KıbrısManşetSiyaset

Tarih

Adamın biri Saray Otel’in en üst katına çıkıp, aşağıdaki kalabalığa doğru “pezeveeeeenk” diye bağırmış! Aşağıda onca kalabalık içerisinden bir kişi; “… değilim be değilim!” diye ağlamaya başlamış!

Tarih bilmek!

Mesela Lefkoşa’ya “Lefkoşe” demek midir?

Veya Gazimağusa’dan, “Magosa” diye söz etmek midir?

Türkiye’nin bir gazetesinde dün emekli bir general, “KKTC’de yabancılara mülk satılması” veya ondan da öteye, “İsraillilere” arazi falan satılması ile ilgili olarak uyarıda bulunmuş!

“Magosa’nın İskele bölgesine dikkat edelim” gibi bir ifade kullanıyor!

Adamdaki ve gazetedeki “mantık”; kesinlikle Adolf Hitler’in “mantığı”ndan farklı değil!

Ne tarih biliyor, ne coğrafya ne de idare hukuku!!!

Ama bize ders veriyor, öğretiyor da öğretiyor!

-*-*-

Genelleme yapmak doğru değil; hepimiz benzer hataya düşebiliriz…

“Kıbrıslıyık” deyişimizde bile, ayrımcılık – dışlamacılık vardır elbette…

Yüksel Yazgın abim geçenlerde bu konuda beni de uyardı, sağ olsun…

-*-*-

Bu arada merak ettiklerim var…

Hani ırkçılık ve dışlamacılık değil ama “kompleks” sanırım daha önemli…

İnsanın “aşağılık kompleksi”ne sahip olması durumu, çok tehlikeli bir durum olabilir ve kesinlikle tedaviyi gerektirir…

Elbette doktor değilim ama şuna dikkat çekmek isterim; 1990’lı yıllarda, Derinya’daki sınır olaylarında bayrak direğine tırmanırken vurulan Rum genç vardı ya… Geçmişinde “Linobambagi”lik olduğu söyleniyor…

Nedir Linobambagi?

-*-*-

Latin Katolik kökenli olup, Müslüman gibi görünmek isteyen Kıbrıslılar…

Bu şekilde bir tarifi yapılır…

Yunanca’daki “Lino” ve “Vamvaki” kelimelerinin birleşmesinden oluşur… Lino, keten demekmiş. Vamvaki de pamuk…

Linobambaki veya Linovamvaki de “ne keten ne pamuk” anlamına geliyormuş!

-*-*-

Latin Katolik kökenli ama Osmanlı Müslüman Linobambakiler, zamanla Ortodoks Hristiyan da oluvermişler…

Türk Müslüman olanlarla birlikte tabii ki…

İşte o direğe tırmanırken vurulup öldürülen Rum kardeş, aslında “bilinçaltındaki Linobambakiliği silmek amacıyla” kahramanlık gösterisi yapmaya kalkışırken kurban gitmiş!

-*-*-

“Sen Elen değilsin” şeklinde kafasında yer tutan aşağılık kompleksini ortadan kaldırmayı hedefleyen bir davranış…

-*-*-

Aşağılık kompleksi kötü bir şey…

İçten gelmeyen davranışlara itiyor sizi…

Mecburen…

Mesela Sovyet hayranı eski bir komünist olduğunuzu düşünün…

Aylarca, yıllarca kendinizi bu ideolojiye adamışsınız, dergiler yayınlamışsınız, yazılar yazmışsınız, hatta ve hatta Türk Bayrağı’na saldırınız bile var; Türkiye’yi de Ada’da “işgalci” görüyorsunuz falan…

Sonra ne oluyor?

Taraf değiştiriyorsunuz bir şekilde!

E ne yapacaksınız?

Kendinizi ispat etmek zorundasınız!

Peki nasıl?

Daha çok bağırarak, daha çok insan karalayarak, daha çok döndüğünüzü ispata çalışarak!

-*-*-

Direkte vurulan Solomou gibi!

“Ben hepinizden daha Elen’im” diyerek, aşağılık kompleksini yatıştırmaya çalıştığı gibi!

-*-*-

“Ben hepinizden daha Türk’üm” diyor bizdekiler…

Kardeşim, bunu söylemen gerekmez ki!

Kimsenin bir şikayeti yok; Türk’sün! Ne mutlu sana!

İspat etmene gerek yok!

-*-*-

Adamın biri Saray Otel’in en üst katına çıkıp, aşağıdaki kalabalığa doğru “pezeveeeeenk” diye bağırmış!

Aşağıda onca kalabalık içerisinden bir kişi; “… değilim be değilim!” diye ağlamaya başlamış!

Ne üzerine alıyorsun ki canım kardeşim!

Hayırdır?

İşte aşağılık kompleksi budur!

-*-*-

Dışlamak gibi olmasın ama “Serhat İncirli Rumcudur, Rumdur” falan diye sık sık şakıyan üç beş bülbülümüz var…

Bunlardan iki tanesinin babaları Filistinli…

Şikayetim olduğu için değil…

Ama ısrarla ve inatla “en büyük Türk benim” havasını estirecekler ya!

Bir de yukarıda bahsettiğim eski Sovyetçi amca var…

O da aynı!

Ne mutlu bize ki, iki Filistinli ve bir de eski komünist kardeşimizden “nasıl Türk olunur?” dersleri almaktayız!

-*-*-

Bu konuda yazılarım var; geçmişimi ne inkar ediyorum, ne de bu konuda bir itirazım söz konusu…

Kızımın adı Florenza…

Defalarca yazdım…

Nenemin nenesinin adıdır…

Dedemin nenesinin adı da Şomu…

-*-*-

Yaşadığım ülke, vatanımdır…

Olayım budur…

Yaşadığım ülke Yeni Zelanda olsaydı (Bu arada ah keşkem ah keşem şarkısını dinlemekteyim), yasalarına, kurallarına uyarak, vergimi vererek, hizmeti talep ederek, günü geldiğinde de sandığa giderek görevimi yerine getirirdim…

Askerlik zorunlu mu?

Yapardım abi…

Askerden kaçıp, sonra zar zar da milliyetçilik yapma “aşağılık kompleksine” baş vurmazdım demeye getiriyorum!

Bilmem anlatabildim mi?

As dev gibi iki bayrak, yapmasan da olur!

-*-*-

Anavatan mı?

Benim anavatanım Kıbrıs…

Sorry!

-*-*-

Türkiye mi?

Çok sevdiğim bir ülke…

-*-*-

Yunanistan’dan daha çok mu seviyorsun?

Evet!

Vardır bir bağım, vardır bir aşkım, vardır bir kardeşliğim…

Ama ötesi, gereksiz gibi gelir bana…

-*-*-

Kökenim şudur, budur diye çok uğraşmam…

Çünkü çok geriye gidersek, tek hücrelilere veya bilemediniz, en iyi ihtimalle Homo saphiense gelinceye kadarki,  “Australopithecus afarensis, Homo habilis, Homo erectus, Homo neanderthalensis” ten birine vurmayalım!!!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu