Tahlil sonuçları çıkmadan kaleme aldığım bir yazıydı bu. Lakin yayın için yetişemedim, fakat düşüncemden de geri adım atma niyetinde olmadığım için bir gün gecikmeyle sizlerle paylaşıyorum.
Daha çok yok mahkemede Kıb-Tek adına tanıklık yapan Genel Müdür Yardımcısı “Ağustos ayında yapılan son iki alımdaki akaryakıtın kirli çıktığını ve şartnameye uygun olmadığını, buna rağmen alımın yapılarak kullanıldığını” söyledi.
Bu beyan üzerine mahkeme de “hukuka aykırı” olduğu için alım kararını iptal etti.
Var mı bunun ötesi?
Yok..
Bugün herkesin gördüğü gibi kara dumanlar etrafa telafisi mümkün olmayan zararlar vermeye devam ederken, her şey normalmiş hiçbir şey yokmuş gibi hükümet aynı şekilde ihalesiz kötü yakıt getirmeye devam etti.
Çevre örgütlerinin tahlil talebi,, belde belediyelerinin tahlil talepleri yerine getirilmezken, tüm halktan tahlil sonuçları gizlendi.. Lakin kara dumanların göğe yükselişi ve etrafa yayılmasının ardından büyüyerek devam eden kamuoyu tepkisi üzerine
başbakan sözde müdahale ederek denetleme kurulunu devreye soktu..
Akabinde ombudsman gemiye çıkıpV numune alımına şahitlik etti. Ve fakat burada iş işten geçmişti. Haliyle belli ki kılıf da ona göre hazırlandı.
Nitekim edindiğim bilgi doğrultusunda Teknecik açıklarında bekleyen Akaryakıt taşıyan gemiden alınan örneklerde yapılacak tahlil sonuçlarının ombudsman dahil tüm kamuoyundan gizlenmesi ve bu bilgilerin sadece kendisi ile paylaşılması için Başbakan’ın ilgililere talimat verildiği bilgisine ulaştım.
Yani anlayacağınız burada et de bıçak da düzenin elinde.. Dolayısıyla bu tahlillerde de doğru değerler kullanılmaması kuvvetle muhtemeldir.
Hatta bir bakarsınız bugün etrafa bariz zehirli kimyasallar yayan, santrale yüksek meblağlı hasar bırakan göğe yükselen kara dumanların kaynağı olan yakıt temiz çıkıvermiş..
Olmaz mı?
Olur..
Nitekim oldu ve tahlil sonuçları temiz çıktı.
Öyle ya başbakan, yakıt kirliyse “gereği” yapılacak demişti.
Sizce bu gerek nedir?
Çıkacak analiz sonuçlarını gizlemek mi?
Yoksa değiştirmek mi?
Hangisi?
Yaşanmış tecrübelerime dayanarak şunu çok net olarak ifade edebilirim ki, benim bu yönetim anlayışına zerre kadar güvenim yoktur.
Kıbrıs küçük yer nihayetinde.
Herkes birbirini tanır.
Tanımayan da çok kısa sürede kimin ne olduğunu rahatlıkla öğrenebilir.
O yüzden bugün devleti yönetmek için siyasi sorumluluk alan siyasilerin tamamını da yakından tanıyoruz. Ne zaman ne yaptıklarını biliyoruz.
Ve en önemlisi bazılarının hiç çekinmeden ne kadar kolay yalan söylediklerini de biliyoruz.
Bu nedenle de o bazıları zaten güvenilir olmadıklarını kendileri de iyi bilmektedirler.
