Kasulidis: Maraş’ı kurtarmak için yeni strateji

Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis, bakanlığa atanmasından bugüne geçen bir ay içerisinde Rum dış politikasına getirdiği değişimi “Maraş’ı kurtarmak için yeni strateji” olarak niteledi.

Kasulidis haftalık Kathimerini’ye verdiği özel röportajda “Bugüne kadar bayrak yaptığımız yaptırım politikamızı gözden geçirdik. Yaptırımlar yerine Güven Yaratıcı Önlemlere (GYÖ) odaklanıyoruz, GYÖ’ler ortaya koyacağız” ifadesini kullandı.

GYÖ’lerin bu sefer kabul göreceğine inanmasının sebebi sorulduğunda kısa süre önce Washington ve Brüksel’de yaptığı temasları hatırlatan Kasulidis “ABD Dışişleri Bakanı’nın GYÖ’lere tepkisi olumluydu. Harekete geçme ve yardımcı olma niyeti de ortaya koyan Dışişleri Bakanlığı Siyasi Konulardan sorumlu Bakan Yardımcısı Victoria Nouland’ın tepkisi daha da olumluydu” dedi.

Kasulidis son haftalarda Güney Kıbrıs’a yönelik ortamın değiştiğini belirterek iç cephede GYÖ’lerle ilgili tavizleri eleştirenlere “Hedef artık,  pahalıya da mal olsa Maraş’ı kurtarmaktır” cevabını verdi.

GYÖ ÖNERİSİNİN ÜÇ HEDEFİ

Fileleftheros ise Kasulidis’in, çeşitli açıklamalarına dayanarak GYÖ’leri AB’de, ABD ve BM’de öne çıkararak Rum tarafına, Kıbrıs sorunundaki hareket inisiyatifini geri kazandırmayı hedeflediğini yazdı, özetle şunları aktardı:

“Lefkoşa, GYÖ’leri ortaya koyarak şu üç istikameti hedefledi: 1-Maraş’taki Türk faaliyetlerine cevap olarak güven yaratıcı önlemler isteyen AB. 2- İki toplum arasında güven yaratıcı önlemlerin ileri götürülmesini isteyen BM. 3-En azından söylemini değiştirmeye ikna etmek için Türk tarafı.

Diplomatik çevreler, AB düzeyinde, Almanlar başta olmak üzere Avrupalı ortaklarının şu ana kadarki tepkilerinden memnuniyet belirtiyor. Kasulidis bu düzeydeki en net görüntüyü, Dış Konular Konseyi’nden bir hafta önce 21 Şubat’ta gerçekleşecek AB Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell ile görüşmesi sırasında elde edecek. Edindiğimiz bilgilere göre Kasulidis Borrell’e Kıbrıs sorunundaki durum, Türklerin faaliyetleri ve özellikle Lefkoşa’nın öne çıkarmakta olduğu Güven Yaratıcı Önlemler ve Türk tarafının şu ana kadarki olumsuz tepkilerine dair detaylı bilgi verecek.

21 Şubat’taki Dış Konular Konseyi de Kasulidis’e konuyu; özellikle Türkiye’ye karşı önlem alınmasına yoğun çekincesi olan Almanya, İtalya ve İspanya başta olmak üzere diğer üye ülkelerin Dışişleri bakanlarıyla görüşme imkânı verecek.

Kasulidis’in Washington ziyareti sırasında görüştüğü muhatapları, Lefkoşa’nın hareketlerine olumlu yaklaştı ve kendisine, GYÖ’lerin hayata geçirilmesi konusunda çalışmaya hazır olduklarını söylediler. Kasulidis, dışişleri bakanlığındaki deneyimiyle, Amerikalıların ivmesi olmadan GYÖ’leri ileri götürmenin zor olacağını çok iyi biliyor.”

BÜYÜKELÇİLERE GYÖ TALİMATI

Haftalık Simerini ise “Yoannis Kasuldis’in Kıbrıs’ın Büyükelçilerine Talimatları” başlığıyla manşete çektiği haberinde Kasulidis’in Rum büyükelçilere Türkiye’ye karşı yaptırım stratejisini bir yana bırakıp GYÖ seferberliğine girişme direktifini içeren birer bilgi notu gönderdiğini yazdı.

Gazete ele geçirdiği bilgi notuna dayanarak Kasulidis’in “Türk tarafınca reddedilmesi halinde yol açacağı hukuki, teknik ve siyasi tehlikelerine bakılmaksızın Ercan Havaalanı’nın BM himayesinde açılması ve kapalı Maraş’ın iadesi ile Mağusa Limanı’nın Kıbrıslı Türklerin ve KKTC’nin ticari ve diğer faaliyetlerine açılmasını öngören GYÖ için seferberlik talimatı verdiğini” yazdı.

Gazete Kasulidis’in bilgi notunda yer alanları ana hatlarıyla şöyle aktardı:

“A) GYÖ’lerin uygulanması (kâr-zarar hesabı açısından) kapalı Maraş’ın iadesi ile elde edilecek kâr,  Timbu (Ercan) Havaalanı’nın açılmasının yaratacağı pratik, teknik ve hukuki komplikasyon veya risklerden daha fazladır.

B)  GYÖ teklifinin ileri götürülmesi Türk tarafınca kabul veya reddedilmesine bağlı değildir. Yaptırımlar meselesi AB’de açık duruyor ancak teknokratik düzeye havale edilmiş durumdadır.

C)GYÖ’lerin hedefi karşılıklı güven yaratılması ve Türk tarafının, BM’nin istediği gibi nihai çözüm müzakerelerine başlama konusundaki iradesini sınamaktır.”

Gazete Rum yönetiminin “aslında Türklerin Evkaf’a ait olduğunu iddia ettiği kapalı Maraş karşılığında çözümden önce, potansiyel çözüm mantığında Kıbrıslı Türklere ayrı varlık tanınmasını ileri götürmekte olduğu” yorumunu yaptı.