Geçmiş zamandı; Karaboğa Aşireti’nin Reis’i Fırat’la her sabah en az bir saat koşardık klasik telden. Daldan dala mevzularda da trekking yapmayı da ihmâl etmiyorduk bizim adamla. Biraz Karatay Diyeti, biraz Reis’in 29-0-32 ve Komşuları adlı Port Fantazileri, biraz estetik, biraz da çiğ köfte aşermeleri yine biraz da Güney Doğu Sorunu klasik. Mevzû maraton koşan atletlere gelmişti. “Be başgan, daha önce Saner’le koşmuştuk. Senle de Lefkoşa’dan Girne’ye koşmaya n’dersin?” dedim. O da “Her türlü hocam” dedi ‘hıhıhı’ şeklindeki meşhur gülüşüyle.
Neyse, pazartesi sabah gün ağarırken yollara düştük ve koşmaya başladık. E’ee, yine mevzû maraton koşanların çektiği ıstıraptı. Bir ara dünyaca ünlü maraton şölenlerine konu gelmişti. Mâlum, bir ülke herhangi bir şehrini tanıtmak istiyorsa derhâl o şehirde öncelikle on binleri ağırlayacak bir uluslar üstü bir müsabakaya ev sahipliği yapmalıdır diye konuşmuştuk. Başka? Olimpiyatlar, dünya şampiyonaları veya diğer geleneksel yarışlar bu tanıtım için biçilmiş kaftan. Haa, performans yanında olayın içerisine ‘egzersiz severler’ de katılırsa tadından yenmez.
Az maliyetle çok tanıtıma örnek mi? Boston Maratonu veya New York Triatlonu. Düşünün ki 1897’den beri her yıl gerçekleştirilen Boston Maratonu’na totaled ortalama 25 bin kişi katılırmış. Bu da eder yaklaşık 10 bin aile. Alın size ekonomik katma değer.
Diğer bir taraftan bu yıl New York Triatlonu’na katılım için resmi web sitesinde kayıt ilanı verilmiş ve toplam 19 dakikada tüm biletler satılmış. Limasol, Chicago, Paris veya İstanbul Avrasya Maratonu için de aynı durum geçerli.
Vakt-î zamanında Estonya’nın Talinn Maratonuna şahit olmuştuk Osman Emiroğlu’yla. Kıbrıs’a dönüş ve hemen Lefkoşa Maratonu’nu organize etmişti. Arkasına da Girne organize edildi ki Mağusa hâlen öksüz. Bu işlerde bolca sponsor şirket de yer alıyor. Dereceye girenlere para ödülü, bitirenlere ise bitirme belgesi verilse kadı günah yazar mı? Lefkoşa, Girne, Mağusa, Güzelyurt veya Karpaz Kuzey Sahil Şeridi Maratonu tertiplense fena mı olur! İnşallah bir gün biz de yaparız inatla, inançla ve de istikrarla rüyamızda! Haa, unutmadan Fırat Başkan’la Lefkoşa’dan başlayıp Girne’de sonlanan koşumuz 2 saat sürmüştü. Aha ölmedik, klavye başındayız çok şükür.
