Ülkeye karantinasız girişlerin tartışıldığı şu günlerde konuyla ilgili bir açıklama da Kıbrıs Türk Tabipler Birliği (KTTB) Başkanı Özlem Gürkut’tan geldi.
Henüz koronavirüsün mutasyona uğramış varyantlarının tam anlamıyla bulaşıcılık noktasında tanımlanamadığına dikkat çekerek, birçok kişinin aynı anda hasta olma ihtimalinin gözardı edilmemesi gerektiğine işaret etti.
Hastalığı geçirmiş bir kişinin 3 ay sonra yeniden hasta olabildiğinin gözlendiğini belirten Gürkut, aşılanmanın önemini vurguladı.
Toplumun tamamen aşılanarak bağışıklık oranının saptanması gerektiğinin altını çizen Tabipler Birliği Başkanı Gürkut, aşı olmuş bireylerin virüsü bulaştırmaları ile ilgili bilimsel veriler netleşene kadar karantinasız girişlere izin verilmemesi gerektiğini ifade etti.
Gürkut sosyal medya paylaşımında şunları kaydetti:
“Aşı olanlar karantinasız gelebilsin mi?
Ülkemiz bir daha kapanmasın diye aylardan beri uyarıyoruz.
Ülkede büyük bedeller ödemek pahasına hastalıksız bir dönem sağlanabilmişken sınırlarımız yaygın hastalık görülen ülkelerden gelenlere karantinasız açılarak toplumumuzda yeniden COVID-19’un yayılmasına neden olundu.
Buna rağmen hastalık yayılmaya devam ederken gerekli tedbir kararlarının yaşam bulması için gereken düzenleme ve denetlemeler yapılmadı. Dahası Üst Komite’nin bazı kararları hiç uygulanmadı.
Sağlık kapasitemiz ihtiyaca yetecek şekilde artırılmadığı ve organize edilmediği için COVİD-19 servislerimiz dolma noktasına dayandı ve hiç istemediğimiz halde can kayıplarını önleyebilmek için ülkemizi yeniden kapatmak zorunda kaldık.
Aşılar dünya için umut oldu.
Virüs varyantları maalesef daha yüksek bulaşıcılık, daha fazla hasta sayısı ve hastanede yatması gereken hasta oranında artışa sebep olmaktadır.
Ülkemizde aşılama planlamasında aksaklıklar yaşansa da sürmektedir. Ancak henüz toplumumuzun en fazla %10’u aşılanmıştır. Aşılananların yüzde kaçının bağışık hale geldiğini ise henüz bilmiyoruz.
Bugünkü bilgilerimize göre COVID-19 aşıları, aşı yapılan kişileri ölümcül ağır hastalıktan önemli bir miktarda korumaktadır. Bununla birlikte aşılanan kişilerin hafif veya asemptomatik hastalıktan korunması veya virüsü alıp aşı olmamış başkalarına yaymaları konusundaki bilgiler henüz net değildir. Aşı olmuş kişilerin virüsle hafif hastalık geçirebilecekleri ve başkalarına da bulaştırabileceklerine dair veriler mevcuttur. Bu konudaki bilimsel araştırma ve verilerin artmasına ihtiyaç vardır.
Varyantlardan sonra COVID-19’un toplumda yayılma hızının kırılması için (yani eş zamanlı birçok kişinin hasta olmaması için) toplumun %75-80’inin COVID-19’a neden olan SARS CoV-2 virüsüne karşı bağışık hale gelmiş olması gerektiği hesaplanmaktadır.
Bu bağışıklık; aşılanarak veya aktif olarak hastalığı geçirerek olabilmektedir. Ancak COVID-19 hastalığını geçiren kişilerin de bazen 3 ay sonra yeniden hasta olabildikleri (re-enfeksiyon) de bilinmektedir.
İkinci defa kapanmakla ülkemizde ciddi ekonomik, sosyal ve psikolojik sorunlar, telafisiz eğitim kayıpları yaşanmaktadır. Bu hiçbirimizin bir daha tahammül edemeyeceği boyuttadır.
Bugün için bildiğimiz bu bilgiler ışığında ülkemizin sınırlarını 2 doz aşı olmuş veya COVID-19 hastalığını geçirmiş kişilerin girişine karantinasız olarak açmak toplum içinde yeniden yerel vaka artışlarına sebep olabilecek bir risk taşımaktadır. Böylesi riskli bir adımın sonucunda yeni bir kapanma felaketi uzak bir tehlike değildir.
-Toplumumuzun aşılanması tamamlanıp elde edilen bağışıklık oranımız saptanıncaya kadar,
-Aşı olmuş bireylerin virüsü bulaştırmaları ile ilgili bilimsel veriler netleşene kadar
karantinasız girişlere izin verilmemesi önemlidir.
Bu arada ivedilikle yapmamız gereken ise;
Toplum içinde hala var olan pozitif vakaların bir an önce saptanarak izole edilmesi için çok sayıda test yapılması,
Toplumun geriye kalan sağlıklı kişilerinin ise kademeli olarak açılması ve 1 Temmuz öncesi aylarındaki gibi yerel vaka görülmeyen dışarıdan da karantina ve güvenli PCR testler ile ülkeye giriş yapılabilecek açık bir ülke yaratmaktır.
Toplumumuzun aşılanması tamamlandıktan,
Kullanmakta olduğumuz aşıların koruyuculuğu hakkındaki veriler oluştuktan sonra elde ettiğimiz bilgilere göre sınırlarımızı açmak daha güvenli ve ekonomik açıdan da daha az riskli olacaktır.”
Kaynak: Kıbrıs Postası