DünyaManşetSpor

Mânevi ceza

Mâlum, insan çiğ süt emmiş bir’mahlûkât; 99 defa takdir eder, 1 defa çakarsınız ama hep akıllarda kalan o çakıştır. Ve bu saatten sonra da; ‘Mükemmel değilim evet. Olmak da zorunda değilim. Sen kendine bak’ cinsinden de bir’kontraya geçersiniz. Olabilir, herkes kendince haklı olabilir ama yine de yazalım; Herkes kendi işini yapmalı!

Rasta(fari) adlı bir rûhani düşünüş var ki Afrika’da hep sürer’durum. Bu felsefenin de en büyük temsilcisiyse efsâne Bob Marley; Geçmişte efsânenin ünlü bir’deyişini çakmıştık Instagram’ın bize tahsis ettiği duvara; “Sen kim oluyorsun da benim yaşadığım hayatı yargılıyorsun! Ben mükemmel değilim ve olmak zorunda da değilim! Parmağın ile beni işaret etmeden önce, ellerinin temiz olduğundan emin ol” yazdık sosyalden. Özetle “herkes kendi aynasına baksın önce” demişti muhterem. Spor dünyasında da durumlar aynen bu eksende bildik.

Genellikle sporcular ve teknik adamlar, saha dışındaki tribünde yer alan taraftarlarına veya TV başında yer alan ve onalara göre abuk sabuk yorumlar yapan/yazan spor gazetecilerine bu gözle bakarlar bildik.

Mâlum, insan çiğ süt emmiş bir’mahlûkât; 99 defa takdir eder, 1 defa çakarsınız ama hep akıllarda kalan o çakıştır. Ve bu saatten sonra da; ‘Mükemmel değilim evet. Olmak da zorunda değilim. Sen kendine bak’ cinsinden de bir’kontraya geçersiniz. Olabilir, herkes kendince haklı olabilir ama yine de yazalım; Herkes kendi işini yapmalı!

Örneğin İngilizlerin Barclays Premier League; Futbol dünyasının marka cinsinden en önemli ve de en pahalı ligi. 35 bin kişi ligde oynanan 10 maçın en az birine gider. 8 milyar insanın 4,7 milyarı da bu ligi takip eder. İşte böyle bir’ligin en değerli menajerlerinden Roy Hodgson; “Her zaman üç basit düşünceyi temel alarak çalıştım; taraftartarlar ne istediğini bilir, futbolun nasıl bir şey olduğunu anlar ve takımlarından en iyisini ister. Onlar da biliyor ki oyunu bu seviyede tutan, sağladıkları gişe gelirleri değil, varlıkları. Bir Premier Lig maçı izlerken tribünlerde boş koltuğa rastlamanız mümkün değildir. Bu durumun da dünyada başka bir örneği yok. İşte, futbolun da tek yaşam kaynağı taraftardır” demişti bir mülâkatta.

Mâlum, bu öyle bir baskıdır ki kimse önünde dik duruş sergileyemez. Bu vahşi güç fırtınası öyle bir akım yaratır ki onun önünde durmanız olası değil. Buna karşılık taraftarlık merkezinde Arsenal’ın diğer bir’efsânesi Arsene Wenger; “Üzerimizdeki en büyük baskı, kaybettiğimiz bir maçın ardından göz göze geldiğimiz taraftarlarımızdır. İnsanların yüzündeki acıyı görmek bu baskıyı daha da arttırıyor. Hele hele bir hatanızdan dolayı maç kaybedilmişse bu acıya öfke de biniyor” demiş. E bu usta da haklı.  E hâl böyle olunca da istedikleri kadar artistik yapsınlar. Sonuçta taraftar mânevi cezayı kesebiliyor.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu