KıbrısManşetSiyaset

Nasıl bir hırs bu ki herkesi yakıp yıkıyor

Burada mevzubahis Halkın Partisinin Sine-i Millet kararı almasının doğru ve yanlışları  değildir. Ben konunun bu yanında değilim.  Lakin madem böyle bir karar alınacaktı, bu kararın öncesinde 2 milletvekilinin düşüncelerinin de değerlendirilmesi gerekiyordu

Bir siyasi partinin en yetkili organından çıkan  oy çokluğu ve/veyahut oy birliği ile ürettiği kararlar o partide görev alan herkesi bağlar mı? Bu o partinin özelinde yerleştirilen  demokratik anlayışla alakalı olmakla birlikte kimi zaman partililerce kabul görmeyebilir. Lakin parti disiplini ve birlikte hareket etme anlamında partinin en yetkili organlarında alınan kararların bağlayıcılığı söz konusudur. Şimdi gelelim Halkın Partisinde olup bitenlere.

Çok açık ki bu yaşananların yönetildiği merkez bizzat parti başkanı Kudret Özersay’ın istemi ve tasarrufunda gerçekleşiyor.  Halkın Partisinin Sine-i Millet’e dönüş  kararı bir bütünlük içinde hayat bulmuş olsaydı bu çok büyük anlam kazanırdı. Ha neden böyle oldu? İşler nasıl bu hale geldi?

Böyle olması gerekir miydi?

Gibi soruları biraz irdeleyelim bugün.

Son sorudan başlayalım, bence böyle olması gerekmezdi. Belli ki partinin yetkili organları dışında partiyi halk meclisinde,y ani sahada temsil eden üç vekilden ikisi ile bu konu enine boyuna istişare edilmedi. Bu konu öyle anlaşılıyor ki Kudret Özersay’ın  kendine yakın bir grupla önceden planladığı bir senaryodan ibarettir.

Kudret Özersay ve başkanlığındaki Halkın Partisi’nin gözle görülür bir oy kaybı yaşadığı ve halk desteğini büyük oranda yitirdiği sır değil. Nitekim siyasete adım attığı günden bu yana aklında ve ajandasında hep  Cumhurbaşkanı olma istenci olan Kudret Özersay’ın  verdiği kararlar ve yaptığı tercihler ile partisini ateşe atmaya çekinmediğinin yakın şahitleri olduk hep birlikte.. Dolayısıyla dur durak bilmeyen bu hırs zaman içinde hem Sayın Özersay’ı hızlı bir şekilde yıprattı, hem de partisine çok büyük zararlar verdi ve maalesef vermeye devam ediyor.

Burada mevzubahis Halkın Partisinin Sine-i Millet kararı almasının doğru ve yanlışları  değildir. Ben konunun bu yanında değilim.  Lakin madem böyle bir karar alınacaktı, bu kararın öncesinde 2 milletvekilinin düşüncelerinin de değerlendirilmesi gerekiyordu. Bu belli ki yapılmadı. Partinin büyük oranda kontrolünü elinde tutan Genel Başkan Kudret Özersay siyaseten yeni bir strateji kurgulayarak hayata geçirmeye çalıştı. Bu karardan sonra Sayın Özersay’ın gerek yaptığı açıklamalar, gerekse katıldığı programlarda buna karşı duruş sergileyen iki milletvekili ile sanki birlikte hareket ediyorlarmış gibi bir izlenim bırakmaya çok özen göstedi. Ben dahil birçok kişi hep birlikte hareket ediyorlar yanılgısına ile değerlendirmelerde bulunduk. En azından ben öyle yaptım. Oysa ta başından beri iki milletvekili Ayşegül Baybars ve Jale Refik Rogers’ın karşı duruş sergiledikleri ortaya çıktı. Bu Kudret Özersay’ın süreç içinde yaptığı bir hataydı. Bu şekilde tavır alarak kamuoyunu da yanıltmak vekillere baskı oluşturmak yerine oturup orta bir yol bulabilirdi. Fakat bu yolu seçmedi Sayın Özersay. İstifa ederek halka dönmek suretiyle  kendisi hakkındaki olumsuz düşünceleri bertaraf edeceğini, bu esnada DAÜ’ye dönüp akademik kimliğinin de vereceği saygınlığını halk nezdinde yeniden perçinleyerek bir taraftan da siyasete devam ederek ve mesajlar yayınlayarak önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yine sahneye çıkmayı planlıyordu. Bu tutar ya da tutmaz bir strateji elbette.. Fakat çok açık ki bu hesaplamalar yapılırken Ayşegül Baybars ve Jale Refik Rogers’ın böyle bir tavır alabileceği hesaba katılmadı.

Velhasıl şimdi hoş olmayan bir süreç başladı hem 3 milletvekili için hem de Halkın Partisi için. Parti kararına uymayacaklarını açıklayan 2 milletvekili için ihraç istemi var. Parti iç tüzüğü ve prosedür sonrası kuvvetle muhtemel birkaç hafta içinde her iki milletvekili de istençleri dışında partilerinden ihraç edilecekler.

Oysa bütün bunlara gerek var mıydı?

Bence yoktu.

Partinin üç milletvekilinden ikisi böyle bir karşı duruş sergilemiş ise bunun dikkatle ele alınması gerekiyordu.

Hoş, çok net ki alınan kararı kabul edilemez buldu her 2 milletvekili de. Bunun bir ehemmiyeti yok mu? Dolayısıyla ihraç talebi yerine bu farklı düşüncenin  parti değerlerinde bir karşılığı olması gerekiyordu..

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu