Yeni bir koalisyon dönemine doğru
Bugün sokağa baktığım zaman 24 Ocak da tek başına iktidar çoğunluğunu hiçbir partinin sağlayamayacağı anlaşılıyor
Kendi adıma son günlerde birbiri arkasına yayınlanan anketlerden çok sokağın nabzına göre değerlendirme yapmayı yeğlerim. Bu elbette anketlere karşı geliştirdiğim bir önyargı değil.
Ve elbette anketler farklı maksatlara hizmet etmediği sürece dikkate alınması gereken önemli çalışmalardır.
Peki farklı maksatlara hizmet edip etmediğini nasıl anlayacağız bu anketlerin?
Çok net olarak belirtmem gerekirse sokağın nabzından. Dolayısıyla eğer sokak ve anket üç aşağı beş yukarı örtüşüyor ise o anketlerin doğru veriler üzerinden değerlendirmeye tabi tutulduğunu çok kolay anlayabiliriz. Şimdi gelin bunun üzerinden ilerleyelim. Bugün sokağa baktığım zaman 24 Ocak da tek başına iktidar çoğunluğunu hiçbir partinin sağlayamayacağı anlaşılıyor.
Aynı şekilde bugüne kadar yayınlanan anketlere de baktığım zaman bu ortaya çıkıyor. Dolayısıyla 24 Ocak itibarıyla yine yeni bir koalisyon dönemi başlayacak gibi görünüyor. Elbette bu akıbetin kuvvetle muhtemel olmasının nedenleri var.
Öncelikle bu nedenlerin başına siyaset kurumuna olan inancın halk nezdinde yitirilmesi ve güven kaybetmesini koyabiliriz.
Bundan mütevellittir ki eğer bu 2 hafta içinde olağan dışı bir gelişme olmazsa 23 Ocak erken genel seçimlerine katılım beklenenin çok altında olacak.
Haliyle bu durumdan mütevellit partilerin bazılarının daha az veya daha çok etkileneceği de sır değil.
Lakin öyle anlaşılıyor ki sosyal demokrat kulvarında olan sol değerleri ve sol ideolojiyi rehber edinmiş partiler bu durumdan sağ değerler üzerinden ideoloji belirleyen partilere göre daha fazla etkilenecekleri anlaşılıyor.
Nitekim sandığa gitmeme eğiliminde olan seçmenlerin çoğunlukla sol değerleri içselleştiren kesim olduğu görülüyor.
Bütün bunları dikkate aldığımız zaman her ne kadar da sol seçmenin sandığı boykot eğilimi olsa da bu durumdan siyaset kurumu bir bütün olarak etkilenecek.