KıbrısManşetSiyaset

Yanlış üstüne yanlış yapıldı

Yollarımız yetersiz, enerji kaynaklarımız yetersiz, hastanelerimiz yetersiz, okullarımız yetersiz ve daha birçok alanda yetersiz olan bir yapımız var..

Yanlış üstüne yanlış yapıldı.

1974 sonrası bizim için bir milattı.

Bu dönemde çok önemli fırsatlara sahip olduk.

Lakin bu fırsatları toplumsal fayda sağlayacak bir hale getiremedik.

Daha da önemlisi 1974 sonrası birçok konuda siyasi hatalar yaptık.

Elbette başta siyasi sorumluluk üstlenenler olmak üzere yapılan bu hatalardan toplum olarak sorumluyuz.

Siyasiler toplumsal kazanımı kişisel istikballeri için feda ederken yurttaşlar da bunu belirli nedenlerden dolayı görmezden geldi.

Puan karşılığı dahil yasal kılıf uydurarak dağıtılan mal mülk dahil vatandaşlık gibi konularda da  ciddi hatalar yapıldı.

Rum’un malları bu ülkeyi haritada dahi gösteremeyecek insanlara büyük paralar kazandırdı.

Aldılar, sattılar, tekrar aldılar, tekrar sattılar..

Servet sahibi oldular.

Peki var mı  bunun uluslararası hukukta bir tanımı, ya da meşruluğu?

Yok.

Savaş oldu biz kazandık bu malların, mülklerin üzerine çöktük yaklaşımı meşru mu?

Değil!

Kimin malını kime sattınız?

Neye dayanarak sattınız?

Var mı bunun yasal bir izahı?

Yok..

Bu bir savaş suçudur ve AİHM ‘de ele alınan davaları getirdi bu hadiseler.

Elbette bu yapılan tek hata değildi.

Hatalardan  biri de vatandaşlık konusuydu..

Nitekim  en büyük hatalardan biri de vatandaşlık dağıtılması konusunda yapıldı.

Kıbrıs’ın Kuzey yarısında vatandaşlık dağıtma konusu Kıbrıslı Türklerin iradesine karşı geliştirilen sistematik bir politikaydı ve bu politika büyük bir kararlılıkla halen sürdürülmektedir.

Bu çok büyük bir hatadır.

Ve bu hataya  bir an önce son verilmelidir.

Hatta iktidarıyla muhalefetiyle birlikte ortak bir payda yaratıp   ülkemizdeki koşulları ve risklerini gözeten çağdaş bir vatandaşlık yasası çıkarılana kadar vatandaşlık verilmesi de durdurulmalıdır.

Anlaşılan o ki iktidarın böyle bir niyeti yok.

Zira çok açık ki önüne bir hedef koymuş.

Bu hedefin hangi odaklar tarafından yönetildiği de zaten herkesin malumu. İşte bu beklenti içinde 50 bin kişinin KKTC vatandaşlığına geçmesi öngörülüyor. Ve maalesef bu şu anki iktidar eliyle yürütülüyor.

Bu konuyla ilgili oluşan rahatsızlık partili, partisiz herkesi ciddi anlamda rahatsız ederken Meclis’i rahatsız etmemesi de ayrı bir ironidir. Fakat buna rağmen kişisel olarak halkın bu rahatsızlığına duyarlı olan milletvekillerimiz de yok değil.. İşte o vekillerimizden biri önceki gün vatandaşlıkları dağıtan ilgili makam olan İçişleri Bakanına özel olarak bu duruma bir son verilmesi gerektiğini ve ülke gerçeklerini göz önüne alarak çağdaş bir vatandaşlık yasasının hazırlanması için partisi adına her türlü katkıyı yapmaya hazır olduklarını bizzat kendisine ifade etti.

Fakat ilgili Bakan olan Kutlu Evren’den çok absürt bir cevap aldı.

Bakan Evren, “vatandaş yaptıklarımızın sizden ne farkı var” dedi bu rahatsızlığı dile getiren milletvekiline..

Yani anlayacağınız bu anlayış içinde devam edecek bu iş..

Daha önce de iddia oydu ki ayda 1500  kişi vatandaş yapılıyor.

Yetkili bakanın bu  yaklaşımından sonra anlıyorum ki bu rakam daha da çoktur.

Dolayısıyla bu böyle devam ederse ki önünde herhangi bir engel teşkil eden bir tepki oluşmadı ne muhalif siyasette ne de sivil toplum platformun da çok kısa bir süre sonra Kıbrıslı Türklerin iradesi bütünüyle etkisiz hale getirilecek..

Bunu çok net olarak görebiliyoruz.

Belli ki muhalefet de bundan çok da rahatsız değil..

Peki artan nüfus karşısında yeterli alt yapımız var mı?

Yok..

Yollarımız yetersiz, enerji kaynaklarımız yetersiz, hastanelerimiz yetersiz, okullarımız yetersiz ve daha birçok alanda yetersiz olan bir yapımız var..

Hade bunu bir tarafa bırakalım.

İrademizin yok olup gitmesine ne diyelim?

Bunun aslında bir suç teşkil ettiğini görmezden mi gelelim?

Evet yanlış okumadınız.

Bu bir suçtur.

Ve bu suçu KKTC otoritesi eliyle işliyorlar.

Böyle bir illegal düzen kurmuşlar.

Şimdi bu düzeni korumaya çalışıyorlar.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu