Ülke genelinde üretim yetersizliğinden ve yatırım eksikliğinden mütevellit her gün rutin hale gelen 1.5 saatlik elektrik kesintileri olacağı duyuruluyor elektrik kurumu tarafından. Belli ki bu iş daha uzayıp gidecek. Buradan şunu anlıyoruz ki yaz aylarında ülkede hiç elektrik olmayacak.
Zira nefes almanın dahi zor olduğu boğucu sıcaklarda klimaların tam randımanlı çalışmaya başlamasıyla birlikte elektrik üretimi hiç yetmeyecek bilmediğimiz bu nüfusa. Dolayısıyla çok daha zor günlerin bizleri beklediğini görmemek saflık olur. Yıllardır yazıp çiziyoruz.
Bu ülkenin nüfusu kaç diye soruyoruz?
Kimse oralı olmuyor.
Oldukça kalabalığız denip geçiliyor yetkililer tarafından. Gelen, giden bütün iktidarlar bunu hiç dert etmediler kendilerine.
Oysa başta nüfus olmak üzere, konut sayısı, iş yerleri, üretim alanları bilinmeyen bir ülkede neyi nasıl planlayacaksınız?
Bu mümkün mü?
Değil!
Nitekim planlayamadık.
40 yılda her gün biraz daha sistemsizliğe yelken açtık. Bugün ise bu bozuk düzenin bedelini halk olarak ödüyoruz.
İktisadi faaliyet içinde olan her alanı kafamıza giydik.
Kıbrıs Türk Sanayi İşletmeleri, Kıbrıs Türk Turizm İşletmeleri, Kıbrıs Türk Hava Yolları bunlardan sadece birkaç örnek.
Bugün çok üzgün olsam da görünen o ki KIB-TEK’i de benzer bir akıbet beklemekte.
Şimdi söyleyin bakalım.
Elektrik kurumuna karşı yükümlülüğünü bir tamam yerine getiren, gününde faturasını ödeyen halkın bugün 21. yüzyılda soğuk kış gecelerinde elektriksiz kalarak mağdur edilmesi olağan mıdır?
Kesinlikle değil.
Yatırım eksikliğinden ötürü üretim yetersizliği mazeret midir?
Elbette değil..
Nitekim bu elektrik kesintilerinde yaşanan mağduriyetler saymakla bitmiyor.
Evlerimizde bozulmayan elektronik cihaz kalmadı, elektrik kesintilerinden mütevellit asansörümüz arıza yaptı. Tamir bedeli yaklaşık 40 bin TL.
Hala tamir edemedik.
Yüzlerce insan içinde bulunduğumuz olumsuzluklar yetmiyormuş gibi bugün bir de bu ve benzeri sorunlarla yaşamak zorunda kalıyoruz.
Maddi manevi zararlar görüyoruz.
O halde bu duruma gelmemizde kim veyahut kimlerin sorumluluğu vardır?
Yıllardır işletme kültüründen ve ekonomik akıldan uzak, siyasilerin rant kapısı haline getirilen ve adeta bir çiftlik gibi kötü yönetilen KIB-TEK’in bugün geldiği durumun bedelini neden sadece halk ödüyor? Bunun sorumluları nerede?
Bu bedeli ödemesi gerekenler nerede?
Benimkisi de soru mu şimdi..
Hiç değil..
O kişiler hala makamlarda, hala ülkeyi yönetiyorlar.
Ne utanıyorlar, ne yüzleri kızarıyor ne de vicdanları rahatsız oluyor.
Halk en ağır şekilde bedel öderken, onlar da halkının iradesiyle ülkeyi yönetenler arasında yer alıyorlar.
Onları tekrar tekrar seçip makam sahibi yapan halk..
Yani bütün bunlar bu halka müstahak mı diyorsanız?
Evet..
Gerçekçi olacaksak eğer, kimse kusura bakmasın ama müstahaktır!
