ManşetSpor

Yazar duygularımız

kuyan bilir, tüm yazılarımızda hedef naçizane katkı ve yol göstermektedir ancak ayar zaman zaman kaçarak istemeden de olsa yoğun eleştirel yazılar da yazabiliyoruz

Yazar arkadaşlar kıskanç olur. Mesela yazar adayı bendeniz; İyi yazılmış başka bir köşe yazısı gördüğümde acayip kıskanırım… O hafta okunmadığımı hissetmek çok fazla koyar… O ana duygularım ortalamaysa, yazım da ortlama olur. Bu yüzden klavye karşısına geçmeden kendi kendime ‘hade hareketlen be sir’ derim… Yazıma genellikle bisiklet üzerinde bir plan yaparım ama genellikle sonuç hüsran olur. Hep başka deryalarda debelenirim… Birini eleştirirken kelimeleri dikkatlice seçerim. Genellikle yoğun ve de bun süreçte çok gereksiz empati durumu yaşarım… Elimdeki bilgileri dost meclislerimden çok, köşemde paylaşırım vesselâm. İşte, yazar duygularım aynen böyle. İşte bu çerçevede bu yazarlık işleri para keser mi? Hani Orhan Veli; “İki gönül bir olunca samanlık seyranmış ama iki çıplak da, olsa olsa, Bir hamama yaraşırmış” demişti ya, işte bu memleketteki gazeteciler ve de gazetecilik mesleği anca çorba parası cinsinden karın tokluğuna ver coşkuyu! İnşallah bir’gün bu işin marka değeri artar.

Neyse, köşe yazarı olmak başka, haber muhabiri veya haber fotoğrafçısı olmak daha bir başka. E gazeteci olmak mı? E her baba yiğidin veya yiğit olmayanın harcı değil. Gerçek gazeteci abilerimiz bir kenara, bizim kuşakta “Sapına kadar gazeteciyiz ulan” diyen sap da çok hani! Ama bu konuyu irdelemek haddim değil ama biliriz ki bazı gazeteciler de ha’bire dönme dolap gazeteci oldular döne döne!

Şahsen “Kim, kiminle, kaç kere köşe yapar ve kim nerde yazar” konularıyla ilgilenmem. Yazılarımızı takip eden dostlar bilir. Genellikle data ve de detay merkezli yazılar yazmaya çalışırız. Neden mi? E Eğitim ve spor sektörü ile ilgili tüm yöneticiliğimiz süresince, yapıcı eleştiri deyip yıkıcıyı sığdıran bazen abuk, bazen de sabuk görüşlere maruz kaldık. Aslında eleştiri; adı üzerinde eleştiridir. Yapıcısını da, yıkıcısını da pek dikkate almam. Haa, karşıdaki katkı yapacaksa, o başka. Kepçe kulaklarımla pür dikkat kesilirim.

Bu durum medya âleminde de böyle. Okuyan bilir, tüm yazılarımızda hedef naçizane katkı ve yol göstermektedir ancak ayar zaman zaman kaçarak istemeden de olsa yoğun eleştirel yazılar da yazabiliyoruz. Napalım insanız, beynimiz de var kabimiz de çok şükür. Konfiçyüs Usta; “Karşındakine kalbini ver ama beynini asla verme” der hani! Hemfikiriz. İşte bu süreçte yazının içerisinde geçen isimlere ilişkin birilerinin adı olumsuz yönde geçerse “Okumadım ama arkadaşlar söyledi, cart-curt, falan, filan, fıstık lo lo lo” diye başlayıp devam eden cümlelerle pek ilgilenmeyiz. İşte, yazar duygularımız aynen böyle.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu