GenelKıbrısManşet

Vermemek için her şeyi yapıyorlar

Eğer bu haber gerçekse yuh diyorum

 

Hakkaniyet desem değil.
Kural desem değil.
Yasaları böyle desem değil.
Peki ne bu?
Koydukları şu meşhur kriterlere biri de bu
“evliliğin işgalden bağımsız gerçekleşmesi, her iki ebeveynin de yurt dışında yaşıyor
olmaları ve yurt dışında evlenmiş ve akabinde Kıbrıs’a (özgür veya işgal altındaki
bölgeler) dönmüş olmaları)..
Eğer bu haber gerçekse yuh diyorum
Bu inanılır gibi değil! Sayın Hristodulidis’in yönetiminin sorunu çözecek(miş) gibi yapıp
aslında hiçbir şeyi çözmeye niyetli olmadığını görüyoruz. Adeta dalga geçiyorlar
bizimle.. Kaldı karşımıza konan bu “kriterler” insan haklarına taban tabana zıt! Hak
sahiplerinin tamamı bu ülkede doğdu. Ya annesi Kıbrıslıdır ya babası.. Dolayısıyla bu
hak sahibi çocuklar en az Sayın Hristodulidis kadar Kıbrıslı.
Yok işgal alanı,yok işgal bölgesi deyip bu gerçeği hasıraltı edemezsiniz.
Bu çocukların suçu ne?
İnsan hakları diye diye mangalda kül bırakmayan kurumlar nerede?
Dolayısıyla AB’nin ve BM'nin bu açık insan hakları ihlali konusunda gözlerini,kulaklarını
kapatmaması ve daha fazla bu hak ihlaline sessiz kalmaması gerekiyor.
Parayla pulla pasaport satarak 7 düvele satılık pasaport dağıtan bir anlayış, Kıbrıs'ta
doğmuş Kıbrıslı anne veya babaların çocuklarına vatandaşlık vermeyerek ırkçı bir
yaklaşım sergiliyor uluslararası toplumun gözleri önünde,bu kabul edilebilir değil.
Kaldı ki bu insanlar Sayın Hristodulidis yönetiminde lütuf beklemiyorlar, en tabii hakları
olanı istiyorlar.
Ne Kıbrıs savaşı ne de Kıbrıs sorunu bu çocukların aktörü olduğu bir yaşanmışlık
değildir. O halde bunun mağduriyetini neden yaşasın bu çocuklar. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin
yönetim anlayışı bu olmamalıdır. Bu adillane bir tavır değildir. Ve buna artık bir son
verilmelidir. Bu çocuklar Kıbrıslıdır. Güney de değil de Kuzey de doğdular ve bu
çocukların tercihi de değildi.Dolayısıyla bir Kıbrıslı Türk annenin veyahut babanın
evladının Kıbrıslı olup olmadığına böylesi keyfi bir siyaset üzerinden değerlendirmek
doğru değildir.
Bu arada bir not düşeyim.
04.03.2024 tarihli “Ah be Ziya Bey” başlıklı yazı için Sayın Ziya Öztürkler beni arayarak
konuya açıklık getirerek katkıda bulundu.
Ziya Bey bahse konu üniversite'nin hiçbir zaman akademik kadrosunda yer
almadığını,kendisinin devlet memuru olduğunu dolayısıyla böyle bir şeyin mümkün
olmayacağını belirtti,ayrıca pandemi dönemi söz konusu üniversitedeki öğrencilere hiçbir
ücret almadan dışarıdan sadece akademik proje danışmanlığı yaptığını ve bu bağlamda
birkaç projede bulunduğunu söyledi. Sayın Öztürklere konuya gösterdiği ilgi ve
hassasiyeti için teşekkür ederim.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu