ManşetSpor

On the record

Bilirsiniz, “Off the record” diye başlayan cümleler sürekli “On the record” oldu ve olacak da. “Yıllar geçse de üstünden, bu kalp seni unutur mu” örneğinde olduğu gibi gazete yöneticileri sürekli olarak ‘çevir gazı yanmasın cinsinden’ çevrelerine meram anlatmaya çalışacaklardır

“Aman aramızda kalsın, kimseyle paylaşmayın” diyenler aslında “Kulağına küpe olsun da çevrenle paylaş” dürtüsü uyandırır. Bu çerçevede ‘gazetecilik’ bir iş mi, yoksa bir meslek mi? Gazetecilik artık bir ‘iş’ olmuş. Niye mi? Çünkü “Önüne gelen bu mesleğe dalıyor” kanısı da bu camiada hâkim.

Neyse, genelde anonim, özelde ise gazetecilere özgü bir deyiş; “Off the record”. Türkçe meâli ise “Aman aramızda kalsın, kimseyle paylaşmayalım” dır güya(!) ama bu sırrın en büyük paylaşım dürtüsü de “aramızda kalsın” söylemidir.

Mâlum, küçücük bir yarım adada yapıyoruz. ‘40 dervişiz, birbirimizi biliriz’ misâli herkes birbirinin ne halt olduğunu iyi bilir. Hele hele öyle avaracı arkadaşlar var ki, bire bin katarak ver Allah Allah dedikoduyu veya olmayanı var etmeyi.

Spor gazeteciliğinde de durum aynen bu yönde. Konusu spor olan gazeteci arkadaşların bir’sürü niteliği olması lâzım. Okulda okutmuşlardı fi tarihinde; Haber konusuna hâkim olmalıdır… İlgilendiği spor dalını kural, teknik, takım, oyuncu, örgüt ve organizasyon olarak bilmelidir… Fotoğraf çekme ve seçme yeterliğine sahip olmalıdır… İletişimi güçlü olmalı, haber kaynaklarıyla iyi ilişkiler kurabilmelidir… Gündemi, özellikle spor gündemini yakından takip etmelidir… Adaletli olmalıdır… Gelişmelere açık olmalıdır… Araştırmacı olmalı, araştırma yapmayı bilmelidir… Türkçeyi etkili konuşabilmeli ve yazabilmelidir… En az bir yabancı dile sahip olmalıdır… Spor etkinliklerine ilgi duymalıdır… Girişken olmalıdır” filan ölme eşşeğim ölme filân yani.

Bilirsiniz, “Off the record” diye başlayan cümleler sürekli “On the record” oldu ve olacak da. “Yıllar geçse de üstünden, bu kalp seni unutur mu” örneğinde olduğu gibi gazete yöneticileri sürekli olarak ‘çevir gazı yanmasın cinsinden’ çevrelerine meram anlatmaya çalışacaklardır.

Sonuçta 7/24 haber atlatan, mesai mevhumu gözetmeyen, sürekli çevresiyle didişen, kötü koşullar altında çalışan, nakit cinsinden tatmin edilmeyen, taraftar yanında federasyon, sporcu, yönetici, hatta ve hatta kendi meslektaşları tarafından eleştiri yağmuruna tutulan, baskı altında haber yapmaya çalışan, Ne İsa’ya, ne de Musa’ya yaranamayan muhterem gazetecilere bin selâm.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu