Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı ve Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve eşi Meral Akıncı, Şht. Ertuğrul İlkokulu’ndaki 223 numaralı sandıkta oyunu kullandı.
Akıncı, “Normal olmayan iki durum yaşayarak bir seçim sürecini bugün tamamlamak üzereyiz. Bu iki normal olmayan durumun bir tanesi; fiziksel sağlığımız ile iliğidir. İkinci normal olmayan durum ise siyasal sağlımızla, toplumsal sağlığımızla ilgilidir. Müdahalelerden bahsediyorum. Salgın koşullarında bir kampanya yürütmek nedenli zordur bunu deneyimledik hep birlikte. Dayanışma yemeklerimiz vardı onları iptal etmek zorunda kaldık, kapalı salon toplantılarımızı yapamadık, miting haliyle hiç düşünmedik bile, küçük gruplar halinde toplantı yapmaya gayret ettik. Broşür bile doğru dürüst dağıtamadık, binlerce, on binlerce broşür ellerimizde kaldı. Biz Yüksek Seçim Kurulu’nun kurallarına uygun hareket etmeyi ilke edindik bütün bu seçim sürecinde. Dolayısıyla sanıyorum otuz binden fazla broşür ellerimizde kaldı.
Ama mesajlarımızı çok gayretli bir ekibimizin, bir kampanya ekibimizin yoğun çalışmalarıyla sosyal medya üzerinden mümkün olduğu oranda televizyonlar üzerinden halkımıza ulaştırdığımıza inanıyorum. Zaten halkımız biz biliyor, 45 yıldır bu halkımızın içinde olan bir siyaset adamıyım. Müdahale konusuna gelince açık konuştum. Bu kampanya döneminde uyarılar yaptım. Türkiye Cumhuriyeti’nin makamları maalesef bu seçimlerimizde çok açık ve yoğun biçimde taraf oldular. Bütün uyarılarıma rağmen bunları yaptılar. Bunları aslında hepiniz gördünüz, bütün toplum bunları gördü, yaşadı. Türkiye Cumhuriyeti’nin medyası da çok çok büyük oranda beni yanlış ve yalan bilgiler üstünden propagandalarına tabi tuttular. Türkiye’nin milyonlarca insanına, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’nı ellerinden geldiklerince kötülemeye çalıştılar. Hep bunları yaşadık. Maraş gibi çok hassas bir konu, seçimlere bir iki gün kala malzeme yapılmaya çalışıldı. Seçimleri sadece izleyip durumu Ankara’ya rapor etmesi ve burada sağlıklı bir demokrasinin işleyişinden mutlu olması gereken makamlar maalesef makamlarını seçim karargâhı haline dönüştürdüler, bütün bu seçim süresince.
Oy vermeyin Akıncıya diye köy köy gezildi, dernek dernek dolaşıldı, kulüp kulüp gezildi ihtiyaç listeleri soruldu. Nedir ihtiyaçlarınız? Bir karşılayalım ihtiyaçlarınızı, sizde bizim ihtiyaçlarımızı karşılayın. Kendi ihtiyaçları nedir? Akıncıya oy verilmesin de kime isterse verilsin, troller devreye sokuldu. Binlerce on binlerce hareketlere maruz kaldık, tehditlere maruz kaldık. Yerel medyamız açısından, sınırlı sayıda medya dışında maalesef pek çok medyamız taraflı davrandı. Ama özellikle tarafsızlığını korumuş olan medya mensuplarına da teşekkürü bir borç bilirim. Bu vesileyle BRT’nin adını anmadan geçmek mümkün değildir. BRT tam bir partizanlık örneği sergilemiştir bu seçimlerde. Son toplu adaylar buluşmasından önce bile, o noktada bile partizan tavrını sürdürmüştür. Değerli arkadaşlar benim bu noktada söyleyeceğim bir tek şudur. Daha önce de söyledim vurgulamak istiyorum, bu seçimler Mustafa Akıncı’nın kişisel ikbal seçimi değil, kişisel gelecek seçimi asla değil.
Bu seçimler toplumsal geleceğimiz hakkında halkımızın karar vereceği seçimdir. Nasıl bir gelecek istediğinin kararını vereceği çok önemli bir kader seçimidir. Öyle inanıyorum ki bütün bu yapılanlara karşı halkımız bugün cevabını verecektir. Bu cevabın hayırlı olmasını diliyorum, hepinize gösterdiğiniz çabadan dolayı teşekkür ediyorum. Bugün görev alan sandıklarda bu pandemi koşullarında, salgın koşullarında görevli olmayı kabul edip, görev üstlenen, ayrıca sandıkların emniyetini sağlayan görevlilerimize ve katılım gösterecek olan halkımıza ben teşekkür ediyorum. Şimdiden sonuçların hayırlı olmasını diliyorum. Bugün evlerimizde oturmayalım, katılım gösterelim, vicdanımızın sesine kulak verelim. İç sesimize kulak verelim, iç sesimiz bize ne diyorsa onu yapalım. Evimizde oturmayalım. “ dedi.
Akıncı, “Pazartesi sabahı hangi ruh haliyle uyanacağız, ön görünüz nedir?” sorusuna şöyle cevap verdi.
“Bu seçimlere kendimle barışık olarak girdim. Seçim sonuçlarının gerçekten benim kişisel geleceğim ile alakalı olmadığını biraz önce söyledim. Hangi ruh haliyle uyanacağım halkımızın vereceği cevabın ne olacağı son derece önelidir. Temenni ediyorum ki, halkımızın vereceği bu cevap toplumsal sağlığımız açısından, siyasal sağlığımız açısından ve toplumun geleceği açısından güzel bir cevap olsun. Ve hepimiz çok iyi bir ruh haliyle uyanalım pazartesi sabahına.” dedi.
