Yüreklere dokunan bir oyunun ardından…Derman Atik’le söyleşi
"Yarım Canlar Destanı", özelde, bu ülke sanatına büyük emek veren duayen tiyatro sanatçısı Derman Atik'in yaşam hikayesi olsa da, ülkenin hüzünlerle dolu yakın tarihine ışık tuttu. Anlatısal tiyatro reji anlayışı ile oyun metninin dramatik kurgusu sahneye yansırken, izleyiciler duygu dolu anlar yaşadı. Derman Atik, oyun hakkında Gıynık gazetesine konuştu.

GIYNIK ÖZEL
Girne Tiyatrosu SU tarafından sahnelenen ‘Yarım Canlar Destanı’ oyunu, ülkemiz tiyatrosunun duayen isimlerinden Derman Atik’in tiyatro dolu yaşam serüvenini, Kıbrıs’ın hüzün dolu geçmişiyle harmanlayıp, seyirciyle buluşturdu. Oyunun metni, sahneye konulma biçimi, büyük bir ustalık ve alışılmışın ötesinde farklılıkları yansıttı.
Oyunu izlemeye gelen herkes, ister bu yakın dönemin tanıkları olsun ister olmasın, hem tarihsel bir süreci anımsadı, bilgilendi hem de oyunun kurgusunun, müzikle harmanlanıp sahneye yansımasından oldukça etkilendi. Birçok insan oyunu izlerken gözyaşlarını tutamadı.
Bu etkileyici oyun, 4 kez perdelerini açmasının ardından, Ocak ayında ülkemizde turneye çıkacak. Hatta, oyun, güney Kıbrıs yanısıra İtalya ve Portekiz’de de gösterime girmeye hazırlanıyor. Gıynık Gazetesi olarak oyunun baş kahramanı Derman Atik’le bir söyleşi gerçekleştirdik…

Yarim Canlar Destanı oyunu fikri nasıl doğdu?
Derman Atik: Bu projenin fikir babası ülkemizin usta ama geňç oyuncusu sevgili İzel Seylani’den bir öğle yemeği sırasında Girne Kalesi eteğindeki Kıbrıs Evinde gelmişti. ‘Be ebi senin hayatını yazsınlar bize ben yöneteyim sen de oyna’ demişti. Ben de ‘olmaz öyle şey’ demiştim. İzel de devamında ‘mesele sen değilsin ama senïn yaşadıkların Kıbrıs ve dünyada o dönemde neler olduğunu bilmemiz gerekir’ diyerek beni ikna etmişti.

Özelde sizin hayatınız ancak tarihsel sürecin sahneye yansımasını izledik. Oyun hem drama hem de bir müzikal havasındaydi Oyun hakkında biraz detay sizden dinlesek.
Derman Atik: Evet özelde benim hayatım, ancak tarihsel bir süreci anlatırken yani sahnedeki yansımasını izlerken, tüm ülkemizin (Kıbrıs’ın) ve Dünya siyasetinin ülkenin bütününe yansımasını anlatısal tiyatro reji anlayışı ile oyun metninin dramatik kurgusu sahneye aktarılırken dramatize edilerek değil anlatısal bir reji anlayışı içerisine 28 adet müzik bestesi 15 adeti sözlü olan bestelerle genç oyuncularımızın (Cemile Gürçağ ve İlde Atik ) sesleri ile izleyicide kendini buluyor.
Bu: “Anlatısal reji “anlayışı çerçevesinde tek kişilik oyun yerine yönetmenin yaklaşımı ile oyunu üç (Cenk Gürçağ-Derman Atik-İlkşen Varoğlu Atik) oyuncu ile oynuyoruz
Yani dar kadrolu bir oyun olsun dekoru kostümü taşıması taşıyanı az olsun prova süreçlerini az kayıp zamanla geçirmek istedik. Bu nedenle 3 oyuncu 2 solist dışında ışık ve ses için Mehmet saygıer reji asistanı olarak Fatoş (Fatma)Tüney ve son olarak da sahne amiri olarak Nurçin Tüneyi görevlendirdik.
Afişimizi broşürümüzü de kendimiz tasarladık oyun için özel ekstra şan eğitimi aldık. Reji asistanımızdan Özge Günay Göze) dans kareografileri için ekstra dersler aldık. Yoğun ve uzun prova süreçleriydi. Ama bu süreçler bizim disiplinlerimizi de daha da katılaştırdı.
Genelde sizi yonetmen koltugunda izledik Kendi hayatını sahneye koymak size neler hissettirdi?
Derman Atik: Kendi hayatımı yönetmen olarak sahneye koymak sanki de taraflı bir yaklaşım olacakmış gibi geliyordu bana. O nedenle bana, İzel Seylani’nin reji yapacak zamanı bulamayacak olmasının ortaya çıkmasından sonra bu oyunu ya Yaşar abi (Yaşar Ersoy), ya da Tamer abi (Tamer Levent) yönetebilirdi.
Ancak oyunu yazan Sevgili Burçhan göze, yazdığı metni bana gönderirken, “Abi oyunu yazarken çok üzüldüm çok etkilendim ve çok ağladım” demişti. Ben de uzun uzun düşündükten sonra Burçhan’ı arayıp bu oyunu yönetmesini rica ettim. O da bir süre düşündükten sonra kabul etti.

