Politika nedir? Neden icra edilir?
Bunun için önce “politika” sözcüğünün be anlama geldiğine bir bakalım..
“Politika siyaset ile eş anlamlı olarak da kullanılır. Devlet işlerinin yürütümü ile ilgili bir kavram olan politika esasında insanlık tarihi kadar eski bir kavramdır. Çünkü insan topluluklarının olduğu her yerde politika olması kaçınılmazdır. Zira insanlar arasında bir biçimde iletişim olacaktır bu da beraberinde politika kavramını doğuracaktır.
Politika bir nevi iletişim yöntemi aslında.
Bu iletişim yöntemi içinde akıl stratejileri de barındırıyor. Dolayısıyla özellikle ülkeler arası diplomatik ilişkilerde masa kurulurken kartlar da amaca göre hazırlanır.
Malum Kıbrıslı Rum lideri Nikos Anastasiadis Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar’a bir öneri sundu.
Sunduğu bu öneride kapalı Maraş, Mağusa Limanı, Ercan Havaalanı, hidrokarbon paylaşımı, deniz yetkili alanları başlıkları vardı.. Bu Güven Yaratıcı Önlemler olarak da anıldı. Zira federal çözümün sürdürülebilir olabilmesi için gerekli olan karşılıklı güvenin yeniden tesis edilmesi önemli bir faktördür.
Özellikle içinde bulunduğumuz açmazlara alternatif üretilmeyen bir dönemden geçerken, mevcut durumun kalıcı hale gelmesi yönünde ilerleyen sürecin her iki tarafta yarattığı istikrarsızlığın ortadan kaldırılması, ve tıkanan müzakere sürecinin yeniden ivme kazanması için tarafların atacağı her adım önemli bir kaldıraç gücüne sahiptir.
Dolayısıyla bu süreçten geçerken tarafların elde edeceği ortak kazanımların hakim olacağı bir ortamın oluşturulması elbette etkili bir motive sağlamak açısından hayli önemli bir konudur. Kıbrıs adasında taraflar arasında devam eden siyasi açmazların, böyle bir konjonktürde sadece eşit toplumsal statüde yer aldığı BM zemininde yapılacak müzakere yoluyla hayat bulabileceği gerçekliğinden yola çıkarak karşılıklı önerilenlerin Güven Yaratıcı Önlemler kapsamında diplomasi ile kurulacak diyaloglarla kapsamını artırmaya müsaittir. Bu realiteden yola çıkarak mevcut koşulların her iki toplumda etkisini gösteren istikrarsız sürecin olumsuz etkilerinden kurtulmak adına önemli bir fırsat ortaya çıkaracağını göz ardı edemeyiz.
Dolayısıyla yapılan her önerinin iyi analiz edilerek değerlendirilmesi elzemdir.
Türkiye’nin yeni Kıbrıs politikasının bir gereği olarak yürütülen politikada GYÖlerin reddedilmesi bir yana hiçbir zaman mümkün olmayacak “iki devlet arasında işbirliği” zemini yaratmak üzerinde ısrarcı olunması, Kıbrıs’ta hem bölünmüşlüğü, hem de Kıbrıs Türk toplumunu yalnızlaştırılmasından başka bir işe yaramadığını her geçen günde tecrübe etmek suretiyle daha fazla gözlemleyebiliyoruz.
