Akdeniz’de “bilindik” ve alışıldık” bir tekne faciası!
Siyah veya siyaha çalan renkte insanlar!
Yoksul!
Savaştan kaçıyorlar!
Ve tekne alabora!
-*-*-
Bir kadın, kendilerini kurtarmaya gelen lastik bota tırmanıyor ve bağır bağır bağırıyor!
Bebeğim!
Bebeğim!
-*-*-
Sonra BBC’de bir haber…
BBC Africa Eye adlı programın ekibi, Afrika ülkesi Kenya’nın başkenti Nairobi’de evsiz annelerden çalınan bebeklerin karaborsada satıldıklarını ortaya çıkardı.
-*-*-
“Evsiz anneler” ne demek?
Evleri yok!
Sokakta kadınlar!
Ve kucaklarında bebekleri!
-*-*-
Bebekler alınıyor ve karaborsada satılıyor!’
Ve “Aman Tanrım, neredesin sen?” dedirten bir bilgi; “Bebeklerin bazılarının büyü ayinlerinde kurban edilmek üzere satın alındığı belirtiliyor”.
-*-*-
Africa Eye ekibi, bebekleri kaçırıp 400 dolardan başlayan fiyatlarla satan kaçakçılık şebekelerini belirlemiş!
400 Dolar!
Bir bebek!
Satın al, sonra kes parçala!
-*-*-
Bebek!
Çocuk!
Kimsesiz, sokakta anneleri!
Ve lastik bir bota binmişler, Akdeniz’i geçecekler, belki KKTC’ye gelecekler, oradan yürüyüp veya bir otomobile binip, Güney’e kapağı atacaklar…
Ve Akdeniz’i geçerken, eğer dalgalar kucaklarındaki çocukları savurup da balıklara yem yapmazsa…
-*-*-
Ve bizim derdimiz mi?
Bizim derdimiz, Bertan Zaroğlu!
“Vay Hataylı vay, geldin başımıza bakan oluyorsun!”
-*-*-
Zaroğlu’nun siyasi düşünceleri de sizinkilerden pek farklı değil…
O da aşırı milliyetçi!
O da kesinlikle “Türk” diyor, başka bir şey demiyor ve bununla gurur duyuyor!
Yanlış!
-*-*-
Oy vermeyin Zaroğlu’na!
Oy vermeyin Arıklı’ya!
O başka bir şey!
Ama, “Türk” veya “Türkiyeli” oldukları için değil; ideolojiniz tersse!
Tartışın, anlatın sizin doğrularınızı!
Ama çok üzgünüm, böyle davrandıkça; “aynı şey değil” demekten çekinmiyorsunuz biliyorum; ancak, o bebekleri satan kafatası avcısı insanlık düşmanları ile hiç farkınız kalmıyor!
-*-*-
Bertan Zaroğlu, şu veya bu şekilde KKTC vatandaşı olmuştur!
Evet, Hataylıdır…
Tıpkı, Almanya’da, Covid – 19 aşısını bulan Profesör Uğur Şahin gibi…
Ve biliyor musunuz, o profesörün babasına “Turken Raus” diyen Nazi’lerden hiç farkınız olmuyor!
-*-*-
Son zamanlarda işittiğim en güzel slogan – okuduğum en doğru pankart, Bağımsızlık Yolu’nun, “Türkiyeli Kıbrıslı değil kardeşiz” şeklinde olanıydı…
-*-*-
Dünya’nın en ciddi sorunu elbette yoksulluk ve ırkçılıktır…
Ve bu sorunla mücadele, etnik ayrımcılık ya da ırkçılık temelinde olmamalıdır…
-*-*-
Tam tersine etnik ayrımcılık ve ırkçılık yapanlarla mücadele etmek şeklinde olmalıdır…
-*-*-
Ülkemizi tabii ki çok seveceğiz… Tıpkı, Pablo Casals’ın dediği gibi…
“Bir insanın ülkesini sevmesi takdir edilecek bir şey. Ama sevgi neden sınırda bitmek zorunda?”
-*-*-
Ve Francois Fenelon ne demiş?
“Bütün savaşlar iç savaştır çünkü bütün insanlar kardeştir. Her kişi, insan ırkına, doğduğu ülkeye olan borcundan sonsuz daha fazla borçludur.”
-*-*-
Peki Atatürk ne demiş?
“Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve onların yerini, milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrıcalığı gözetmeyen yeni bir uyum ve işbirliği çağı alacaktır.”
-*-*-
Martin Luther King bu konuda şunları söylemiş:
“Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk; kardeş olarak yaşamayı…”
-*-*-
Malcolm X, en çok katıldığım lafı etmiş:
“Irkçılık ideolojik bir düşünce değil, aksine psikolojik bir hastalıktır.”
-*-*-
Ve son bir söz, Stefan Zweig’ten:
“Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.”