Bir yaşam hikayesi var, sizin hikayeniz, ülkenin hikayesi ancak bu hikayenin bir esere dönüşmesi de işin önemli kısmı. Oyunun yazarı hakkında da biraz konuşsak.
Derman Atik: Oyunun yazarı ve yönetmeni sevgili Burçhan Göze nasıl biri? Bir kere müthiş derecede zeki birisi, bir çocuğun saflığı temiz duyguları ve dürüstlüğü çok önemli ve değerli. Müthiş araştırmacı bir özelliği var. Tiyatronun disiplinleri ne en az benim kadar bağlı çok kararlı birisi.
Kıbrıs ile ilgili birçoğumuzun bilmediğini, yaptığı araştırmalardan dolayı çok iyi biliyor. Bir örnek vermek gerekirse ben Derviş Ali Kavazoğluna sendikacı arkadaşları tarafından Alikko dendiğini ben bilmiyordum, ama o yaptığı araştırmalardan dolayı bunu biliyordu.
Biz bu projeyi Burçhan ve Özge’nin kendi özel tiyatroları olan Altı Üstü Kabare Tiyatrosu ile Girne Tiyatro Su olarak birlikte ortaya koyduk. Ancak geliş gidişlerini ve konaklamalarını hatta zaman zaman provalardaki yiyecek ve içecek ihtiyaçlarımızı bile sevgili Burçhan ve Özge karşıladı. Bu yaklaşımı günümüzdeki profesyonel dünyada görmek çok zor.
İster bu tarihsel sürecin yakın şahitleri olsun ister dışarıdan oyunu izleyenler çok etkilendi. Size geri dönüşler nasıldı peki?
Derman Atik: Yakın geçmişe götüren tarihsel süreçin şahitler olan oyunu izleyenler çok ama çok etkilendi, bize geri dönüşleri ilk olarak sahne üzerinde oynarken seyircinin hıçkırıklara boğulmasında hissedin gözlemledik. Oyun sonunda, daha sonra bizim yaptığımız ropörtajlarda ve izleyenlerin sosyal medya paylaşımlarında çok etkili bir şekilde gördük.
Oyun kaç kez ve nerede sahnelendi. Turne planları veya yurt dışı programiı var mı?
Derman Atik: Yarım Canlar Destanı 1 Kasım 2024 akşamı prömiyerini gerçekleştirdi. Girne Belediyesi Oda Tiyatrosunda tam 4 kez kapalı gişe oynandı. Önümüzdeki ocak ve şubat aylarında turnemiz başlıyor. İlk olarak 17 Ocak 2025 Cuma akşamı Güzelyurt AKM, 24 Ocak 2025 Cuma Lefkoşa AKM, 31 Ocak Cuma Akşamı İskele AKM, 7 Şubat 2025 Cuma Lefke AKM,21 Şubat Cuma Mağusa KÜKOM belirlendi ancak turne programımızda Limasol, Larnaka, Lefkoşa, Baf ve Limbya ile yurt dışında İtalya ve Portekiz bulunmaktadır.






































