KıbrısManşet

Kıbrıslı her zaman güzel; Kıbrıs bu mevsimde çok güzel

Hani diyorum, Mert Atakan kardeşimin de Pazartesi günü limanda sohbet ederken söylediği gibi; “... Binlerce Euro ödeyip, Avrupa’larda sözde geziyoruz, ama Dünya’nın belki de en muhteşem manzaraları, manzarası bizde” sözü yalan mı?

Pınarbaşı köyündeydim dün…

Gırnı…

Ya da Kırnı…

Meslekteki ilk ustam, güzel insan Mehmet Ali Akpınar bu köylüydü…

Her fırsatta, Kırnı’da, Başpınar’ın nefis suyunun aktığı yerde, dev çınarların gölgesinde mutlaka piknik yapardık…

-*-*-

İlkokulda, ortaokulda bu köyde ki şimdilerde adı Başpınar’dır, okul gezilerine gelirdik…

Suyun akışını hiç unutmam…

-*-*-

Merhum liderimiz Dr. Fazıl Küçük’ün eşi, merhume Süheyla hanımefendinin anılarını kaleme aldığı kitapta sık sık buraya gelişlerinden söz edişi de aklımdan çıkmaz. Süheylanım aslında burayla ilgili anılarından bahsederken, kocasının yeğeni, merhum başbakanlarımızdan İrsen Küçük’ten de söz ediyordu…

-*-*-

Dün burada çekim yaptık…

Kanal T’de yayınlanacak…

“Her yerde haber var” dedik ve 370 yıllık bir çınar ağacının da bulunduğu o muhteşem mekana gittik…

Ama öncesinde, her sabah televizyonda bizi izleyen ALS hastası Fatma hanımı ziyaret ettik…

Fatma hanım, elektrikli bir arabacı istemişti…

Biz de programda söyledik; Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu sğaolsun; duyarlılık göstermiş, arabayı almış…

Sayın Amcaoğlu’na binlerce kez teşekkürler…

Ve Fatma Boşnak’a; sevgili Dilek Kırıcı’nın programında dile getirdiği ortopedik hasta yatağını da Sağlık Bakanı Dr. Ali Pilli hediye etmiş…

Fatma’nım, bana ve Diilek Kırıcı’ya, ama özellikle de Amcaoğlu ve Pilli’ye teşekkürlerini iletti…

-*-*-

Fatma Boşnak, hem ALS hastası hem de onkoloji hastası…

Ve ablası her gün; ama her gün gelip kendisine yemek yapıyor…

Kocası her işine yardımcı oluyor…

Devlet, bir yere kadar sahip çıkabilmiş…

Bizde hala yıkılmamış, yıkılmayan muhteşem köy insanımız, sapasağlam aile birlikteliklerimiz bizi mus mutlu etti…

Kıbrıslı her zaman çok güzeldir…

-*-*-

Ve Başpınar’da çekim yaptık, söyleşiler gerçekleştirdik…

Ünlü pınar suyu yıllardır akmıyor!

Neden?

Efendim, Lefkoşa – Girne yolu yapılırken, burada zemin için toprak falan alınmış…

Dozerler toprağı kazarken, pınara hayat veren sıra kuyuları da paramparça etmiş!

-*-*-

Bazı köylüler böyle anlatıyor…

Sonuçta bir doğa olayı da gerçeklemiş olabilir.

Su bitmiştir, tükenmiştir mesela…

Veya, bölgedeki taş ocaklarında patlatılan dinamitler nedeniyle, su akışı yön değiştirmiştir…

-*-*-

Öyle veya böyle KKTC’de suyu yönetemedik…

Ve tükettik…

-*-*-

Değirmenlik ve Lapta başpınarları da benzer akıbetlerle karşı karşıya kaldı ve kurudu…

-*-*-

Kırnı’daki tarihi veya anıt çınarların suya ihtiyacı var…

Hem de öyle böyle su da değil…

Eskiden pınarın suyu kullanılıyordu.

Sonra, mahkeme kararı falan alınmış, Dikmen Belediyesi su vermeye başladı.

Akabinde Türkiye’den su geldi; çok pahalı olunca, Dikmen Belediyesi su vermeyi kesti!

Eski Eserler Dairesi’ne mesele gitti.

O tarihi çınarlar korunmalıydı falan derken, şu anda tam bir karmaşa var…

-*-*-

Ama bölge şahane.

Piknik mekanı, koskocaman bir tarihe tanıklık etmiş bir yer…

Asırlarca buradaki pınar akmış; eski fotoğraflarda inanılmaz sulak görüntüler var.

-*-*-

Su buradan ileriye taşınmış, üç kemerli bir su yolundan değirmene akıtılmış ve orada, köylü buğdayını öğütmüş, ununu – bulgurunu öğütmüş…

-*-*-

Bölgede gezilecek, görülecek, heyecan duyulacak muhteşem bir doğa var.

Üstelik son yağmurlar ve akabinde açan güneşle, beş – altı güne kadar her yan yemyeşil olacak…

-*-*-

Muhteşem bir ülkede yaşıyoruz…

Bugün de buradan yakalım…

O’nu eleştir, bunu eleştir; yok hükümetti, yok UBP kurultayıydı bıktık…

-*-*-

Sevgili Kayhan Hürdeniz dün Girne Tarihi Limanı’ndan bir fotoğraf paylaştı…

“Ne güzelsin be” diye de yazdı fotoğrafın üzerine…

-*-*-

Pazartesi günü, çok güzel bir arkadaş grubu, limanda bir mekanda toplandık…

Canlı Balık’ta…

Canlı Balık, 1974 öncesi Zigi’sinden gelen bir tecrübe…

Liman’da, sevgili Salih Günhan çalıştırdığı mekanlardan birini meyhaneye çevirmek üzere…

Tüm esnaf, gerçekten çok zor bir dönem geçiriyor…

-*-*-

Hani diyorum, Mert Atakan kardeşimin de Pazartesi günü limanda sohbet ederken söylediği gibi; “… Binlerce Euro ödeyip, Avrupa’larda sözde geziyoruz, ama Dünya’nın belki de en muhteşem manzaraları, manzarası bizde” sözü yalan mı?

-*-*-

Özellikle hafta sonu; ama vaktiniz varsa hafta içi…

Hava da güneşliyse eğer; öğleden hemen sonra, kaleye güneş vuruyor, nefis bir tarih, efsane ve benzersiz bir güzellik…

Kesinlikle tavsiye ederim…

-*-*-

Yeşilırmak’tan Dipkarpaz’a…

Dillirga’dan Ayfilon’a ya da Niko’nun yerine…

Zaten dağılıyoruz yurdumuza ama daha çok dağılalım…

Nefeslenelim…

Evet, pahalı ve evet paramız olmayabilir…

Ayarlayabildiğimiz kadarıyla, ayırabildiğimiz miktarıyla da olsa…

-*-*-

Sıkıldık çıkmaz sokak içerisinde, amaçsız siyasetlerden…

Aha gidecek yer yok.

Aha yol çıkmaz!

Çıkmıyor!

-*-*-

Hamaset bir yana, üzüntüler öte yanda, salgın beri yana, genç ölümler kalplerde…

Hep tahribat, hep yıkım…

-*-*-

Uzaklaşmak lazım…

Tavsiyemdir; tam zamanıdır…

Avcılar şanslı; ama ava gitmeyenler; Pınarbaşı’ndan Lefke’ye, Şillura’dan Küçük Erenköy’e; Limnidi’den Dip Karpaz’a…

St. Hilarion’dan Kantara’ya; girne Kalesi’nden, Kozan’a…

Savaş Boransel’in nefis ve de serin yamacında; fırın kebabına…

-*-*-

“Offff sıkıldık be yahu” diyenlere; enfes doğa, mis gibi ülkem tavsiyemdir…

Kıbrıs, her mevsimde çok güzeldir…

Ama bu mevsimde daha güzeldir; yemyeşildir…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu