KıbrısManşetSiyasetToplum

Köprüleri tek tek yıkıyorlar

Önce Apostolos Andreas Manastırı'na mescit gündemi, ardından manastırın papazına yapılan hadsiz taciz, şimdi de Pile civarındaki ara bölgede bilinçli olarak çıkarılan gerginlik

Önce Apostolos Andreas Manastırı’na mescit gündemi, ardından manastırın papazına yapılan hadsiz taciz, şimdi de Pile civarındaki ara bölgede bilinçli olarak çıkarılan gerginlik.

Halkın ekonomik olarak darboğazda olduğu bu dönemde, ülkeyi bilinmez bir rotaya sürükleyen zihniyetinin hamaset ve vatan-millet-bayrak edebiyatı yapması, provokasyon yapıp kışkırtma politikası izlemesi ve halkın yaşadığı sıkıntıları örtbas edecek tavırlar geliştirmesi elbette şaşırtıcı değil.Bozuk bir yolu veya yanmayan bir sokak lambasını, depreme dayanıklı olmayan okulları onarmayı  dert etmeyip gündemine almayan yönetim, manastırın dibine mescit inşa etmeyi günlerce konuşabiliyor.

Her gün elektriklerin kesilmesine çözüm bulamayanlar, yıllardır insanların öldüğü dağ yoluna çare üretemeyenler, hayat pahalılığının önüne geçemeyenler, özel sektördeki kötü çalışma koşulları içinde sabah akşam yıpranan vatandaşına birazcık olsun bile yardım eli uzatmayanlar, ara bölgede BM’ye kabadayılık yapmaya yelteniyorlar… Diplomasi ile çözüm üretilebilecek bir konuyu vurduya kırdıya dönüştürmek bugüne kadar kime ne fayda sağlayacak. Nitekim yaşanan bu son olayların da mutlaka bir bedeli olacak. Konuyu bilinçli bir politikanın eseri olarak  bayrak vatan, millet eksenine çekmeye çalışmak da sadece içe dönük sığ bir anlayışın politikaya uyarlanmasından başka bir şey değildir.

Bu ve benzeri anlayışlar toplum olarak bizi uluslararası camiadan uzaklaştırmak ve çemberin dışına atmak çabasıdır.

Aklın yolu bu değildir.

Nitekim bu ve benzeri sorunların çözüm yolu diplomasidir. Kaldı ki Kıbrıs’ta halihazırda devam eden siyasi soruna bir de  gerilim politikası eklemek her şeyden önce  toplum olarak bize çok büyük zarar vereceğini öngöremeyen bir yönetim anlayışı mevcuttur.

Böyle bir anlayışın ülkeyi taşıyacağı yer asla aydınlık bir gelecek değildir.. Dolayısıyla her şeye rağmen aklın yolunun bizi terk etmesine asla izin vermemeliyiz..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu