KıbrısManşetSiyasetToplum

İsyanımız da öfkemiz de çok büyük

Bu depremde evlerine ateş düşen insanımızın da yanında olduğumuzu onlara lafta değil, pratikte de hissettirmek hepimizin boynunun borcudur

6 Şubat tarihi sonrası Kıbrıs’ta hiçbir şey eskisi gibi değil ve olmayacak gibi de görünüyor. Gün içinde tanıdık biriyle karşılaştığım zamanlarda bile doğal refleks olan ne var ne yok, nasılsın sorularına alışılagelmiş iyiyim, ya da her şey yolunda gibi cevaplar vermeye utanıyorum, rahatsız oluyorum  gülümsemeye utanıyorum, rahatsız oluyorum, yemek yemeye utanıyorum, rahatsız oluyorum ve tanıdığım birçok insan da bu durumda, velhasıl hayat bir şekilde devam etse de hiçbir şeyin tadı tuzu kalmadı hiçbir şeyin  doğup büyüdüğüm Mağusa’da!

 Hiçbir şey 6 Şubat öncesi gibi değil ve belli ki asla olmayacak.

Malum ülkede gömlek değiştirir gibi gündem değişiyor, her şeyden önce bir yurttaş olarak, sonra da bir yazar çizer olarak gündemi takip etmeye özen gösteriyorum.

Lakin 6 Şubat sonrası hiçbir gündem 6 Şubat depreminde hayatlarını kaybeden çocuklarımız, öğretmenlerimiz, ailelerimiz kadar önemli olmadı ne benim için ne de bu ülkede yaşayan insanlar için.. Yazılacak çizilecek çok şeyimiz var, konuşacak söyleyecek çok sözümüz var..

Ve fakat öyle bir acı yaşadık ki toplum olarak insanın içinden hiçbir şey gelmiyor. Öyle bir ateş düşürdüler ki kalbimize bu ateş  nesiller boyu hiç sönmeyecek! Kaybettiğimiz onca güzel insanın , can parçası pırıl pırıl evlatlarımızın acısı hiç bitmeyecek. Toplum olarak halk olarak bu acıyı asla  unutmayacağız. Bu acımasız hayat bir şekilde devam etse de 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz evlatlarımızı, öğretmenlerimizi, ailelerimizi hep hayatlarımızın merkezine oturtacağız ve elbette onların bu adaletsiz dünyadan göçüp gitmelerine sebep olanlardan hesap sormaya sonuna kadar devam edeceğiz.

Bu depremde evlerine ateş düşen insanımızın da yanında olduğumuzu onlara lafta değil, pratikte de hissettirmek hepimizin boynunun borcudur.

Acımız büyük.

İsyanımız büyük, öfkemiz büyüktür.

Ve elbette bu hepimizin davasıdır.

Lakin bu zor süreçte lütfen elmaları ve armutları karıştırmamak için de büyük özen göstermeliyiz, Can parçalarımızı adım adım ölüme götüren ve bu çarpık, bozuk ve insan hayatına zerre kadar önem vermeyen düzenin yerleşmesinde pay sahibi olanların ve onları kör kütük destekleyenlerin bu süreçte yanımızda duruyormuş ve bizimle aynı mücadele içindeymiş gibi yapmalarına nolur olanak vermeyin. Zira evlatlarımızın, öğretmenlerimizin ve ailelerimizin enkaz altında kalarak hayatlarını kaybetmesinden dolaylı veya dolaysız bu düzenin yaratıcıları ve onların destekçileri, işbirlikçileri birinci derecede sorumludur.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu