Near East Sigorta, felaket riskine karşın sigorta yaptırmanın önemini vurguladı
Sigorta sektöründe Kasko ve Trafik Sigortası, İş yeri paket, Konut paket, Nakliyat Sigortası, Doktor Sorumluluk Sigortası gibi önemli ürünleri ile sigortalılarına güvence sunarak, önemli avantajlar sağlamaya devam eden Near East Sigorta, yangın, sel ve deprem gibi çok sayıda riske maruz kalınabilmesi olasılığını her zaman düşünerek sigorta yaptırmanın önemini ve maddi ve manevi varlıklarımızı “sigorta” güvencesi altına almamız gerektiğinin altını çiziyor.
Sigorta sektöründe Kasko ve Trafik Sigortası, İş yeri paket, Konut paket, Nakliyat Sigortası, Doktor Sorumluluk Sigortası gibi önemli ürünleri ile sigortalılarına güvence sunarak, önemli avantajlar sağlamaya devam eden Near East Sigorta, yangın, sel ve deprem gibi çok sayıda riske maruz kalınabilmesi olasılığını her zaman düşünerek sigorta yaptırmanın önemini ve maddi ve manevi varlıklarımızı “sigorta” güvencesi altına almamız gerektiğinin altını çiziyor.
Depremin Hatırlattıkları
Near East Sigorta Genel Müdürü Cengiz Ertürk yaşanan deprem ile ilgili şunları söyledi; “Geçtiğimiz gece saat 03.07’de, adamızın Kuzeybatısı açıklarında Akdeniz’de meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremden dolayı korkuya kapılan tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun demek isterim. 17 Ağustos depremini Marmara Bölgesi’nde yaşayan biri olarak, depremin ne kadar korkunç bir doğal afet olduğunu yakından bilenlerden biriyim. Bu deprem, bize yaşattığı korkuların yanı sıra, bir kısım görev ve sorumluluklarımızın olduğunu da hatırlatmıştır.
Bu konuda kamuoyuna hitaben konuşan Near East Sigorta Genel Müdürü Cengiz Ertürk, geçtiğimiz günlerde Akdeniz’de meydana gelen ve Kuzey Kıbrıs’ta etkisi büyük ölçüde hissedilen 6.4 büyüklüğündeki depremin ardından bir kez daha deprem konusuna değinerek olası önlemleri ve deprem sigortasına ilişkin bilgiler aktardı.
Ertürk; “Deprem için doğal afet terimi kullanılmakla birlikte, yer tabakalarının hareketlenmesi ile doğal bir etki sonucu, uygun nitelikte yapılmayan binaların yıkılmasından kaynaklanan kayıp ve zararlar söz konusu olmaktadır. Buradan hareketle bu doğal afetin önlenmesi için alınabilecek çok sayıda önlem olduğu açıktır. Öncelikle, insanların yerleşeceği yerleşim bölgeleri titizlikle belirlenmeli, kaygan ve tarım arazisi olabilecek alçak bölgeler iskana açılmamalıdır. Binalar gevşek toprağa sahip meyilli arazilere yapılmamalı, depremin salınım etkilerine karşı yapı tekniğine ve inşaat yönetmeliğine uygun olarak dayanıklı inşa edilmelidir. Mevcut binaların dayanıklıkları kontrol edilip, gerekiyorsa güçlendirme yapılmalıdır. Son olarak da; alınan tüm önlemlere rağmen deprem riskini sıfıra indirmek mümkün olmadığından, ortaya çıkabilecek maddi kayıpların olumsuz etkilerine yönelik depreme karşı mutlaka sigorta yaptırılmalıdır.” dedi.
Ayrıca depreme karşı sigorta yaptırırken de muhakkak bazı konulara dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Ertürk;
“Deprem teminatı ancak bölüşmeli ve muafiyetli olarak sigortalılara sunulmaktadır. Yani sigorta şirketleri deprem riskinin tamamını üstlenmemekte, riskin bir kısmını sigortalı üzerinde bırakmakta, böylelikle müşterek sigorta şeklinde teminat verilmektedir. Deprem riskinin genellikle %20’ si sigortalı üzerinde bırakılmaktadır. Sigortalıların poliçelerinde bu oranı kontrol etmeleri gerekmektedir.
Bunun yanı sıra, yine sigorta şirketleri deprem riskinin üstlendikleri kısmın üzerinden genellikle %2 oranında bir muafiyet uygulamaktadırlar. Yine bu oranın da sigortalılar tarafından kontrol edilmesinde fayda vardır, zira sektörde daha yüksek oranlarda muafiyet ve bölüşme oranları içeren poliçeler düzenlenebilmektedir.
Sonuç olarak yukarıda da belirttiğim üzere, hem kamu otoritesi hem de özel ve tüzel kişiler deprem riskini göz önüne alarak gerekli önlemleri alma konusunda duyarlı olmalı, bu önlemlere rağmen sıfırlanamayan deprem zararları riskine karşı da sahip oldukları tüm kıymetleri muhakkak surette depreme karşı sigortalattırmayı (sigorta poliçesindeki deprem bölüşme ve muafiyet oranlarını kontrol ederek) ihmal etmemelidirler.” şeklinde konuştu.