Güney KıbrısKıbrısManşetSiyaset

Ortaya çıkan yeni durum..

Kıbrıs’ta bugünün konjonktürel atmosferine baktığımız zaman maalesef taraflar arasında böylesi bir işbirliğini destekleyici ve adanın kollektif olarak bütününü içine alacak bir siyasi zeminin olmadığını görebiliyoruz

Kıbrıslı Rum Enerji, Ticaret ve Sanayi Bakanı Natasa Pilidu, Doğu Akdeniz’in Avrupa’ya sağlanan enerjide rolünün gelişmekte olduğunu söyledi, Kıbrıs’ın güneyinin Doğu Akdeniz’in enerji koridoru konusunda yapılan görüşmelerin merkezi haline geldiğini ifade etti. Elbette bu özellikle Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla birlikte oluşan Rusya-Avrupa gerginliğinin bir sonucu.. Ve elbette Kıbrıslı Rum Enerji, Ticaret ve Sanayi Bakanı Natasa Pilidu’nun tespitlerine katılmamak elde değil. Doğu Akdeniz’in enerji koridoru konusu büyük önem kazandı.

Şimdi biz bunun neresindeyiz?

Ya da neresinde olmak için çaba harcamalıyız diye sorular sorsam absürt kaçar mı? Bence kaçmamalı zira bu konu en az Kıbrıslı Rumlar kadar bizleri de yakından ilgilendirir. O halde Kıbrıs sorunu ekseninde doğru politikalar kurgulamak zorundayız. Dolayısıyla Kıbrıs’ın bütününü ilgilendiren böylesi bir konunun dışında kalmamız doğru bir düşünce olamaz.

Ve fakat bu konunun Kıbrıs sorunu dışında kalması içinde iktisadi amaç barından ve iki toplumun işbirliğini gerektiren bir zeminde ele alınması da açıkçası çok zayıf bir ihtimal olarak duruyor. Yani Kıbrıslı Rumlara hade gelin bunu Kıbrıs sorununun dışında tutalım, siz bizi eşit egemen olarak tanıdıktan sonra masaya otururuz ama şimdi enerji koridoru üzerinde işbirliği yapalım yaklaşımının açıkçası karşılık bulacağını düşünmüyorum. Lakin Kıbrıs sorununa müdahil olan ada halkları dışında bulunan  karar vericilerin bu işbirliğinin  Güven Yaratıcı Önlemler kapsamında ele alınması için ortak bir anlayış geliştirilirse belki az da olsa bir ihtimal böylesi bir işbirliği hayata geçirilebilir. Fakat bu gerçekten çok düşük bir ihtimaldir.

Kısacası Kıbrıs’ta bugünün konjonktürel atmosferine baktığımız zaman maalesef taraflar arasında böylesi bir işbirliğini destekleyici ve adanın kollektif olarak bütününü içine alacak bir siyasi zeminin olmadığını görebiliyoruz..

Ve fakat her şeye rağmen bu anlamda ortaya çıkan fırsatları elimizin tersi ile itme lüksümüzün olmadığının Türkiye’deki karar vericiler dahil hepimiz farkındayız.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu