EN ÖNEMLİ TOPLUMSAL SORUN…
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü, KKTC’de
yıllardır değişmeyen ağır tabloyu yeniden gündeme taşıdı. Kadına yönelik şiddet, tüm dünyada olduğu gibi,
KKTC’de de en önemli toplumsal sorunların başında gelmeye devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü şiddeti;
“Gücün ya da fiziksel kuvvetin; tehdit yoluyla ya da gerçekte; fiziksel zarar, ölüm, psikolojik zarar, gelişme
engeli ya da yoksunluğa neden olacak şekilde; kendine, bir başkasına ya da bir grup veya bir topluma karşı
niyetli biçimde kullanılması” olarak tanımlanıyor. BM verileri “evi”, kadınlar için en tehlikeli yer olarak
nitelerken, bu durum ülkemiz için de geçerli.
KKTC’NİN SİCİLİ KÖTÜ…
Kadına yönelik şiddet, cinsiyet ayrımcılığına dayalı bir insan hakları ihlali olarak
değerlendirilirken, KKTC’nin de bu konudaki sabıkası oldukça kabarık. Resmî verilere göre ülkede her yıl “bin”
civarında kadın, uğradığı şiddet nedeniyle polise başvuru yapıyor. Uzmanlara göre bu rakamlar, buzdağının
sadece görünen kısmını oluşturuyor. Polis Genel Müdürlüğü ve İstatistik Kurumu’nun son beş yıllık verileri,
kadına yönelik şiddetin hacminin hemen hemen aynı seyrettiğini gösteriyor. 2019-2024 döneminde kayda geçen
şiddet olayları 900-1.000 bandında seyrederken, özellikle darp vakalarının oranı giderek yükseliyor.
FİZİKSEL ŞİDDET ARTIYOR…
KKTC’de 2020-2024 yılları arasında polise kadınlara yönelik 5 bin 017 şiddet
vakası yansıdı. Fiziksel şiddet %40 ile tüm vakaları büyük bir fark atmış durumda. Cinsel saldırı, tecavüz,
tecavüz teşebbüsü, taciz de dikkat çekici bir noktada. DSÖ verileri, Kıbrıs genelinde kadınların yaklaşık üçte
birinin yaşamının bir döneminde partner şiddetine maruz kaldığını gösteriyor. Bu oran KKTC’ye uyarlandığında,
56-86 bin kadın yaşam boyu en az bir tür şiddet yaşamış olabileceğine işaret ediyor. Buna karşılık polise
başvuran kadın sayısı yılda yalnızca 900–1.000. Bu fark, çok büyük bir sessiz çoğunluğun olduğunu açıkça
ortaya koyuyor.
