GenelKıbrısManşet

Kuzey Kıbrıs’ın COVID’le dansı

Hükümetin de vatandaşın da göz ardı ettiği bir şey var… Bir köşeye saklanmayan bazı sağlık çalışanları… Sevdiklerinden uzakta aylar geçiren, uykusuz geçen geceleri yaşayan, stresten ve yorgunluktan ölüp ölüp dirilen sağlık emekçileri…

Son zamanlarda insan varoluşunu meşgul eden bir unsur; evrensel bir salgın; Coronavirüs… Peki ya bizim gibi hiç var olamayanların bu salgınla savaşı? Ve KKTC halkı… Anlaması en zor halklardan biri… İncelemeye değer… Bu günlerde tüm dünyayı esir alan virüs bizim ülkede de yeniden kol geziyor. Hükümetin aldığı “karantinasız girişlere hayır” diye haykıran insanlarımız ise hiçbir şey olmamışçasına sokaklara dökülmeye, birbirlerine sarılmaya, ‘Bana bir şey olmaz’ ilkesiyle sokak sokak, mekân mekân gezmeye ama şikayeti de elden bırakmamaya devam ediyor… Özetle cinayete teşebbüs ediyor…

İnsanların bunu anlayamamalarının garipliği kadar, tepkileri de şaşırtıcı…  Bir anlayışsızlıktır gidiyor… Verilen bunca emek, kaybedilen canlar hiç yokmuş,  her şey normal seyrine dönmüş gibi, aşı veya ilaç bulunmuş da korona olan herkes hastalığı yenebilecekmiş gibi insanlar sokaklarda… Ama hükümetten yana da mutsuz… Haksızlar mı? Hayır… Ama gerçekten sürecin ciddiyetinin farkında olanlar ve tedbiri elden bırakmayanların eleştirilerine saygı duyarım…

Hükümete gelince, dört ay gecikmeli olarak “Covid-19’u tehlikeli bulaşıcı hastalık” ilan etti ve “Bulaşıcı Hastalıklar Yasası”nı uygulamaya koymaya karar verdi. En sonunda salgınla mücadelede Sağlık Bakanlığını “tek otorite” olarak saptadı. Hükümetimiz de vatandaş gibi oradan oraya savruluyor… Karar üstünde karar değişikliği… Fakat hükümetin de vatandaşın da göz ardı ettiği bir şey var… Bir köşeye saklanmayan bazı sağlık çalışanları… Sevdiklerinden uzakta aylar geçiren, uykusuz geçen geceleri yaşayan, stresten ve yorgunluktan ölüp ölüp dirilen sağlık emekçileri… En büyük haksızlığı onlara ediyoruz…   Kronik hastaları ve riskli yaş grubunda olan kişileri de unutmayalım… Onları öldürmeye çalışmayalım… Biraz bilinç, idrak, anlama kabiliyet lütfen…

Çin’de insanlar zorla karantina altına alınırken Güney Kore’de insanlar bilinçli bir şekilde birbirlerinden uzakta kaldılar. Burada da karşımıza Kohlberg’in ahlaki gelişimi ortaya çıkıyor. Kimi insanlar cezasız ödülsüz davranış geliştiremezken kimileri evrensel ahlak yasalarının gereklerini uyguluyor. Bizim toplumumuzun da ahlaki gelişimi sanırım ödül ve ceza sisteminden öteye geçmemiş… Bunu evrensel ahlaka uygun hareket edip vicdanlarıyla düşünen insanları tenzih ederek yazıyorum…

Ve soruyorum: Sağlık gibi her şeyin üzerinde olan bir konuda, büyük bir salgın kapımıza kadar dayanmışken, hükümetin kararsızlıkları, mehter takımı gibi iki ileri bir geri adımları, yanılgıları yetmezmiş gibi her şeyden şikâyet eden ama bu ortanda saldım çayıra mevlam kayıra misali yaşayan bu toplum normal midir?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu