GenelKıbrısManşetSiyaset

Manavoğlu: KIB-TEK bu sorunu kendi başına çözemez

Halkın Partisi 9'uncu dönem Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, katıldığı bir televizyon programında ülkedeki son gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Halkın Partisi 9’uncu dönem Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, katıldığı bir televizyon programında ülkedeki son gelişmelerle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Ülkede yaşanan ekonomik krizle ilgili konuşan Manavoğlu, ekonomik sıkıntıların tüm dünyada yaşandığını belirterek, ülkemizin Türkiye’nin ekonomi politikalarından dolayı bu krizden daha çok etkilendiğine vurgu yaptı.

“Pahalılığı hafifletmek için önlem alınabilir”

Türkiye’deki ekonomik sıkıntıların ülkemize yansımasını değerlendiren Manavoğlu, ülkemizdeki enflasyon oranının Türkiye’deki orandan yüzde 20-30 daha fazla olduğuna dikkati çekerek, bu farkın nereden kaynaklandığını şu sözlerle açıkladı:

“Türkiye’deki enflasyonla bizim ülkemizdeki enflasyon farkı bizim kendi gümrüklerimizde yurt dışından aldığımız ürünleri adaya sokarken devletin uygulamış olduğu fonlar, dolaylı vergiler, sonrasında sabit masraflardaki farklılıklar, asgari ücretteki fark, elektrikteki fiyat farkları… Bunlardan kaynaklanıyor. Bizim bu fiyatları düşürebilmemiz ve pahalılığı bir nebze engellemeyebilmemiz için elimizdeki enstürmanlar bellidir. Bu enstürmanlarla birlikte hükümettekilerin Maliye ile birlikte oturup halka yansıyabilecek bir ucuzluk veya bu zamların önüne geçmek için müdahale etmeleri gerekmektedir. Her zaman ekranlarda anlattığım gibi; devlet gümrük ve girişlerdeki hesaplamış olduğu matrah üstündeki hesaplamalarda fon , vergi gibi fiyatları şişiren diğer harçlardan vazgeçtiği takdirde özellikle bazı ürünleri ucuzlatabilmek için ki bunlar temel gıda ürünleridir, başarılı olabilirler. Lüks tüketimde vergiden ve fonlardan vazgeçmemelidirler. Gerekirse lüks tüketimle ilgili ürünlerin vergilerine bir miktar daha artırmalı ama halkın yaşamını sürdürmek için evine sokması gereken temel gıda maddelerinde dolaylı vergilerden ve fiyatları şişiren harçlardan kurtarmalıdır. Yani tek çözüm yolu budur.”
Hükümeti pahalılığı hafifletmek için adım atmamakla suçlayan Manavoğlu, hükümetin bu adımı atmadığı takdirde, kendiliğinden hiçbir şeyin değişmeyeceğine vurgu yaptı.

“KIB-TEK’in zararını devletin karşılaması lazım”

KIB-TEK’te yaşananlarla ilgili de konuşan Halkın Partisi 9’uncu dönem Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu “elektriği ödeyemiyoruz ama maliyet fiyatını da veremiyoruz” dedi. KIB-TEK’in maliyeti halka yansıttığı takdirde faturaların hiç ödenemeyecek duruma geleceğini anlatan Manavoğlu, ‘ciddi bir sıkıntı var’ diye konuştu.

Manavoğlu, konuyla ilgili sözlerini şöyle sürdürdü:

“KIB-TEK’in zararını vatandaşa zam yaparak yansıtamıyoruz. Bu ay gelen faturaları hepimiz gördük. Bence insanların evine giren maddi kaynağın çok çok üstünde karışalayamayacağı rakamlar var. Nasıl başa çıkacak herkes onu düşünürken bir de faturanın tutarını çifteleyecek bir durum düşünülemez bu dönemde. O zaman KIB-TEK’in bu zararını da devletin karşılaması lazım. “KIB-TEK zarar ediyor, AKSA’yı da ödemiyor, elektrik kesiliyor” deniliyor… KIB-TEK zarar ediyorsa bu kurumun sıkıntısı var demektir. Sen kurumunun maliyetlerinin karşılığı olan parayı toplamazsan tabi ki sıkıntısı var. Tamam belki tasarruf bağlamında sıkıntıları var, başka şeyleri de var ama o rakamlar, şu anki yaşanan şeylere baktığımızda çok daha farklıdır. Kurum içerisinde fizibıl olabilmek için düzenleme yapacaksan yapacaksın . Ama sen hükümet olarak bırakırsan kurum zarar etsin, hiçbir yatırım yapılmasın, aradaki zararı devlet karşılamasın, halk elektriksiz kalsın, ben Güney’den çok çok pahalıya elektrik almak zorunda kalayım, onu da ricayla minnetle, çünkü onlar da belli bir miktarı verebiliyorlar kendi ihtiyaçları doğrultusunda, AKSA’da ödemesini almadığı için çeşit türlü bahanelerle veremiyorum desin, üretemiyorum desin, burada devreye hükümetin girmesi gerekir.”

“KIB-TEK bu sorunu kendi başına çözemez”

Sorunu KIB-TEK çözebilir anlayışı güdüldüğünü belirten Manavoğlu, KIB-TEK’in bunu çözemeyeceğine vurgu yaptı. KIB-TEK’in bunu çözebilmesinin tek bir yolu olduğunu belirten Manavoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“KIB-TEK’in yapacağı nizamname doğrultusunda zammı uygulamasıyla olabilir. Sen bugün gelen faturanın iki katını ödeyebilecek durumdamısın? Hiç kimse değil. O zaman hükümet aradaki farkı ödeyecek. Bu kadar basit. Yani AKSA’ya biriken borcun da devlet tarafından karşılanması lazım. Hatırlarsanız bizim hükümette olduğumuz dönemlerde böyle şeyler yaşandığında bunu bir şekilde düzenleyerek, çeşitli KDV mahsuplaşması ve düzenlemeleri de içerisine alarak devlet kurumlarının faturalarının üzerine yükledik. Bence bu durumlarda devletin KIB-TEK’e para aktarabilmesi için başka bir yasal düzenleme ile bunu çözmemiz gerekir ve aktarması da gerekir, çünkü devletsen bunu hükümet politikası olarak güdüyorsan, “zam yapmayacağım çünkü zam yaparsam seçilmeyeceğim” diyorsan o zaman hükümet olarak ödeyeceksin. Çünkü zaten sonunda halk çifte çifte ödüyor.

“CTP anlaşmayı imzaladı, peki siz bu süreçte ne yaptınız?”

KIB-TEK’le ilgili yapılan tartışmalarda CTP’nin AKSA ile anlaşma imzaladığı için UBP tarafından eleştirildiğini belirten Manavoğlu, ‘Peki UBP o günden bugüne ne yaptı?” diye sordu. Önümüzdeki günlerde AKSA ile tekrardan sözleşme imzalanması gerektiğine değinen Manavoğlu, bu anlaşmanın yıllardır KIB-TEK’ yatırım yapmayan UBP’nin ürünü olduğunu kaydetti.

“Ben CTP’nin avukatı değilim” diyerek sözlerine devam eden Manavoğlu, “CTP’de o dönemde ne yaptığını bir türlü anlatamıyor çünkü başka şaibeli olaylar da var. Özellikle santral alımında sebepleri çok çeşitli olabilir, mecbur kalmış olabilirler, başka amaçları da olabilir ama bunu çıkıp şeffaf bir şekilde anlatamıyorlar” diye konuştu.

“Devlet, devlet olmanın gereklerini yerine getiremiyor”

Manavoğlu, elektrik sorunu ile ilgili sözlerine şöyle devam etti:

“Dışarıdan bakan bir göz olarak, 90’larda ve sonrasında biz bu kesintileri yaşardık, hatta öyle kesintiler yaşardık ki buzluklarımızdaki yemeklerimizi atardık, marketlerimizdeki dondurmaları atardık. Ülkede tüm gücü yüklenecek jeneratörlere sahip olmak kolay değildi. Zaman içerisinde işletmelerin hepsinin işletme yükünü kaldırabilecek yatırımlar yapmasıyla bugünlere gelindi, bugün jeneratör olmayan işletme, jeneratörü olmayan market, ürünlerinin erimesine mahkumdur mesela. Ama biz önlemlerimizi aldık mi? Özel sektör de aldı, halk da aldı. 15 sene da elektrik kesilmedi AKSA devreye girdikten sonra. Yani sonuç olarak şunu demeye çalışırım aslında devlet, devlet olmanın gereklerini yerine getiremiyor ve bunu senelerdir yapamıyor. Birbirleri üzerine suç atıyorlar senelerdir farkındaysanız.”

“Öncelikle bu ülkenin çöktüğünü kabul etmemiz gerekiyor”

Bu konuların artık ‘milli konu’ olduğunu belirten Manavoğlu, ‘milli konu deyince aklınıza sadece Kıbrıs sorunu gelmesin’ diyerek şunları söyledi:

“Senelerce ülkenin içerisindeki bu çarpık düzenin düzelebilmesi için zaman kaybettik , bu zaman kaybını nasıl durdurup, olumlu duruma geçirebiliriz noktasında. Özellikle KIB-TEK, Kamu Çalışanları Yasası ile alakalı değişiklikler ve sıkıntı çıkan durumlar var sivil toplumla alakalı. Sürekli sendikalarla sıkıntı yaşanıyor. Sağlık sendikalarıyla, eğitim sendikalarıyla ve geçenlerde yaşadığımız Mimar Mühendis odasıyla hükümetler arasında süre gelen krizlerin sıkıntılarını nasıl giderebilir ve artık bu ülkenin bunlardan kurtulup olması gereken noktaya gelebilmesi için ne yapması gerekir artık muhalefet ve hükümet birlikte düşünmesi gerekir. Önceliğimiz bu ülkenin çöktüğünü kabul edip, nasıl bu çöküntüden çıkacağımızı hep birlikte tasarlamamızdır. Bu muhalefet için de geçerlidir, hükümet için de geçerlidir”

Manavoğlu’ndan hükümete ağır eleştiriler…

“Şu anda hükümetin başı Sayın Ünal Üstel normal yollardan başa gelmediği için, normal yollardan tekrar aynı yere gelebilmek üzere bir çaba sarf ediyor. Türkiye ile ilişkiler bağlamında ve kendi tabanına birşeyler vaad ediyor” diyen Manavoğlu, ortakların da hallerinden memnun olduğuna dikkat çekti.
Hükümet ortaklarına yüklenen Manavoğlu, şunları söyledi:

“Ortakların bir tanesi Başbakanın sözcülüğünü yapıp çıkıp ortaya birşeyler atıp ortalığı bulandırıp bölücülük yapmaya çalışıyor. Fikri bey hayatından memnun. Bırak bunlar uğraşırken ben de alttan işlerimi yürüteyim diyor, sesini bile çıkarmıyor, kendi ile alakalı sorular cevap bile vermiyor Meclis’te. Başbakan zaten ortada yok. Başbakan her tarafta ama Meclis’te yok. Meclis’e gelince hastadır. Yani tamam değiller. Kabul edelim bunu. Bunu Kıbrıs Türk’ü hak etmiyor.

“Tüm partiler ortak hareket etmeli”

Hükümetteki ve muhalefetteki partilerin hep beraber hareket etmesi gerektiğinin altını çizen Manavoğlu, özellikle KIB-TEK konusunda ortak bir deklarasyon yapılması gerektiğini ve bundan sonraki tüm hükümetlerinde buna uymasının sağlanmasının gerektiğini belirtti.

“Sonumuz belli…AKSA’nın önümüze koyacağı sözleşmeyi istediği şekilde imzalayacağız”

Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi konusuna da değinen Manavoğlu, projeyi AKSA’nın yapacağına dair duyumları olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Kabloyu AKSA yapacaksa ki Türkiye’nin talebi o yöndedir, bunun hesaplaşması, ödenmesi nasıl olacak? Bu kablo yapılacaksa bize ne zaman bağlanacak, bu projeyi geciktirirseniz ben AKSA’nın sözleşmesini hangi fiyatlardan yapacağım? KIB-TEK olarak kendi yatırımlarımızı yapmadığımız için zaten muhtaç konuma geldik, korkunç şekilde hem Güney’e hem AKSA’ya bağımlıyız.Yatırım yapmamaya da devam ediyorum neden çünkü Türkiye’den kablo gelecek, o zaman ölelim de geldikten sonra dirilirik? Nasıl olacak yani ben onu anlayamadım. Hasta ölüyor. Şimdi sen hastaya gerekli altyapıyı ve yatırımı yapmazsan öldürdükten sonra istediğin kadar suni teneffüs yap kalkmayacak.Bizim bu akılla en sonunda başımıza gelecek olan bellidir, AKSA’nın önümüze koyacağı sözleşmeyi istediği şekilde imzalaycağız. Yani bırak şu kira konusunda senelerdir verilen korkunç mevcut miktarı önümüze bu miktarı daha da yükselterek getirebilirler sözleşmeyi ve ona imza atmak zorunda kalırız karanlık kalmayalım diye. Bakarsınız yarın o bir gün seçim olur, CTP hükümete gelir gene onlar imzalar, gene onları suçlayacaklar neden imzaladın diye. Hayır kardeşim, hepiniz suçlusunuz. Esas suçlusu da bu imzanın atılmasına sebep olup geçmişte bu bakanlığı yönetip bu yatırımları yaptırmayanlardır”.

“KIB-TEK beslenme yeridir”

“KIB-TEK pek çok siyasinin bürokratın ve yönetim kurulu üyesinin geleceğini garantiye aldığı bir kurumdur o yüzden seviyor insanlar onun bu noktaya gelmesini. KIB-TEK beslenme yeridir” diyen Manavoğlu KIB-TEK’in pek çok zengin yaratmış bir kurum olduğuna dikkat çekti. Pandemi dönemi ve öncesi UBP Genel sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu’nun, “AKSA ile sözleşmenin iptal edilmesi gerekir” dediğini hatırlatan Manavoğlu “bugün ise konuşmuyor. Neden konuşmuyor. Çıksın fikirlerini söylesin.Ben cevap istiyorum. Başbakan çıkıp net cevap vermeli bu konularda ben cevap bekliyorum” diye konuştu.

“Ülkedeki siyaset körleşti”

Ülkedeki siyasetin körleştiğinin altını çizen Manavoğlu, sistem değişikliğiyle bile artık hiçbir şeyin düzelmeyeceğine vurgu yaparak, esas yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

“Bizim esas yapmamız gereken, KHK üzerinden istihdamları yapma, KHK benzeri bir kurumu oluşturarak, anayasal olarak yeri vardır, tüm kurum kuruluşlara, kamu bankalarına, KIB-TEK’e , Polise, Sivil Savunmaya etc. yapılacak istihdamlar ve dahası ikinci bir KHK benzeri bir kurum kurulacak, bunlar güçlendirilecek, sınav üstünden istihdamlar yapılacak, teşkilat şemaları düzenlenecek, mesela şu anda hastanede acil doktorunun kadrosu yoktur bunun kadroya sokulması için bu teşkilat şemasının yapılması lazım. Geçici işçi alımı olmayacak. Hizmet alımı sadece temizlik için olacak, ki bu konuda biliyoruz devlet eli ile kaçak çalıştırıyor, yani gelmiş olduğumuz nokta çok yozlaşmıştır. Kimse bana sistem değişecek de düzelecek demesin. Sistemini de değiştirsen de senin temelin şu anda çok kötü durumdadır ki bir şey değişmez. İlk temelini düzelt, sen eğer herşeyi adil duruma getirmezsen, bu dediklerimi de düzeltmezsen, istediğin kadar sistem değiş bu memleket düzelmez.”

“Sivil toplum sorumluluğunun farkına varsın”

Yıllardır yapılmayan kamu reformuna da değinen Manavoğlu, kamu çalışanlarının verimli çalışabilmeleri adına haksız iş ortamı olmaması için düzenlemeler yapılması gerektiğini ve halka daha iyi hizmet verilmesinin sağlanması gerektiğini kaydetti.

Manavoğlu şöyle devam etti:

“Gelmiş olduğumuz noktaya bakalım, senelerce eğitimde yaşanan sıkıntılarla birlikte geçen 50 tane özel eğitim öğretmeni Türkiye’den gelsin diye imza atıyorsa sivil toplumun suçudur. İzin verdiği için değili bu hale getirdiği için sistemi. Bu sistemin halka hizmet verebilmesi için özel eğitime muhtaç olan çocuğumun annesi babası tüm zorluklarla onu okula getirip kapıda bekleyip onu alıp tekrar götürmesini yaratmışsam ben ve sen sendika olarak bana bunu çözmemde yardımcı olmuyorsan ve bir sürü başka inatlara devam ediyorsan geleceğin halde budur. Bence sivil toplum sorumluluğunun farkına varsın. Aynen mimar mühendisler odasında yaşanan. Acil durum hastanesi yapılacak seller basacak, izni alınmadı o bu çözüm bul kardeşim. Bu adam diyor ki ben geldim sana bunu yapacağım, otur birlikte yap. Çözüm bul ayrı masa yap devletin projeleri için baştan redçi olma hiçbir zaman. Bunları artık masaya yatırıp konuşmamız lazım. Bu söylediklerimi beğenmeyip bana kızabilirler ama kraliçe çıplaktır. Herkes görsün durumu kabul etsin, ya bu kraliçenin derisini da soyacaklar soyduracaklar, ya da akıllarını başına alıp artık herkes kıyafetini kraliçeye giydirecek.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu