EkonomiKıbrısManşetSiyaset

Önce birlikte biz olmanın yollarını bulalım

TL’nin sürekli değer kaybı hepimizi yoruyor. Bu durum tehlike sınırları çoktan geçti. Kararlı ve cesur adımlar atmak elzem bir ihtiyaç haline gelmiştir.. Malum ki para politikaları bizim dışımızda şekilleniyor. Fakat bu durumun faturasını hep birlikte ödüyoruz

Her zaman bilinen gerçek şu ki, ekonomik refahı iyi olan bir coğrafyada, Devlete olan saygı ve inanç büyür.

38 yıl önce bir Devlet kurduk.

Kurumlarımızı oluşturduk.

Uluslararası toplumun desteğini alamadık ama 38 yıldır da bu Devletin çatısı altında hayatlarımızı idame ettirmeye çalışıyoruz..

Objektif olacaksak bu 38 yılda yapamadıklarımız yaptıklarımızdan kat be kat fazla oldu.  Gelir düzeyinin yüksek olduğu, dağılımın adil yapıldığı, demokrasinin tam anlamı ile işlediği, insana değer veren, dünya ile bütünlük içerisinde bağımsız ve özgür bir yapı kuramadık..

Kendi kendine yeten bir ekonomi tesis edemedik.. Fakat hala hiçbir şey için geç kalmış da sayılmayız aradan geçen 38 yıla rağmen.. Lakin bunun için de inanarak birlikte hareket alanları yaratarak mücadele seviyesini yüksek tutmamız gerekiyor.

Hep birlikte sorunlarımıza çareler aramalıyız. Lakin bu yapıyla bunun nasıl olacağı konusunda ciddi şüphelerim var.

Fakat ondan da öte 7’den 70’e hepimizin yüzleşmesi gereken şeyler var.

Zira görüyoruz ki yapısal sorunlar hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla hepimiz ama en çok da bu ülkeyi bugüne dek yönetenler de  kendini sorgulamalı, yapılan yanlışlarla yüzleşmelidir. Hoş 38 yıl önce bu ülke kendi ayakları üzerinde durabilsin diye Cumhuriyet ilan edildi. Üstelik toplumsal bir mutabakatla.

Dolayısıyla bugün inanan da inanmayan da bir şekilde 38 yıl önce kurulan Devletin çatısı altında bulunuyor. Meclisiyle, Yürütmesiyle, Yargısıyla ve tüm kurumlarıyla… O halde burada sorun kurulan Devlete inanıp inanmamanın ötesinde 38 yılda yapılanların toplumsal açıdan tatmin edici olmaması ile ilintilidir.

Tabiatıyla burada sorun 38 yıl önce kurulan Devletin işlevselliği ona  olan inancın artarak devam etmesini sağlayacak en büyük etkendir. KKTC kimse anlamasa da bir Devlettir. Bunu inkar etmenin ya da küçük görmenin kimseye bir fayda sağlamadığı da aşikardır.

Bu düşünce içinde olanların samimi olarak bunu sorgulamaları gerekiyor.

Zira eğer makamlarını doldurduğunuz bu Devlete inanmıyorsanız o zaman o makamlara da aday olmayacaksınız.

Ha madem oldunuz, o zaman da Devlete inanıp onu yüceltmenin yollarını arayacaksınız. Dolayısıyla  güçlü bir yapıya ulaşmadan kimse bizi ciddiye almayacaktır.

Bu yapıyı da hep birlikte güçlendirmek zorundayız.

Ve bugün en büyük sorunumuz ekonomidir. Halkın içinde bulunduğu durum ekmek kavgasıdır. Herkes bunu bilmeli ihtiraslar bir yana bırakılmalı ve halkın refahı yükseltilmelidir.

TL’nin sürekli değer kaybı hepimizi yoruyor. Bu durum tehlike sınırları çoktan geçti. Kararlı ve cesur adımlar atmak elzem bir ihtiyaç haline gelmiştir.. Malum ki para politikaları bizim dışımızda şekilleniyor. Fakat bu durumun faturasını hep birlikte ödüyoruz. Dolayısıyla ülkemizde mevcut kaynaklar adil  kullanılmalı, gelir dengesi arada uçurumlar olmayacak şekilde düzenlenmelidir. Türkiye  ile ilişkiler bu bağlamda yeniden düzenlenmeli ve içinde bulunduğumuz açmazlara birlikte çareler üretilmelidir. İnsanlarımız  zor durumda.

Bunun etkilerini önümüzdeki kısa süre zarfında daha yıkıcı olarak göreceğiz.  Dolayısıyla bugün artık yaşananların sürdürülemez boyutu ortaya çıkmıştır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu