Şimdi susmasanız kaç para!

Geçen hafta pazar günüydü… Bir pazar günü bu kadar mı karanlık ve boğucu olabilirdi? Kıbrıs’ın kuzeyi gibi… Ve günlerdir öyle… Bir mide bulantısı ve kusamama hali gibi günler…

Yeraltı dünyasının pek muhterem ismi Sedat Peker bir video yayınladı… Temmuz 1996 yılında, vurularak öldürülen Kıbrıslı gazeteci aydın Kutlu Adalı cinayetinde, kendisinin de rolünü anlatarak, Mehmet Ağar ve Korkut Eken’in parmağı olduğunu söyledi.  Ülkücü mafya Peker, sadece Kutlu Adalı cinayetinden değil, Kuzey Kıbrıs’ın nasıl uyuşturucu ve kara para aklama merkezi haline geldiğine dair de bir şeyler söylüyor… Şaşırdı birileri sanki yeni bir şey öğrenmişiz gibi… Derin devlet hesaplaşırken, biz yine balık hafızamızla duyduklarımız karşısında kala kaldık… Benim canım memleketim, benim canım tatlı su balıklarım…

Biz mafyanın çıkarlarının çatışmasını, kozlarını paylaşmasını, kirli çamaşırlar ortalığa dökülürken, bir mafya babasının bizi uyandırmasını, üstü kapatılmak istenen şüpheli bir ölümün, ancak Peker’in hesaplaşma arzusuyla gündeme getirmesini mi bekledik? Bu; çok üzücü! Bu; acizlik! Bu; çürümüşlük!

Şimdi çıkmış sağdan soldan herkes araştırılsın diyor, imzalar topluyor, adalet istiyor… Daha önce aklınız neredeydi ya… Devletçilik, hükümetçilik oynarken, bu ülke iyice karanlığa gömülürken neredeydiniz? Varsa yoksa açıklama… Varsa yoksa sanal mesajlar! Hangi cesur yürek dimdik durabildi bu gerçeklerin arkasında? Kendine solcu ve aydın diyenlerin hangisi örgütlü şekilde baskı unsuru olabildi bugüne kadar? Kim, yasaları çiğneyenleri, kendisini yasaların üstünde görenleri, bu ülkede her şeyi yapmaya kendinde hak görenlerin gerçekten üzerine gitti veya gidebildi?  Kimler bu küçücük yurdun kumarhanelerle, kerhanelerle, casinolarla,  mafyalarla, uyuşturucu ve kara para ile anılmasına yol verdi?  Şimdi susmayacaklarmış… Sustunuz yeterince… Bundan sonra konuşsanız kaç para eder!

Şimdi bakalım bu kavgadan ortalığa yargıdan kaçırılan başka ne pislikler saçılacak? Daha ne kadar kokuşacağız? Acaba mafyanın gelmiş geçmiş iktidarlarda sırtını dayadığı kimler var? Bakalım daha hangi skandallar bizi bekliyor?

Ortada bir gerçek varsa, o da; bu ülkenin gelmişinin de geçmişinin de geleceğinin de kapkaranlık olduğudur! Şimdi belki en azından bu uyanış olur diye bir umut daha bekleyelim! Kim bilir belki bu kez utanırız… Ya da bugüne kadar çok güzel sustuğumuz gibi, bundan sonra da dut yemiş bülbül gibi yaşamaya devam ederiz…

NOT: Yıllardır bilinen, uzun uzun susulan bu itiraflar karşısında hâlâ susan, adım atmayan, bu saatten sonra Kutlu Adalı cinayetine ortak olur… Ne sorumluluk ama!