EğitimManşetSağlıkYaşam

Tükenmişlik Sendromu

Stresli yaşamın da etkisiyle günümüz toplumunda görülme sıklığı giderek artan tükenmişlik sendromu, önemsenmesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken psikolojik bir sorundur

Stresli yaşamın da etkisiyle günümüz toplumunda görülme sıklığı giderek artan tükenmişlik sendromu, önemsenmesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken psikolojik bir sorundur. Genellikle yoğun ve stresli bir iş yaşantısı içerisinde bulunan kişilerde görülen tükenmişlik sendromunda başarısızlık hissi, enerji düşüklüğü, bireyin kendini yorgun ve bitkin hissetmesi gibi problemler baş gösterir. Bu sorunların şiddeti hastalığın şiddeti ile paralel olarak artmaya devam eder.

Hastalık ani bir şekilde gelişmez, yavaş yavaş ve sinsi bir şekilde ilerleyerek belirti vermeye başlar. Bu nedenle hastalar ve yakınları genellikle hastalık belirli bir şiddete ulaşıncaya dek durumu önemsemez ve tedavi gerekliliği hissetmez. Sendromun ilerlemesi durumunda hastalık, kişiler için dayanılmaz ve başa çıkılmaz bir hale gelebilir, bazı kişilerin istemeden işini kaybetmesi ve sosyal çevrelerinden uzaklaşması gibi sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle hastalık fark edildiği andan itibaren mutlaka tedavi sürecine başlanmalıdır. Tükenmişlik sendromu daha çok işle ve iş stresi ile ilgilidir, kişi işinde keyifsizken iş dışındaki yaşamında kendini keyifli hissedebilir.

Depresyondaki olumsuz duygular ise hayatın tümüne yayılır. Ancak ikisi birbirini tetikleyebilir. Depresyonda olan kişinin tükenmişlik yaşama ihtimali güçlüyken, tükenmişliğin artarak devam etmesi ve başka olumsuz olaylarla birleşmesi de kişiyi depresyona sokabilir. Sürekli olarak yüksek düzeyde strese maruz kalan herkes tükenmişlik sendromu geliştirebilir. Özellikle mesleki olarak başkalarına müdahale etme konumunda olan bireyler, örneğin acil durumlara ilk müdahale ekipleri, doktorlar ve hemşireler gibi profesyoneller tükenmişlik sendromuna karşı normalden daha savunmasızdır.

Kariyer kaynaklı tükenmişlik sendromunun yanı sıra, çocuklara, hastalara ya da yaşlılara bakan bireylerde de bu tür aşırı yorgunluk gözlemlenebilir. Yakın zamanda yapılan bilimsel araştırmalar tıpkı doktorlar veya işletme yöneticileri gibi anneler ve babaların da tükenmişlik sendromundan etkilenebileceğini saptamıştır. Kişi birbiriyle çakışan birçok farklı sorumluluğa sahip olabilir. Kişi tüm bu sorumlulukların altından başarılı bir şekilde kalkmakta zorlanabilir ve eğer uygun bir planı yoksa her şeyi son derecede iyi seviyede yapmaya çalışabilir. Bu durum sonucunda kişi kendisini son derece yorgun hissedebilir. Bunun yanında eğer kişi yerine getirdiği sorumluluklardan da tamamen tatmin olamadıysa bu durum uzun vadede kişiye tükenmişlik sendromu olarak yansıyabilir.

Tükenmişlik Sendromunun duygusal belirtiler: Motivasyon eksikliği, kişisel güvende azalma, değersizlik hissi, aşırı şüphecilik, kaygı, huzursuzluk, kendini soyutlanmış hissetme, çabuk öfkelenme, tatminsizlik, konsantrasyon bozuklukları, çaresizlik, zihin karışıklığı ve düzensizlik, bilişsel becerilerde güçlükler yaşama. Tükenmişlik Sendromunun davranışsal belirtiler: Ani tepkisellik ve eleştiriye aşırı duyarlılık, sinirlilik, sabırsızlık, kurallar konusunda katılık, alınganlık, işle ilgilenmek yerine başka şeylerle vakit geçirme, sürekli bir savunma ve suçlama hali, inkâr etme, rasyonelleştirme, çevre ile ilişkilerde bozulmalar. Tükenmişlik Sendromunun bedensel belirtiler: Kronik yorgunluk, enerji kaybı, uyku bozuklukları, nefes darlığı, mide problemleri. Bu belirtiler tek başına düşünüldüğünde tükenmişlik dışında başka bazı sorunları da düşündürebilecek niteliktedir. Fakat örgüt ortamında ve özellikle yapılan iş ile paralel düşünüldüğünde bu belirtileri, bireyde yaşanan bir tükenmenin işaretleri olarak düşünmek tükenme ile baş etmede atılacak ilk adım olacaktır.

Tükenmişlik sendromunun asıl tedavi yöntemi psikoterapidir. Ancak sendromun çok ilerleyip kişinin hayatını katlanılmaz kıldığı durumlarda kişiye destek olması için ilaç tedavisi tavsiye edilebilir. Sendromun tamamen ortadan kalkması ve kişinin normal yaşantısına geri dönebilmesi için psikoloğun çabalarının yanında, hastanın da çaba sarf etmesi gerekir. Hasta yaşam tarzını değiştirmeye çalışmalı, kendisine vakit ayırmalı ve kendisini strese sokan konulardan mümkün mertebe uzak durmalıdır. Düzenli olarak psikoterapi alan ve doktorunun tavsiye ettiklerini günlük hayatında uygulayan kişilerde tükenmişlik sendromu çok uzun bir tedavi süreci gerektirmeden tedavi edilebilmektedir.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu