KıbrısManşetSpor

Yeter! Söz sporcuların

Olası bir TC Gençlik ve Spor Bakanlığı KKTC Temsilciliği’ne ihiyaç var mı? Bal gibi var. Aksini düşünen yerine başka bir çözüm önerisi koysun, koyabiliyorsa. Geçmişte konuyu reddedenler yerine hiçbir şey koyamadı

Geçtiğimiz günlerde bir baba askerdeki oğul için Genel Kurmay’a mektubu göndermiş; “Oğlum orada. Korkar mı? Bilmiyorum. Ateşlendiğinde başında nöbet tutardım. Hasta olursa revire çıkabiliyor mu acaba? Akşamleyin eve biraz gecikse evhamlanırdık, gözümüz yollarda kalırdı. Şimdilerde haftada bir telefon edebilirse, ne mutlu bize. Tabii kötü bir haber verme korkusu da caba. Sâhi, neden telefon etmek yasak bu kadar? Vatan için ölmeyi göze alan evlatlarımız casus mu? Sevdiği kız var mıydı, bilmiyorum. Hiç söylemedi. Kim bilir yüreğinde hangi fırtınalar esiyordur oralarda. Babalar gününde aradı en son. “İyiyim” dedi. “Her şey güzel, merak etme” dedi. Teselli etti. O mu evlat, ben mi bilemedim. Bildiğim şu; güle güle askere gitti. Güle güle gelmesini isterim. Canlı, sağ salim gönderdim, sağ salim geri isterim” diye de mektubunu bağlayıvermiş.

İşte, evlat sevgisine dair bu temsili mektubu tee 58’den 74’e kadar bu memleketin ana babaları da hissetmedi mi?  Can isterse can, kan isterse kan, göz isterse göz duygusal bağındaki bebelermizin spor yapma hakkı ne âlemde? Dört nesil boyunca nice nice sporcu evlatlar tükettik bu coğrafyada. “Ya bayrağımızla yarışırız ya da Sarayönü Çadır Tiyatrosu’nda birbirimiz avuturuz” diyen bir spor çevremiz olmadı mı? Bal gibi oldu. “Her ne pahasına olursa olsun artık yurt dışında yarışmak istiyoruz” diyen büyük bir kitle varken, alternatif çözüm önerileri yerine sosyal psikoloji üzerinden gabak kesenler de var.

Neymiş? Sporda çözümü savunan kitle için bir tür psikolojik bozukluk olan Stockholm Sendromu’ndan dem vurmuşlar bazı arkadaşlar; “Baskı ve şiddet uygulayan kişilere veya tarafa karşı (Rumlar) duydukları sevgi o kadar yoğun olabiliyor ki kendilerini (Türkleri) kurtarmak isteyen kişilere veya tarafa karşı direniş bile gösterebilecek hatta onlara karşı kendi cellatlarını koruyabilecek düzeye ulaşabildiği psikologlar tarafından vakaları günümüzde bile tespiti yapılmış bulunmaktadır” denildi geçtiğimiz gün bir antipatik açılımda.

‘Celladını seven kitle’ mi? Vay guzzum vay cinsinden bir pişkinlikle uzman psikolog gözüyle tespit yapmışlar. Bilsinler ki sonuçta çözümle gelecek bir endüstriyel spor ailesine aidiyet durumu var. Mevcut sürer durum üzerinden sendrom edebiyatına karnımız tok. E bu durumun tam tersi de var. Olası bir TC Gençlik ve Spor Bakanlığı KKTC Temsilciliği’ne ihiyaç var mı? Bal gibi var. Aksini düşünen yerine başka bir çözüm önerisi koysun, koyabiliyorsa. Geçmişte konuyu reddedenler yerine hiçbir şey koyamadı. Yeter! Söz sporcuların.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu