EĞİTİMDEN DE HAYIR YOK… Turizmden tamamen ümidi kesen hükümet, iş insanları ve esnaf, ekonominin biraz olsun canlanması için yükseköğrenime bel bağlamıştı. Ülkedeki belirsizlik ortamından nasibini alan üniversiteler rotayı tamamen online eğitime çevirmeye başlayınca bu hayaller de suya düştü.
ROTA BELLİ DEĞİL… Eğitim Bakanlığı okulların nasıl ve hangi koşullarda yeniden açılacağıyla ilgili Sağlık Bakanlığı ile istişare halinde olduklarını ancak henüz rotanın belirlenmediğini açıkladı. Eğitim Bakanlığı’na ateş püsküren KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel ise bakanlığın sınıfta kaldığını savundu.
ÖĞRETMENLER DE TÜKENDİ… Özellikle ilköğretimde başarılı şekilde yürütülemeyen online eğitimden herkes şikayetçi olmaya devam ederken, öğrenciler ve aileleri yaratılan kaotik durumdan ötürü büyük ölçüde güvensizlik, öğretmenler ise tükenmişlik hissi içinde.
GIYNIK ÖZEL – MEYİL AVCAN
Dünyamızı ve ülkemizi etkisi altına korona virüs salgını, sağlıkta yarattığı olumsuzlukların yanı sıra ekonomi, eğitim ve sosyal hayatı da derinden etkiledi.
Ağustos ayı itibariye özellikle yerel vakalarda gözlemlenen hızlı artış sonrası 15 Eylül’de açılması planlanan 2020-2021 eğitim öğretim yılı da sekteye uğradı.
Okullarda, yüz yüze eğitim için belirlenen tarih olan 1 Ekim’e sadece 1 hafta kalmasına rağmen, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı dahi 1 Ekim’de okulların açılıp açılmayacağını bilmiyor.
GIYNIK Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı yetkilileri, okulların nasıl ve hangi koşullarda açılacağıyla ilgili Sağlık Bakanlığı ve Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi ile istişare halinde olduklarını ancak henüz rotanın belirlenmediğini belirtti.
GIYNIK’a çarpıcı açıklamalarda bulunan ve Milli Eğitim Bakanlığı’nı eleştiri yağmuruna tutan Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Tahir Gökçebel, 1 Ekim’e günler kala halen ne yapılacağını bilmediklerini ifade etti.
“EĞİTİM BAKANLIĞI 1 EKİM’DE NE YAPACAĞINI BİLMİYOR”
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Tahir Gökçebel, öncelikli hedeflerinin yüz yüze eğitim olduğunu vurgulayarak, çocukların hem psikolojik hem de sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmeleri için, bilgi edinme ve kültür bakımından onlara değer kazandırmanın ancak sosyal varlık olan okullarla mümkün olabileceğini vurguladı.
Yüz yüze eğitim talep edilirken, sağlığın ve güvenliğin ön planda tutulduğu ve bundan taviz verilmediği bir eğitim sistemi olması gerektiğine dikkat çeken Gökçebel, “Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı sınıfta kaldı ve maalesef yapılmaması gereken ne varsa yaptı yaptı” dedi.
Pandemi olmasaydı bile öğretmen eksiklikleri olduğunu ve bu kaynaklar doğru harcanabilirken, istihdamların yine torpilli yapılarak geçici öğretmen istihdamları yapıldığını savunan Tahir Gökçebel, okullara hijyeni ve temizliği sağlayacak yapının oluşturulması için ciddi sağlık bütçesine ihtiyaç duyulduğunun altını çizerek, “Hademelerin okullara son hafta gönderilmeleri temizlik ve hijyenin umursanmadığını gösteriyor” dedi.
“ÇOCUKLARIN BİLGİSAYARLARA HAPSEDİLMESİ DOĞRU DEĞİL”
Müfredat ve programların pandemi dönemine uygun hale getirilmesi ve ona göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini hatırlatan Gökçebel, Bakanlığın aklına geldiği gibi aniden karar değiştiğini ve kendine göre sistem yarattığını söyledi.
Çocukları güne en az 5 saat bilgisayar önüne hapsetmenin uzmanlar tarafından da yanlış bulunduğunu ancak Eğitim Bakanlığı zihniyetinin bu işi bilmediğini savunan Gökçebel, “Bakanlık ne yaptığını bilmiyor ve günü birlik kararlar alıyorlar. Peki, uygulayıcılar ve hizmeti alacak olanlar ne yapacak? Uygulanan eğitim sistemi geçersizdir çünkü öğretmenlerin hizmet içi eğitimi yok. Kim ne yapacağını bilmiyor! Ne aileler, ne çocuklar ne de öğretmenler” dedi.
“ÇOCUKLAR ARASINDAKİ EŞİTSİZLİK DERİNLEŞİYOR”
Uzaktan Eğitim Birimi’nin bile oluşturulmadığını kaydeden Gökçebel, “O kadar beceriksizler ki yapılan karmaşık şifreleme yüzünden çocukların çoğu sisteme dahi giremiyor” diyerek, çocuklar arasında var olan maddi eşitsizliğin derinleşerek devam edeceği görüşünü ortaya koymalarına rağmen, çocukların %30’unun tamamen internet ve cihaz erişimi olmadığını tespit ettiklerini açıkladı. Bakanlığın ne bir çözüm ürettiğini ne de bunun tespiti yapma zahmetinde bulunmadığını söyleyen Gökçebel, ‘Eğitimde Dayanışma Kampanyası’ ile mağdur olan, cihaz ve internet erişimi olmayan çocuklara destek olunacağını da vurguladı.
“EĞİTİM SEKTÖRÜNDEKİ HERKES ‘TÜKENMİŞLİK’ YAŞIYOR”
Tüm okullar ve okul idarelerinin kaos içinde ‘tükenmişlik’ yaşadığını savunan Gökçebel, random PCR testleri yapılması önerisinde bulunduklarını ancak hala daha yanıt alamadıklarını ifade etti.
Okulların yeniden açılması durumunda sağlık ve güvenliğin ön planda olacağı bir yapının oluşturulabilmesinin bu zihniyetle mümkün olmayacağını belirten Tahir Gökçebel, “1 Ekim’e el yordamıyla gidilmeye devam edildi. Hükümet okulları açmamak için elinden geleni yapıyor” dedi.
İlk etapta ‘Seyrekleştirme’ modelinin öngörüldüğünden bahseden Gökçebel, ancak taşımacılıkla ilgili herhangi bir çalışma yapılmadığını, bu taşıma sürecinde risklerin ortadan kalkmadığını ve bu nedenle alınan önlemlerin anlamsız kalacağını ifade etti.
“AİLELERİN %95’İNİN BAKANLIĞA GÜVENİ YOK”
KTOEÖS tarafından, veli ve öğretmenlere yönelik yapılan iki anketin sonuçlarında da ankete katılanların %95’inin bakanlığa hiç güven duymadığının ortaya çıktığını açıklayan Gökçebel, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nın 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin okula gitmesi yönünde neye göre karar aldıklarının açıklamasını dahi yapamadıklarını dile getirdi.
Eğitim sektörünü çok kötü günlerin beklediğini ifade eden Gökçebel, “Hangi bilim ya da sağlık kurulundan bahsediyoruz? Ne kadar uyacaklar bu kurallara? 1 Ekim’de ne yapacağını bilmeyen ve buna göre birkaç senaryo öngörerek hazırlık yapmayan bir bakanlık var. Eğitim uzmanı olan öğretmenler şu an bunalımdadır çünkü bir sisteme kaynak hazırlayan öğretmenler günübirlik kararlar sonrası ertesi gün farklı bir kaynakla devam edileceğini öğreniyorlar. 54 bin çocuk ve 6 bin öğretmen çaresiz” dedi.
