DünyaManşetYaşam

Siberkondri, netlessfobi, nomofobi: Dijital çağın yeni hastalıkları

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, 'dijital çağın yeni hastalıklarını' sıraladığı yazısında siberkondri, netlessfobi ve nomofobiye ilişkin detaylara yer verdi.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Hürriyet gazetesinde ‘Dijital çağın yeni hastalıkları’ başlığıyla yayımlanan yazısında Tuğba Şengül Lik’in kaleme aldığı ‘Biz de aslen buralı değiliz’ kitabından detaylar aktardı.
Kitaptan tuttuğu bazı notları esas alarak dijital çağın yeni sağlık sorunlarını okurlarıyla paylaşan Müftüoğlu, şunları kaydetti:

DİJİTAL YORGUNLUK SENDROMU

“Yazara göre, ‘Sosyal medyada günlük akışa yoğunlukla maruz kaldığımızda dünyadaki pek çok gelişmeden anında haberdar olabiliyoruz. Öyle ki Amerika’da sıradan birinin markette yaşadığı sinir bozucu bir olaya öfkelenip tepki gösterebiliyoruz. Sonra önümüze anında bir başka sinir bozucu haber düşüyor. Kısacası sosyal medyadaki bu çoğu sinir bozucu, üzücü, öfke uyandırıcı haber bombardımanı bizi yoruyor, yorgun düşürüyor.’

Dijital yorgunluk, aşırı haber ve bilgi bombardımanına maruz kalmanın beklenen bir sonucu. Çoğumuzun yaşadığı sisli beyin meselesinin ise başlıca tetikleyicilerinden biri.

‘GOOGLE ETKİSİ SENDROMU’

Dijital çağ çoğu bilgiyi doğru dürüst kavramamızı, anlaşılır ve hatırlanabilir şekilde belleğimizde kayıt altına almamızı da sabote ediyor. Çoğumuz konu ‘bilgi ve bellek’ olduğunda zihnimizi çalıştırmak yerine birçok şeyi ekranlara havale ediyoruz. Adres ezberlemek yerine navigasyon kullanmak, bir sürü numarayı boş yere ezberlemek yerine(!) ‘dijital hafızalar’a kaydetmek bu yanlışlardan sadece bazıları. Oysa ‘kullanılmayan her uzvun körelmesi kuralı’ beynimiz ve belleğimiz için de geçerli. Kullanma zahmetine girmediğimizde beynimiz de belleğimiz de süratle tembelleşiyor. Bu önemli sorun ‘Google etkisi’ olarak tanımlanıyor.

‘BİLGİ OBEZLİĞİ SENDROMU’

Nasıl ki yağın fazlası bizi obezleştirip metabolizmamızı bozuyor, bilginin de fazlası ruhsal bir obezliği tetikleyebiliyor. Tuğba Şengül Lik’e göre, ‘Artık bilgiye ulaşmamıza gerek yok, o bize ulaşıyor nasıl olsa. Sabah uyanınca birkaç sosyal medya platformuna girmemiz yeterli. Peki, bilgi ekranlarımızdan kayıp giderken de öğrenebildiğimiz bir şey mi? Bilgi sandığımız çoğu şey sıradan malumatlar olabilir mi?’ Anlaşılan o ki ‘bilgi obezliği meselesi’ de üzerinde dikkatle durulması gereken mühim bir mesele.

‘MALUMAT ZEHİRLENMESİ SENDROMU’

Yazara göre, eskilerin savurgan ve mirasyedi çocuklar için pek sık kullandığı ‘Babam sağ olsun’ deyimi, söz konusu ‘bilgi’ olduğunda yerini yavaş yavaş ‘İnternet sağ olsun’ cümlesine bırakıyor. Ve yine yazara göre, ‘Herkes her konuyu biliyor, herkes her konuda uzman… Veri ve malumat yığınları bünyemizde aşırı doz etkisi yaratıyor ve -farkında olmadan- giderek zehirleniyoruz. -Zamanla da ve farkına varmadan- Düşünme tembelliği tuzağının esirleri haline gelebiliyoruz.’ Ama unutmayalım ki neticede herkesin bildiği ‘vasat bilgi’nin ötesine de geçemiyoruz.”

‘DİKKAT ETMEZLERSE ONLARI BEKLEYEN DAHA PEK ÇOK SORUN VAR’

Müftüoğlu, yazarın “Dijital zedelerin yaşadığı sorunlar sadece yukarıdakilerle sınırlı değil. Eğer dikkat etmezlerse onları bekleyen daha pek çok sorun var” dediğini aktardı. Müftüoğlu, bu sorunları şöyle sıraladı:

SORUN 1: SİBERKONDRİ

Herhangi bir sağlık sorunu hakkında dijital dünyadan bilgi edinmek istediğimiz de avantajlar bazen dezavantajlara da dönüşebiliyor. Bedenimizde hissettiğimiz baş ağrısı veya yorgunluk gibi sıradan bir belirtiyi internet aracılığıyla anlamaya çalışıp, araştırmaya giriştiğimizde kendi kendimize teşhis koyuyoruz. Teşhisi ve şifayı doktorlarda değil sosyal ağlarda, internette ve bloklarda aramaya başlıyoruz. Oysa internette karşılaştığımız her bilgi doğru olmadığı gibi çoğu endişe, abartı ve evhamla yazılmış kişisel yorumlar da içerebiliyor. Netice mi? Vücudumuzda hissettiğimiz sıradan bir belirti bir anda ölümcül bir hastalığa dönüşüveriyor.

SORUN 2: NETLESSFOBİ

‘İnternetsiz kalma korkusu’ şeklinde özetlenebilecek bir sorun bu. ‘Dijital göçmenler’in elektrik kesildiğinde yaşadığı korkunun günümüz dünyasındaki karşılığı. ‘İnternet bağımlıları’nın internetsiz ortamda kaldıklarında hissettiği anormal sıkıntı, rahatsız ruh hali.

SORUN 3: NOMOFOBİ

Yazara göre, nomofobinin net karşılığı ‘Telefonsuz kalırsam ne yaparım korkusu’dur. Telefonumuzun şarjı bittiğinde ya da onu evde unuttuğumuzda kalbimiz kulağımızda atmaya, stresimiz tavan yapmaya, başımız dönmeye, nefesimiz zorlanmaya başlıyorsa ‘Hoş geldin nomofobi’ diyebiliriz.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu