Yağan her yağmurdan sonra devlet okullarında ortaya çıkan tablo kuşkusuz ki içimizi parçalıyor, vicdanlarımızı yerle bir ediyor. Göstere göstere gelen bu süreç elbette bir günde ya da birkaç yılda da oluşmadı! Dolayısıyla bu rezil ve utanç duyulması gereken durumdan, gelmiş geçmiş hükümetlerde bulunan tüm partiler sorumludur! Bu yaşananlardan hepimiz hicap duymalıyız. Zira bugün siyaset arenasında boy gösteren ve ülkeyi yönetmesi için onlara vekalet verenler bizleriz. Evet bunun öncelikli sorumluları ülkeyi yöneten gelmiş geçmiş bütün hükümetlerdir. Ve fakat bu hükümetlerin gelmesini sağlayan halkı da göz ardı edersek bu tek taraflı bir irdeleme olur.
O halde ülkeyi yönetenler kadar halkın da bu gidişatta ve gelinen durumda payı vardır.
Bugün okullara teşvikler yağarken, devlet okullarının patır patır dökülmesin tabi ki şaşırtıcı değildir. Bunun yanında belli bir zümreye tanınan vergi affı, sigorta affı, hibe, muafiyet politikalarının sonucunda; kamu bütçesinin yetersiz bakiye pozisyonunda olması da sürpriz değildir. Her akademik yılın başından sonuna kadar tuvalet kağıdını bile velilerden istenildiği bir sistem içinde okulların, damının yer yer dökülmesi de sürpriz değildir elbette.. Her zaman üstüne basa basa vurguladığım bir nokta var.
Empati yoksunu bir halkız, özellikle ülkeyi yönetme yetkisini eline alan erkin empati yoksunu bireylerden oluştuğunu söylemek mümkün ya da makam sahibi olduktan sonra mayasında da varsa yitirilen bir empati duygusu oluşuyor bizim ülkemiz de. Geldiğimiz günde bugün kaç bakanın, kaç vekilin, kaç müsteşarın, müdürün, kaçının çocuğu devlet okullarındaki; bu yaşananlar yaşanmadan önlem alınacak farkındalık oluşsun? Önce objektif olalım ve bunu sorgulayalım… Dolayısıyla çoğunlukla özel okullarda konfor içinde evlatlarına eğitim imkânı sunan bakanların, vekillerin, kısacası ülkeyi yöneten erkin devlet okullarında konteynerler içinde 40 öğrenci sayısı ile ders yapmaya mecbur bırakılan çocukların, yağmurda sular altında kalmaları, sırılsıklam olmaları umurlarında olur mu?
Olmaz…
