“Öküz altında buzağı aramaya çalışanlar var. Ankara bizi belli bir amaç için çağırmış olsaydı o amaç bugün gerçekleşmiş olurdu.”
“Ankara, Kıbrıs’taki seçimlere olabildiğince müdahale etmek istemiyor. Dersini aldı ve artık karışmıyor.”
“Bizim farkımız şu; bu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin son seçimler olmasını arzuluyoruz. Propagandamızı da bunun üzerine kuruyoruz. Seçilecek kişi devlet başkanı olmalı. “
“2. tura kalmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Eğer 2. tura biz kalamazsak ne yapacağımızı o zaman konuşuruz.”
“Sayın Akıncı milli davaya en büyük zararı vermiş kişidir. Bu kadar taviz vermiş birini bizim desteklememiz söz konusu bile olamaz. Yoksa Akıncı insan olarak çok iyi biridir.”
“Ben kimseden ‘KKTC Türkiye’ye bağlanmalıdır’ cümlesi duymadım. KKTC bağımsız bir devlettir. Bunu söyleyenin aklını peynir ekmekle yemiş olması lazım.”
GIYNIK ÖZEL- GİZEM ÖZGEÇ’İN RÖPORTAJI
“ANKARA DERSİNİ ALDI”
SORU: Meşhur Ankara ziyaretiyle başlayalım. Fikri Bey ile toplandınız, Başbakan Ersin Tatar ile Ankara’ya gittiniz. İcazete aldılar dediler, hükümet değişiyor dediler, 3’lü koalisyon gündemde dediler, çatı aday konuşulacak dediler. Bir takım konuşmalar yapıldı. Ne oldu Ankara’da? Neler konuştunuz?
CEVAP: Birkaç defa açıklamaya çalıştım ama öküz altında buzağı aramaya çalışanlar var. Ankara bizi belli bir amaç için çağırmış olsaydı o amaç bugün gerçekleşmiş olurdu. Biz gitmeden önce de bu tarz söylemler ve propagandalar yer aldı. Çok açık şekilde propaganda yapanlar oldu. Ben Ankara’dayken şeffaf bir açıklama yaptım. Biz orada, Maraş konusunu görüştük ve Kıbrıs konusunda önümüzdeki süreç için B planını konuştuk. Çatı aday ile 3’lü koalisyon gündemi en az tutan iki konuydu. Ben orada Ersin Tatar’a sordum; Çatı aday konusunda en önemli şart bağımsız aday olması gerekliliğidir. “Sen bağımsız aday olur musun?”, o da “Hayır, ben UBP’nin adayıyım” dedi. Çatı aday konusu da orada kapandı. 3’lü koalisyon konusunda da farz edin ki kurduk dedim ve içimizden biri Cumhurbaşkanı seçildi, sayı 25’e düşünce de olmayacak dedik ve konular kapatıldı. Ama biz insanlara bunu anlatamadık. Türkiye, Kıbrıs’taki durumla ilgili her 3 ayda bir anket yaptırıyor.
Son dönemde 3 anket yaptıklarını ve ilk grupta 3 arkadaş ve ikinci grupta ben ve Kudret Özersay var. Ama hala anlatamıyoruz. Bir şeyler oldu mu? Yok. İlla bir şey mi olması gerek? Bunu sormakta haklılar Maraş’ı niye bizimle konuştular? Tahminimce Kudret Özersay ile Ersin Tatar’ı davet ettiler. Özersay gitmeyince belki ona mesaj verme açısından YDP ile DP’nin genel başkanlarını da çağırdılar diye düşünüyorum. Orada sadece bilgilendirildik. Herhangi bir telkin yok. Ankara, Kıbrıs’taki seçimlere olabildiğince müdahale etmek istemiyor. Ankara dersini aldı ve artık karışmıyor. Kıbrıs’ta en çok oy alan iki aday 2. tura kalacak ve kozlar o zaman paylaşılacak.
“SİSTEM DEĞİŞİKLİĞİNE İHTİYAÇ VAR”
“Bizde cumhurbaşkanlığı konusu maalesef Kıbrıs konusuyla eşdeğer anılır. İç politikaya müdahalesinin çok olduğu söylenemez. Zaten Cumhurbaşkanı çıkıp da “Bana oy verirseniz onu öyle, bunu böyle yapacağım gibi bir propaganda yapamaz. Burada öteden beri Kıbrıs konusundaki duruş ve görüşlerine göre değerlendirilir ve şu an durum yine öyledir. İç politikaya müdahalemiz oldukça sınırlıdır. Ama pratikte olması gereken ve halkın arzuladığı Cumhurbaşkanı, devletin başı olarak tüm sorunlara vakıf olmalı ve bütün sorunların çözümünde katalizör görevi üstlenmelidir. Bunun için acilen sistem değişikliğine ihtiyaç var.”
“SÜRPRİZLERE HAZIR OLUN”
“Bizim farkımız şu; YDP olarak biz bu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin son seçim olmasını arzuluyoruz. Propagandamızı da bunun üzerine kuruyoruz. Seçilecek kişi devlet başkanı olmalı. Başkanlık sistemine geçmeliyiz ve mümkünse seçimlerden sonra yapılacak erken genel seçim ile başkanlık sistemini arzulayan iki partinin bir araya gelip, zemin çalışması yapmasını arzularım. Çünkü artık demokratik parlamenter sistem ile bu yapı KKTC’ye adeta işkence yapıyor ve sorunları çözmek yerine kronikleştiriliyor. Cumhurbaşkanının konusu dışarıdan gelen öğrencilerin hangi yurda gideceği konusu olmamalı. Bu bir rol kapma çalışmasıdır. Diğer partilerden ziyade, YDP’nin heyecan yaşadığı ve yaşattığını görüyorum. Bunu geçtiğimiz Pazar günü kurultayda da gördük. Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’tan gelenler oldu. Bu başka bir siyasi partide yok. Yeni bir dip dalgası geliyor. Herkes sürprizlere hazır olsun.”
“AKINCI İNSAN OLARAK İYİ BİRİSİ”
“Bizim tabanımız taşrada ve kırsalda yaşıyor. TV ve gazete ile arası yok. Onlar köylü kesim. Biz de onlara kendimizi ancak yüz yüze hatırlatabiliriz. 2. tura kalmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ha eğer 2. tura biz kalamazsak 2. turda ne yapacağımızı o zaman konuşuruz.
Şimdiden söylüyorum; Sayın Akıncı’nın ikinci tura kalması halinde akıncı karşısında kim varsa onu destekleriz. Bunun birçok sebepleri var. Sayın Akıncı Crans Montana’da milli davaya en büyük zararı vermiş ve bu yönde adım atmış kişidir. Yine orada Türkiye’nin garantörlüğü konusunu tartışmaya açtı. İlk defa BM gözetiminde Rumlara bir harita verdi. Topraklarımızın da %20’si gidiyor.
Dolayısıyla bu kadar taviz vermiş birisini bizim desteklememiz söz konusu bile olamaz. Yoksa Akıncı insan olarak çok iyi biridir. Aramızda çok saygın bir ilişki var ama siyasi açıdan kendisiyle taban tabana zıt bir noktadayız. Türkiye’yi dış politikada yalnız bırakan bir cumhurbaşkanı tekrar seçilirse Ankara’nın bundan ciddi bir rahatsızlık duyacağının farkındayım.”
“TÜRKİYE, FEDERASYON DÜŞÜNCESİNİ RAFA KALDIRDI”
SORU: Neden ‘Türkiye federasyonculara karşı cephe aldı’ gibi bir açıklamanız oldu. Böyle mi? Eğer federasyoncular bu seçimi kazanırsa sizce birilerinin söylediği gibi Kıbrıs Türk halkı cezalandırılır mı?
CEVAP: Türkiye federasyon temelli müzakereleri noktalamıştır. Bundan sonra o noktaya bir daha dönülmez. Çavuşoğlu sarayda tüm siyasi parti genel başkanlarına söyledi. Artık başka şeyler konuşulması gerektiğini söylediler. Türkiye’nin resmi görüşü o. Şimdi artık federasyoncular ile İki Devletçiler ve B plancılar arasında bir mücadele yaşanacak. Bu seçimlerde umarım ki Türkiye’ye ters gelecek fikri savunan bir kişi başa gelmez, aksi takdirde ciddi sıkıntılarla karşılaşırız.
“KKTC’NİN TÜRKİYE’YE BAĞLANMASINI ASLA TASVİP ETMEM”
SORU: ‘KKTC, Türkiye’ye bağlanacak’ gibi birtakım tezler ortaya atılıyor. Bu dönemde bu söylemlerin olması kuvvetle muhtemel, özellikle de sizin üzerinizden. YDP’nin, KKTC’nin Türkiye’ye bağlanmasıyla ilgili düşüncesi nedir ve Türkiye’nin böyle bir isteği var mı?
CEVAP: Bunu söyleyenin aklını peynir ekmekle yemiş olması lazım. Ben kimseden ‘KKTC Türkiye’ye bağlanmalıdır’ cümlesi duymadım. KKTC bağımsız bir devlettir. Türk cumhuriyetleri içerisinde Türkiye’den sonra en uzun ömürlü olan 2. devlettir. Niçin biz kendimizi feshedelim de Türkiye’ye bağlanalım. Türkiye’nin de böyle bir talebi yok. KKTC dimdik ayakta kalabilir, kalmalıdır. Biz de bunun müdafaasını yapıyoruz bu hepimizin görevi. Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’ye bağlanmasını asla tasvip etmem, bunu söyleyenlere de gülerim.
“SERDAR DENKTAŞ KENDİSİNE YAZIK ETTİ”
SORU: Serdar Denktaşın adaylığı sizin için sürpriz oldu mu? Neden sizce son anda aday olmaya karar verdi?
CEVAP: Serdar Denktaş’ın adaylığına şu açıdan üzüldüm. O çok iyi yetişmiş, gelecek vaat eden ve 2025’de cumhurbaşkanlığına çok rahat adaylık koyup kazanabilecek birisiydi. Ama şimdi aday olmak için geç kaldı. Hüseyin Özgürgün, hükümeti kurma görevi aldığında Serdar Denktaş’a dedi ki ‘gel bizim adayımız ol’. O bunu kabul etmedi. 2019 Şubat ayında ben onu ziyaret edip, “Özersay hükümeti bozacak. UBP ile görüşüyor. Gel bu hükümeti boz bizim ortak cumhurbaşkanı adayımız ol” dedim. ‘Ben aday olmayacağım’ dedi. Hatta birkaç defa kendisine sordum ‘Aday olacak mısınız?’ diye yok dedi. Sonrasında da aday olacağını açıkladı. Bana kalırsa kendisine yazık etti ve 2025 projesini de riske soktu. DP’den bana gelecek oy kaldığını sanmıyorum ben alacağımı aldım. Denktaş’ın aday olması beni etkilemiyor. Ben Cumhurbaşkanı seçilirsem federasyon görüşmeyeceğim. KKTC’yi tanıtmak için elimden gelen her türlü gayreti göstereceğim ve bunu başaracağıma da inanıyorum.
