EğitimKıbrısManşetSiyaset

Okulları  açık tutmak durumundayız

Yüz yüze eğitimin sürdürülebilir olmadığı her gün, çocuklarımızın örgün eğitimden kopuşu hızlanıyor. Eşitsizlikler her geçen gün daha da derinleşiyor

Elbette eğitim kesintisiz devam etmelidir.

Bunun aksini kimse düşünmez.

Yüz yüze eğitimin 13,14 Eylül itibariyle başlamasına artık sayılı günler  kaldı.

Ve haliyle okulların açık tutulması için yapılması gerekenler aylardır biliniyor.

13,14 Eylül’ e sayılı günler kalmasına rağmen; yüz yüze eğitimle ilgili okullarda henüz yeterli bir hazırlık yok.

Takdir edersiniz ki sağlık ve eğitim hakkı birbirinden ayrılamaz en temel haklardır.

Gerekli önlemler alınmadığı ve hazırlıkların tam anlamı ile yapılmadığı koşullarda yüz yüze eğitimin  sürdürülebilmesinin mümkün olmadığını salgın süresince hep birlikte gördük ve yaşadık. Bu süreçte çocuklarımız akademik, sosyal ve psikolojik açıdan yaşamlarının en zor dönemlerini yaşadılar.

Yüz yüze eğitimin sürdürülebilir olmadığı her gün, çocuklarımızın örgün eğitimden kopuşu hızlanıyor. Eşitsizlikler her geçen gün daha da derinleşiyor.

Bir nesli, ortak geleceğimizi kaybetmekle karşı karşıyayız. Peki ne yapılabilir?

Bu konuda okulları pandemi süresince açık tutmayı başaran ülkeler incelenebilir.

Dolayısıyla bugün okulların açık tutulduğu ülkelerde uygulanan tedbirler çok nettir.

Yüz yüze eğitim ve telafi eğitimi için ek bir bütçe ayrılıyor. Aşılama yaygınlaştırılıyor. Öğrenciler, eğitim emekçileri, veliler için ücretsiz düzenli testler sağlanıyor. Okullar hijyen koşullarını eksik yerine getiriyor. Sosyal mesafe kuralları sınıflarda katı bir şekilde uygulanıyor.

Malum bugün salgın ülkemizde hız kesmeden devam ediyor. Ve fakat buna rağmen tedbirsiz bir yaşam tarzını sürdürdüğümüz sır değil. Bunun. yanında, okullarımızda okutulacak kitap tedarikinin de henüz sağlanmadığını görüyoruz. Okullardaki dersliklerin ihtiyaca cevap verip vermediği konusu da belirsizliğini koruyor.

Bütün bunlar haliyle gerekli önlemlerin alınmadığı koşullarda geçmiş dönemde olduğu gibi yüz yüze eğitime ara verilme olasılığından, çocuklarımızın ve tüm toplumun sağlık riskinden dolayı kaygılarımız artıyor.

Milli Eğitim Bakanı Olgun Amcaoğlu sürekli olarak yüz yüze eğitim için hazır olduklarını ifade ediyor ancak kalabalık sınıflarda bunun nasıl olacağını açıklamıyor.

Delta varyantının Türkiye’ye ulaşması ve bunun Türkiye Sağlık Bakanının ifadeleri ile yüzde 90 oranında olduğu gerçekliğini önümüze koyarsak Kuzey Kıbrıs’ın bundan kurtulma şansının olmadığını görürüz. Dolayısıyla bu dikkate alınarak dersliklerde sosyal mesafenin 1.5 metre değil, 2 metre olması gerektiği uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Bu durumda öğrencilerin ve öğretmenlerin tam zamanlı yüz yüze eğitimde fiziksel mesafeyi koruması imkansız hale geliyor. Eğitim Bakanı Sayın Amcaoğlu’nun yüz yüze eğitimle ilgili açıklamalarında bu konuda tek cümle dahi yer almamaktadır. Dünya geneline baktığımız zaman ise  tüm ülkelerin, parlamentoların en temel tartışma başlığı öğrenme kayıplarıdır!

Telafi için yeterli bütçenin sağlanmadığı, gerekli hazırlıkların yapılmadığı koşullarda kamu okullarında okuyan çocuklarımızın yaşadığı

mağduriyet ve eşitsizlik daha da artacaktır.

Acilen telafi eğitimi için yeterli bütçe ayrılmalı, telafi eğitimi bilimsel ve gerçekçi olarak bakanlık tarafından planlanmalıdır.

Bu kapsamda ihtiyaç varsa  yeni öğretmen ataması yapılmalıdır.

Tüm eğitim kurumlarında gerekli fiziksel koşullar sağlanmalıdır.

Okulların çevrimiçi platformlarında yapılan hazırlıklar, alınan önlemler düzenli bir şekilde paylaşılmalıdır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu