmasına katkıda bulunmakta ve dünya barışını tehlikeye atmaktadır.  

Emekçilerin çalışma yaşamında güvencesizlikle ve işsizlikle, yoğun sosyal çelişkilerle ve yoksullaşmanın artmasına yönelik öngörülerle karşı karşıya oldukları esnada, pandemi bahane edilerek sosyal ve demokratik haklar kısıtlanırken, devletler milyarlarca euro’yu sağlık, eğitim ve sosyal yardım yerine, silahlanmaya harcamaktadır.  

Ülkemizin devam eden bölünmüşlüğü, ekonomik zorluklar, Akdeniz bölgesinde devam eden gerilim, savaş riski ve göç, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum emekçilerin yaşamakta oldukları gerçekliklerdir. 

Bölge halklarının çıkarlarına, gerilimleri tırmandırma ve zıtlaşmalarla değil, anlaşmazlıkların barışçıl bir şekilde çözülmesi için karşılıklılık ve uluslararası hukuk kuralları temelinde diyalog aracılığıyla uzlaşma ve iş birliğiyle hizmet edilebilir.  

Kıbrıs’ta ve bölgemizdeki gelişmeler, gerilimlerin azaltılıp Doğu Akdeniz’de istikrar ve barışın hâkim olmasına katkıda bulunulması ihtiyacı, Kıbrıs sorununun çözüm gerekliliğini bir kez daha teyit etmektedir. 

Çözüm ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için, Kıbrıslı emekçilerin ortak mücadelesi, dünyada barışın hâkim olması yönünde, tüm dünya halkları mücadelesinin bir parçasını teşkil etmektedir.  

İki bölgeli iki toplumlu bir federasyon çerçevesinde yurdumuzun yeniden birleşmesi için; BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin, tek egemenliğin, tek vatandaşlığın ve tek uluslararası kimliğin olacağı bir devlet için ortak mücadelemize devam etmeye bağlılığımızı tekrarlıyoruz.  

Gerilim ve tahrik politikaları, müzakerelerden kaçınma ve sorumluluk yükleme oyunları, çözüme katkıda bulunmamaktadır. Kıbrıs sorununun çözümü için görüşmeler Crans Montana’da kalınan noktadan, Guterres çerçevesi temelinde ve varılan yakınlaşmalar çerçevesinde yeniden teyit edilerek, en kısa zamanda yeniden başlatılmalıdır. Diyaloğun yokluğu, yeni oldubittiler ve bir toplumu diğerinden uzaklaştıran hareketler yurdumuzun nihai taksimine yol açmaktadır.  

Pandemi ve ortaya çıkan benzeri görülmemiş koşullar, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum emekçilerin, ortak sınıfsal çıkarlarını, ortak mücadelesini ve dayanışmasını yoğunlaştırma ihtiyacını açıkça gözler önüne sermektedir.  

1 Eylül vesilesiyle, dünyanın dört bir yanında emek mücadelesi veren sınıf kardeşlerimize enternasyonalist dayanışmamızı ifade ederken, krizin sonuçlarının yine emekçilerin sırtına yüklenmemesi için, barış, sosyal adalet, emek ve insan hakları için umut ve mücadele mesajımızı gönderiyoruz.”

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu