KıbrısManşetSiyasetToplum

Neresinden tutsak elimizde kalıyor bu yapı

Bilinen bir gerçek şu ki, şiddetin kabul gördüğü toplumlarda en büyük sıkıntı şiddetin uygulandığı her alan sistemden ve iktidardan beslenir

Bilinen bir gerçek şu ki, şiddetin kabul gördüğü toplumlarda en büyük sıkıntı şiddetin uygulandığı her alan sistemden ve iktidardan beslenir. Önce Lefkoşa’da bir avukat sırtından kesici/delici bir aletle saldırıya maruz kalıyor. Saldırgan kaçıyor ve 4 gün sonra Mağusa’da Dr. Sadrettin Tuğcu’nun  kliniğine giderek, kendisini istediği gibi tedavi etmediği gerekçesiyle doktoru  bıçakla ağır yaralıyor. Velhasıl bu şahıs 4 gün arayla mesleğini icra eden iki kişiye de saldırarak ciddi zararlar veriyor.

Şimdi diyeceksiniz ki bu ne rahatlık, ki ben de aynı şeyi düşünüyorum. Aklıma ilk gelen de o oldu., nitekim hunharca saldırmaktan çekinmeyen ve insanlara şiddet uygulayan elindeki delici kesici alet ve veya bıçakla saldıran bu şahıs önceden işlediği suça rağmen 4 gün elini kolunu sallayarak orda burda dolaşıyor. Ve bu 4 günün sonunda gidip bir başka kişiye saldırıyor ciddi zararlar veriyor. Kıbrıs gibi küçük ölçekli bir ülkede bu çok vahim bir ihmal değil mi?

Bu neyin rahatlığı olabilir sorusu ise hep kafamızı meşgul etmeye devam edecek. Bugün bilmemiz gereken hatta anlamamız gereken şu ki;  her canlının kazanılmış haklarına yapılan her saldırı ve cezasızlık hali şiddeti normalleştirir. Bu durum haliyle toplumun üzerinde olumsuz bir etki yaratır.

Şiddetle mücadele mekanizmalarını yerelde ve genelde derhal işlevsel duruma getirmeliyiz. Bir taraftan da bu kahrolası şiddeti besleyen unsurları ortaya çıkarıp çözüm üretmek toplumsal bir ihtiyaç haline gelmiştir. Yazılı ve görsel medyada şiddetin işlenme biçimini dönüştürmeden ,eğitimde kalite ve yeterliliği istenilen verime taşımadan,, müfredatı güncellemeden, şiddeti ortadan kaldıramayız.

Bugün uygulanan tedaviyi beğenmediği için bıçakla doktor yaralayan yarın  memnun kalmayacağı her noktada etrafındakilere ciddi bir  tehdit oluşturacaktır.. ;Şiddet elbette bireysel değil , sistemsel bir sorundur . Dolayısıyla insanları acımasızca çaresiz bırakan , temel insan haklarına erişimi zorlaştıran, toplumsal barışı değersizleştiren, bizi kendimize yabancılaştıran ,ömrümüzden  çalan bu düzenin olağan hale getirilmesini kabulleniş eğilimini terk etmek zorundayız.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu