ManşetSporYaşam

Sporcular ölmez

“Sanatçı duygusuyla, enerjisiyle, kişiliğiyle başka insanların takdirini kazanabilen ve başkalarının üretemediği veya üretmeye ortam bulamadığı orijinal eserler meydana getirebilen profesyonel bir teknisyendir” diyor yazar Yavuz Tanyeri

Dün sanat ve spor’dan yürümüştük; Ordan devam edelim sayın seyirciler; Dün, sanatçı ve sporcunun kısaca tanımlanmasını yaptığımızda iki yeteneğin de ne denli örtüştüğünü görmek mümkündü. “Sanatçı duygusuyla, enerjisiyle, kişiliğiyle başka insanların takdirini kazanabilen ve başkalarının üretemediği veya üretmeye ortam bulamadığı orijinal eserler meydana getirebilen profesyonel bir teknisyendir” diyor yazar Yavuz Tanyeri.

Başka ne diyor hoca? “Sporcu ise enerjisiyle, kişiliğiyle başka insanların takdirini kazanabilen ve başkalarının sergileyemediği veya sergilemeye ortam bulamadığı estetik ve fiziksel yeteneğini ortaya koyan, bununla beraber bedenini iyi idare edebilen profesyonel bir teknisyendir” diyor usta. Hemfikiriz.

‘Devlet Sanatçısı’ filan geyiğinden uzak durarak her iki icrada da; üstün yetenek, disiplinli çalışmasıdır, ilgi, iradede devamlılık ve hedefler koyma gibi özellikler ortak yandır. Sporcu da, sanatçı da iradesini kanıtlanmış kişiler değil midir? Pekâlâ. Her ikisi de zirveye giden yolların güçlüklerine katlanmasını bilen özellikle irâdedir. İrâde nedir? Sözlükteki anlamıyla “Seçmek, istemek, yönelmek, tercih etmek ve hür bir şekilde karar vermektir”.

“Spor yapmak tıpkı bir bestecinin, bir yazarın, bir heykeltıraşın eseri gibi hem gelir getiren bir sanatın icrası, hem doyum veren bir dışavurum yoludur. Sporun tıpkı sanatın her türlüsü gibi, hayatı yorumlayıp öğreten ama bunu yaparken de insanı rahatlatan, teselli eden kaçışçı bir boyutu vardır. İnsanlar sanayileşme ve şehirleşmenin getirdiği sıkıntılar ve stresten kurtulmak için edebiyat, resim ve müzik gibi spor yoluyla da kendi kısır dünyalarından çok değişik, çok canlı ve güzel bir ortamda bulurlar” diyor Yavuz Hoca.

Beğenilme, göze güzel gelme, duyulara seslenmeden kaynaklanır ve de mâlum bir yönüyle de imrenmeyi içerir. İnsanların yalnızca serbest zamanlarında rekreatif amaçlı olarak yaptıkları işlerde belli ustalık ve beceriler edindiklerini hatta doğuştan gelen yetenekler doğru orantılı olduğunu biliyoruz.

Sonuç olarak sanatçı da, sporcu da daha güzeli üretmeye yönelik çabalar durur. Gün sonu kimisi para yapar, kimisi yapmaz. Kimisi yaşarken değer bulur, kimisi ölünce yâd edilir rahmetlere. Ama aslolan bir gerçek vardır ki sporcular da, sanatçılar da ölmez. Bu değerler her daim anılır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu