Milli Eğitim Bakanlığı, neden tam gün eğitime geçilmesi gerekildiğine ilişkin bir paylaşım yaptı.
MEB’den yapılan açıklamada, esnek bir şekilde gün içine yayılan öğrenme ve öğretme süreçleri öğrencinin başarısını artırdığı belirterek, ek öğretim süresinin özellikle öğrencilerin bireysel olarak temel yeterliklerde eksiklerinin belirlenmesi ve bireyselleştirilmiş destek sağlanması için kullanılması öğrenmeyi hızlandırdığını ifade edildi.
Çoğu ülkede öğrencilerin okulda geçirdiği sürenin 7 saat, KKTC’de ise ilkokullarda 4 saat 40 dk., liselerde ise 5 saat 10 dk. olduğu belirtilerken, bu kısa süre zarfından test odaklı derslere ağırlık verildiği, müzik, drama, sanat ve spor gibi alanlarda öğrencilerin ilgilerini, becerilerini ve özgüven geliştirmelerini sağlayacak etkinliklere yeteri kadar zaman ayrılamadığı ifade edildi.
Tam gün eğitim öğretim uygulamasının ihmal edilemez bir yatırım olduğu belirtilen açıklamada; “Okulda öğrenmeye harcanan zaman ne kadar artarsa başarı da o ölçüde artmaktadır. Özel eğitim ve okul öncesi alanlarının ve dezavantajlı öğrencilerin ihtiyaçları daha kapsayıcı olarak karşılanabilecektir. Öğretime ayrılan sürenin artırılması sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı öğrencilerin öğrenme düzeyinin geliştirilmesine daha çok katkı sağlayacaktır. Pilot uygulama ile olarak planlanması sayesinde doğacak altyapı ihtiyacı ve öğretmen ihtiyacı gibi gereksinimlerin karşılanması doğrudan eğitimin kalitesine katkı sağlayacaktır” denildi.
Paylaşım şöyle;
Neden Tam Gün Eğitim?
Günlük veya haftalık ders saatlerini azaltmak veya artırmak bir matematiksel işlem değildir. Tam gün eğitime sadece bu açıdan yaklaşmak demagojik bir metaforun ötesine geçmemekte ve eğitimde reform yapılmasına birincil engel teşkil etmektedir. Oysa bu bağlamda öğretimin kalitesi, öğretmen yeterlikleri, ders kazanımları, öğretim yaklaşım ve yöntemleri, öğrenci ihtiyaçları, ülkenin 21. Yüzyıl becerilerine yönelik yakın, orta ve uzak hedeflerinden bağımsız olarak ele alınamaz.
Tam gün eğitimde okullar öğrencinin sağlıklı, tarafsız ve kaliteli bir çevrede (okul) nitelikli eğitime ulaşma haklarını kolaylaştıracak ve 21. Yüzyıl becerilerine ulaşmalarını sağlayacak koşulları sunmaktadır. Dünya örnekleri göstermektedir ki tam gün eğitim yapan okullarda hem öğrenciler hem de öğretmenler okumayı, yazmayı, sözel ifade, bilimsel ve matematiksel becerileri, eleştirel düşünmeye dayalı analiz gibi becerileri pekiştirmek için daha fazla zaman bulmaktadırlar. (OECD Education at a Glance)
UNESCO ve OECD gibi eğitim üzerine araştırma yapan uluslararası kuruluşlar, okulda geçirilen sürenin eğitim ve öğretim kalitesinin geliştirilmesinde en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtmektedirler. Bu olgu, zorunlu eğitim süresi, akademik yıldaki gün sayısı ve öğrencinin günün kaç saatini okulda geçirdiğine bağlı olarak değerlendirilmektedir.
Bu bağlamdan bakıldığında ülkemizde ilkokullarda bir yıllık öğretim süresi ortalama 692 saat olarak gerçekleşirken OECD ortalaması yıllık 799 saat, AB ortalaması 775 saattir. Ortaokul düzeyinde ise ülkemizde yıllık öğretim süresi 760 saat ile 915 saat olan OECD ortalaması ve 895 saat olan AB ortalamasının altında gerçekleşmektedir. Ayrıca yıllık süre olarak bakıldığında ilkokullarda yıllık gün sayısının ülkemizde 173 gün olduğu, OECD ortalamasının 185 gün, AB ortalamasının ise 182 gün olduğu görülmektedir. (OECD Education at a Glance)
Konu bağlamında olan bir başka veriye bakılacak olursa; AB ülkelerinde ilkokullarda temel derslere ayrılan sürenin toplam öğretim süresi içindeki oranı ortalama % 60 iken bu oran ülkemizde % 68’dir. Ortaokullarda ise temel derslere ayrılan süre AB üyesi ülkelerde %56 iken ülkemizde % 64 olarak gerçekleşir. Bu oranların tam tersi olarak sanat, spor ve sosyal/eğitici etkinliklere ayrılan oran ülkemizde AB üyesi ülkelerden daha azdır. (Eurydice/Ulusal Eğitim Sistemleri)
AB üyesi ve OECD üyesi ülkelerin pek çoğunda öğrencinin okula kabulü 08:00 – 08:30 gibi başlar. Okuldan çıkış saati ise ortalama 15:30’dur. Ortalama olarak öğrencilerin okulda geçirdiği süre 7 saattir. Ülkemizde ise ilkokullarda bu süre 4 saat 40 dakika, ortaokullarda ve liselerde 5 saat 10 dakikadır.
Uluslararası araştırmalar da göstermektedir ki esnek bir şekilde gün içine yayılan öğrenme ve öğretme süreçleri öğrencinin başarısını artırmaktadır. ABD’nin Massachusetts eyaleti öğretimi geliştirmek, öğretimi zenginleştirme fırsatlarını genişletmek ve akademik başarıyı artırmak amacıyla Öğrenme Süresinin Artırılması Girişimi (Expanded Learning Time Initiative) adıyla bilinen bir düzenlemeyi hayata geçirmiştir. Bu uygulama kapsamında günlük öğretim süresi artırılmış ve yıllık toplamda 300 saatlik bir artış sağlanmıştır. Bu uygulamanın İlerleme Raporunda Öğrenme Süresinin Artırılması uygulamasına katılan okullarda akademik başarının bu uygulamaya katılmayan okullara kıyasla belirgin bir şekilde artış gösterdiği görülmüştür. (Massachusetts 2020)
Çoğu zaman okullar ek öğretim süresini yeni dersler veya içerikler ekleyerek kullanma yoluna gitmektedir. Oysa Öğrenme Süresinin Artırılması Girişimi kapsamında başarılı okulların yaklaşık % 25’lik ek öğretim süresini az sayıda temel yeterliklere ve amaçlara odaklanmak için kullandıkları görülmüştür. Temel yeterliklere ve amaçlara odaklanma yanında, öğretim için sağlanan ek süre öğrenci başarısının iyi yapılandırılmış formatif testler aracılığıyla değerlendirilmesi ve bu testlerin sonuçlarının öğrencilerin eksiklerinin belirlenerek telafi edilmesi amacıyla kullanılması için fırsat oluşturmuştur. Test sonuçlarından hareketle öğretim süreçlerinde ve stratejilerinde öğrencilerin ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapmak, yeniden öğretilmesi veya tekrar edilmesi gereken konuları belirlemek öğrenci başarısının artırılmasında oldukça etkili olabilmektedir. Ek öğretim süresinin özellikle öğrencilerin bireysel olarak temel yeterliklerde eksiklerinin belirlenmesi ve bireyselleştirilmiş destek sağlanması için kullanılması öğrenmeyi hızlandırmaktadır. Öğretim için ek süre sağlanması aynı zamanda öğretimi geliştirmek için öğretmenler arasında iş birliği için de fırsat oluşturmaktadır. Öğrenme Süresinin Artırılması uygulamasına katılan okullarda ek öğretim süresinin bir kısmının öğretmenler arasında iş birliği için kullanılması; bu süreyi öğretimi geliştirmek amacıyla ortak planlama ve okulda mesleki gelişim şeklinde değerlendirmeleri sağlanmaktadır. (Jezz ve Wassmer, 2011).
Buna ilave olarak, test odaklı derslere daha çok zaman ayrılması sebebiyle gün geçtikçe kesintiye gidilen müzik, drama, sanat ve spor gibi alanlarda öğrencilerin ilgilerini, becerilerini ve özgüven geliştirmelerini sağlayacak etkinliklere zaman ayrılarak öğrencilerin kişisel gelişimlerinin desteklenmesinin yanında öğrenmeye olan ilgi ve katılımlarının zenginleştirilmesi sağlanabilmiştir.
Sonuç olarak, tam gün eğitim öğretim uygulaması ihmal edilemez bir yatırımdır. Yukarıda belirtilenlerin dışında kamu okulları ile özel okullar arasında oluşan farkın balansını sağlamak için tam gün eğitime geçilmesi elzemdir. Öğretime ayrılan süre kazanımların gerçekleşmesi için önemli bir kaynaktır. Tam gün eğitime geçilmesi ile birlikte kayıt dışı plansız yapılaşmanın değişmesi yönünde önemli bir adım atılmış olacaktır. Okulda öğrenmeye harcanan zaman ne kadar artarsa başarı da o ölçüde artmaktadır. Özel eğitim ve okul öncesi alanlarının ve dezavantajlı öğrencilerin ihtiyaçları daha kapsayıcı olarak karşılanabilecektir. Öğretime ayrılan sürenin artırılması sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı öğrencilerin öğrenme düzeyinin geliştirilmesine daha çok katkı sağlayacaktır. Pilot uygulama (haftada iki gün) olarak planlanması sayesinde doğacak altyapı ihtiyacı ve öğretmen ihtiyacı gibi gereksinimlerin karşılanması doğrudan eğitimin kalitesine katkı sağlayacaktır.